Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/8926
Karar No: 2014/12707
Karar Tarihi: 26.09.2011

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/8926 Esas 2014/12707 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2014/8926 E.  ,  2014/12707 K.

    "İçtihat Metni"


    ... adına Av. ... ile ... adına Av. ... arasındaki dava hakkında, Konya 3. İş Mahkemesi tarafından verilen 30.05.2011 günlü ve 668/396 sayılı hükme yönelik davacı Kurum vekilinin temyizinin Dairemizin 26.09.2011 tarih ve 10899/12464 sayılı ilamı ile reddine karar verilmişti. Davalı Kurum vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
    Davalı vekilinin talebi üzerine yapılan inceleme sonucunda, temyiz incelemesi sonrası dosyaya sunulan temyiz dilekçesi örneğinden, 30.05.2011 tarihinde verilen ve tefhim edilen hükmün davalı Kurum vekili tarafından 31.05.2011 havale tarihli dilekçe ile süresi içerisinde temyiz edildiğinin anlaşılması karşısında, Dairemizin 26.09.2011 tarih ve 2011/10899 Esas 2011/12464 Karar sayılı ilamının zuhulen verildiği anlaşılmakla, maddi hataya dayalı bu yanlışlığın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 304. maddesi uyarınca her zaman düzeltilmesinin mümkün bulunmasına göre, davacı vekilinin tavzih talebinin kabulü gerekir.
    SONUÇ: Dairemizin 26.09.2011 tarih ve 2011/10899 Esas 2011/12464 Karar sayılı ilamında;

    “Davacı, 08.04.1987-12.07.2010 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.

    Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

    Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

    Hüküm İş Mahkemesi tarafından verilmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesi hükmüne göre, iş mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir.

    Olayda hüküm, 30.05.2011 tarihinde, temyiz eden davalı vekiline yöntemince tefhim edilmiş, temyiz ise 24.06.2011 tarihinde vuku bulmuştur. Şu duruma göre davada 8 günlük temyiz süresi geçtiğinden 01.06.1990 gün ve 1989/3 E. 1990/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı da göz önünde tutularak davalının temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden reddi cihetine gitmek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden REDDİNE, 26.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi." cümlesinin;

    “Davacı, 08.04.1987-12.07.2010 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.

    Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

    Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

    Davanın yasal dayanağı; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesindeki; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” düzenlemesi ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereği 1479 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddeleridir.
    17.12.1998 tarihli giriş bildirgesi ile 08.04.1987-12.07.2010 tarihleri arasında anonim şirket yönetim kurulu üyesi ve ortaklığına olarak 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olarak kabul edilen davacının, anonim şirket yönetim kurulu üyesi olmadığının anlaşılması nedeni ile başlangıçtan itibaren anılan sigortalılığının iptal edildiği anlaşılmaktadır.
    01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24. maddesinde “Anonim şirketlerin kurucu ortakları ile yönetim kurulu üyesi olan ortakları”nın sigortalı sayılacakları hüküm altına alınmıştır.
    Davacıya ait vergi kayıtlarında yönetim kurulu üyesi ortak olduğu yazılı ise de, Ticaret Odası yazılarında davacının kurucu ortak yada yönetim kurulu üyeliğinin bulunmadığının bildirilmesi karşısında, 1479 sayılı Yasanın 26. maddesinde düzenlenen, “sosyal güvenliğin vazgeçilmez ve kaçınılamaz” kamusal yapısı gereği yöntemince ve re’sen araştırma yapılarak, davacının ortağı olduğu şirkete ait tüm ticaret sicil kayıtları Ticaret Sicil Memurluğundan celp edilerek, gerektiği halde alanında uzman bilirkişi vasıtası ile celp edilecek kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, davacının dava konusu dönemde anonim şirket kurucu ortağı veya yönetim kurulu üyesi olup olmadığı,
    ortaklık ve üyeliği varsa başlangıç ve bitiş tarihleri belirlenerek, anonim şirket kurucu ortağı veya yönetim kurulu üyesi ortak olduğu sürelerle sınırlı zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiği gözetilmeli, sonrasında, 1479 sayılı Kanunun 79. ve Bağ-Kur İsteğe Bağlı Sigortalılık Yönetmeliğinin 5. maddelerine göre, isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olmak için Kuruma yazılı başvuru ya da isteğe bağlı sigortalı olma iradesini ortaya koyacak şekilde Kuruma prim ödemesinin varlığı koşul olup, davacının, zorunlu sigortalılık sürelerine yönelik prim borçları haricinde ödediği primlerin bulunup bulunmadığı araştırılarak, zorunlu sigortalılık süreleri için ödenmesi gereken prim borçları dışında davacının ödediği primlerin, her bir primin ödendiği tarihten itibaren karşıladığı süre Kurumdan sorularak, belirlenecek süre kadar, davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edilmesi gereği göz önünde bulundurularak, varılacak sonucuna göre karar verilmelidir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.” olarak TAVZİHİNE, 26.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi