11. Ceza Dairesi 2021/3939 E. , 2021/3577 K.
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 14/01/2021 tarih ve 2020/1598 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 05/02/2021 tarih ve KYB-2021/11560 sayılı ihbarname ile;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na muhalefet suçundan sanık ...’ın, anılan Kanun’un 359/a-2 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62/1. maddeleri uyarınca 15 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/06/2019 tarihli ve 2018/138 esas, 2019/485 sayılı kararına karşı katılan kurum vekili tarafından yapılan itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına ilişkin mercii İstanbul 31. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/01/2020 tarihli ve 2020/38 değişik iş sayılı kararının "Sanık hakkında önceden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik karar verildiği ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/8. maddesi gereğince sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğinden bahisle katılan kurum vekilince yapılan itirazın kabulü ile İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/06/2019 tarihli ve 2018/138 esas, 2019/485 sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmiş ise de;
1-Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 08/11/2018 tarihli ve 2018/4555 esas, 2018/19259 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, 28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 72. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/8. maddesine eklenen “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” şeklindeki düzenlemenin, suç tarihinin ve önceki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleşme tarihinin anılan kanuni değişiklik tarihinden sonra olması halinde uygulanabileceği nazara alındığında;
Sanığın adli sicil kaydında bulunan Gölcük (kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 21/11/2013 tarihli ve 2013/148 esas, 2013/211 sayılı kararına konu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın 07/02/2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla; her ne kadar anılan kanuni değişiklikten sonra 24/11/2017 tarihinde dava konusu suç işlenmiş ise de; sanık hakkında önceden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar yasal değişiklikten önce kesinleştiğinden, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun 5271 sayılı Kanun"un 231/6. maddesinde belirtilen koşullar değerlendirilmek suretiyle tartışılması gerektiği gözetilmeden, merciince itirazın reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde,
2-Sanık müdafiinin 22/10/2019 havale tarihli dilekçesi ile "sahte fatura düzenleme" suçu yönünden kararı istinaf etmekle birlikte, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu "defter ve belge düzenleme" suçunun unsurlarının oluşmadığı ve sanığın beraat etmesi gerektiğinden bahisle karara itiraz da edildiği anlaşılmakla, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/03/2020 tarihli ve 2016/11-1150 esas, 2020/148 karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, "...kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de... verebileceği" şeklindeki ilam dikkate alınarak sanık müdafii ve katılan vekilinin itirazlarının birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken yalnızca katılan vekilinin itirazı yönünden inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
İncelenen dosya içeriğine göre; sanığın “defter ve belge gizleme“ suçundan 213 sayılı VUK‘nin 359/a-2, TCK‘nin 62. maddeleri uyarınca 15 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesi‘nin 20/06/2019 tarihli 2018/138 Esas ve 2019/485 Karar sayılı kararına yönelik, sanık müdafii ve katılan vekilinin itirazlarının birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiğinin anlaşılması karşısında; kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki (2) numaralı düşünce yerinde görüldüğünden, İstanbul 31. Ağır Ceza Mahkemesi‘nin 07/01/2020 tarih ve 2020/38 Değişik İş sayılı kararının CMK’nin 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre, (1) numaralı istem hakkında bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 12/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.