13. Hukuk Dairesi 2016/16661 E. , 2018/6898 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, avukat olarak çalıştığını, davalının 20.02.2006 tarihinde kendisine vekalet verdiğini, vekalet görevini gereği gibi yerine getirdiğini ancak davalının vekalet ücreti ve masrafları kendisine ödemediğini, bu nedenle haklı olarak 05.04.2011 tarihinde istifa ettiğini beyanla davalı aleyhine başlattığı icra takibine yapılan itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının istifasının haklı bir sebebe dayanmadığını, dosyaları özenle takip etmediğini, bir kısım dosyanın takipsizlik nedeniyle düştüğünü, davacının ihmalleri nedeniyle zarara uğradığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, davalının vekili olarak takip ettiği dosyalara ilişkin vekalet ücretinin ve bir kısım masrafların ödenmediği gerekçesiyle vekillik görevinden istifa ettiğini ileri sürerek, davaya konu alacağın tahsili için başlattığı icra takibine yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davacı avukatın vekillik görevini gereği gibi yerine getirmediğini, kendisini zarara uğrattığını, masrafları fazlasıyla ödediğini, davacının takip etmemesi nedeniyle bir çok icra dosyasının takipsizlikten düştüğünü savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece de, soyut gerekçelerle istifa haklı bulunmuş davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 512/1. (eski BK 396/1.) maddesine göre, vekillikten istifa her zaman mümkün olup, bu istifa vekalet ilişkisini ileriye doğru sona erdiren bozucu yenilik doğuran bir işlemdir. Ancak istifa haksız ve müvekkil de bu nedenle zarara uğramışsa, vekil bu zarardan sorumludur. Avukatlık Kanunu"nda ise haksız istifa halinde, vekil yönünden Borçlar Kanunundaki aynı konuya ilişkin düzenlemelere göre daha ağır bir sorumluluk esası getirilmiştir. Gerçekten de, Avukatlık Kanununun 174/1 maddesinde “üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat ücret talebinde bulunamaz.” hükmü mevcut olup, bu hükümle, vekaletten haklı bir neden olmadan istifa eden avukatın, Borçlar Kanunundaki vekalet akdine ilişkin genel düzenlemelerden farklı olarak, herhangi bir zarar şartı olmadan da müvekkile karşı sorumlu tutulduğu görülmektedir. Anılan düzenlemeye göre, haksız olarak işi bırakan, vekaletten istifa eden avukat, ücrete hak kazanamadığı gibi, aksine bir hüküm mevcut değilse aldığı peşin ücretleri, kullanmadığı masraf avanslarını da iş sahibine iade etmek zorundadır.
Avukatlık Kanununun 171/1 maddesinde düzenlenen “Avukat üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.” ve “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi”nin 2. maddesinde düzenlenen “...avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır.” hükümleri gereğince de avukat, aksine sözleşme yoksa, işi sonuna kadar takip edip sonuçlandırmadan ücretini talep edemez. (Bkz. Aynı doğrultuda HGK. 23.3.1983 4/562-156; HGK. 3.7.1987 3/92-599; 13. HD. 2005/15433 E. 2008/3694 K.; 13. HD.2008/6280 E. 2008/11580 K.) Ancak, haksız azil halinde olduğu gibi, avukatın haklı olarak vekillikten istifa etmesi halinde de, işe devam etme olanağı mevcut olmadığından, avukat, haklı istifa tarihi itibariyle muaccel olan vekalet ücreti alacağının ödetilmesini talep edebilir. Öte yandan, vekalet ilişkisi bir bütün olup, vekaletten azil gibi, istifa da, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet eder. Zira, azil ve istifa ile birlikte vekalet akdinin en önemli unsurlarından olan “güven ilişkisi” de sona ermektedir.
Öte yandan, Avukatlık Kanununun 173/2. maddesinde, “Avukata tevdi edilen işin yapılması veya yapıldıktan sonra sonucunun alınması için gerekli bütün vergi, resim, harç ve giderler, iş sahibinin sorumluluğu altında olup, avukat tarafından ilk istekle avukata veya gerektiği yere ödenir. Bu harcamaların avukat tarafından yapılabilmesi için yeteri kadar avansın iş sahibi tarafından verilmiş olması gerekir.” hükmü mevcut olup, bu hüküm gereğince, işin görülmesi için gerekli olan tüm masrafların iş sahibi tarafından işin başında avukata ödenmiş olduğu karine olarak kabul edilmeli, bunun aksini ileri süren, başka bir ifade ile müvekkilinden masraflar için avans almadığını iddia eden avukatın da, bu iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğu kabul edilmelidir.
Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakacak olursak; davacı istifa sebebi olarak masraflar ve vekalet ücretinin ödenmemesi hususlarını ileri sürmüş olup, istifanın haklı olup olmadığının bu kapsamda değerlendirilmesinin uyuşmazlığın çözümünde önemli olduğunun kabulü gerekir. Bu kapsamda, öncelikle mahkemece, davacı avukat hakkında davalının şikayeti üzerine görülen... 1. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasının hüküm verirken hiçbir şekilde değerlendirmeye alınmaması üzerinde durmak gerekmektedir. Taraflar arasındaki vekalet ilişkisi bir bütündür, avukatın istifasının haklı olup olmadığı değerlendirilirken ceza dosyası ile desteklenen davalının dosyalarının takipsiz bırakılması ve avukatın işi takip ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediği savunmaları üzerinde de durulması gerekmektedir. Mahkemenin bu davanın konusu olan icra takip dosyalarının ceza dosyasındakiler ile aynı olmadığı gerekçesiyle ceza dosyasının bekletici mesele yapılmaması ve dikkate alınmaması yönündeki kabulü yerinde değildir. Ayrıca, diğer bir istifa sebebi olan masrafların işin başında ödenmediğinin de yasal karine gereği davacı avukatça kanıtlanması gerekir. Bahsedilen her iki husus da dairemizin kökleşmiş içtihatları arasındadır. Bunun yanında kabule göre, bu davanın konusunu teşkil eden ve davacı avukat tarafından takip edilen icra dosyalarında istifa tarihinden önce bir tahsilat yapılıp yapılmadığı yani biten bir iş olup olmadığı üzerinde de durulmaması hatalı olmuştur. O halde, mahkemece, AK 171 ve 173. maddeleri ile dairemiz kökleşmiş içtihatları da dikkate alınarak istifanın haklı olup olmadığının belirlenmesi gerekirken, somut nedenler belirtilmeksizin istifanın haklı olduğu kabul edilerek davanın kabulüne dair yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1. bent gereği temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.