10. Hukuk Dairesi 2013/18966 E. , 2014/12681 K.
"İçtihat Metni"
SGK Başkanlığı adına Av. ... ile 1-... Sigorta A.Ş. (Eski Ünvanı: ... Sigorta A.Ş.) adına Av. ... 2-... aralarındaki dava hakkında İstanbul 5. İş Mahkemesi tarafından verilen 05.06.2013 günlü ve 2011/764-2013/402 sayılı hükmün temyiz yoluyla incelenmesi istenilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
1- Hükmün tefhiminin, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3"üncü maddesi uyarınca 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 489"uncu maddesinin yollamada bulunduğu, aynı Kanunun 388"inci maddesindeki unsurları içerir biçimde yapılmadığı gibi gerekçeli kararın da tebliğ edilmediği anlaşıldığından, Anayasa Mahkemesi"nin 2012/1034 bireysel başvuru numaralı talep konusunda verdiği, 10 Mayıs 2014 tarihli ve 28996 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 20.03.2014 tarihli kararında yer alan “...başvurucuya ilk derece mahkemesi kararının gerekçesini bilerek ve bu gerekçeye karşı iddialarını sunacak şekilde temyiz başvurusu yapma imkânı verilmesinde hukuki yarar bulunduğu...” şeklindeki gerekçe de dikkate alınmak suretiyle; gerekçeli kararın davacı Kurum vekiline yöntemince tebliğ edilerek, temyiz süresi geçtikten ve gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 432"inci maddesindeki prosedür işletildikten sonra gönderilmek üzere dosya, mahalli mahkemesine geri çevrilmelidir.
2-Bazı maddeleri dışında 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir.”;
Yine, 6099 sayılı Kanunun 5. maddesi ile eklenen fıkra da gözetildiğinde, 7201 sayılı Kanunun 21. maddesinde, “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste
bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.”;
Gıyabi hükmün, davalılardan ..."a, Tebligat Kanununun 21. maddesi gözetilmeksizin Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliğ edilmiş olması usulsüz olup; Mahkemece, gıyabi hükmün davalılardan ..."a usulünce tebliğ edilerek;
Yukarıda belirtilen davalı yönünden, temyiz süresi geçtikten ve gerektiğinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesindeki düzenleme gereği, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432. maddesindeki prosedür işletildikten sonra; gönderilmek üzere dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, temyiz itirazlarının bu noksanlıklar giderilip dosya geldikten sonra incelenmesine 26.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.