10. Hukuk Dairesi 2014/6876 E. , 2014/12648 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İstanbul Anadolu 2. İş Mahkemesi
Tarihi :25.12.2013
No :2011/173-2013/852
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalılardan MEB, Kurum ve SHÇEK avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Somut davada, 5/01/1971 tarihinde Yakacık Belediyesinde su sayaç memuru olarak çalışmaya başladığını, bu belediyenin Kartal Belediyesi"ne bağlandığını, 01/06/1971 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Yakacık Orta Okulunda hesap ve katip memuru olarak 21/10/1971 tarihine kadar çalıştığını, 21/11/1973- 1978 tarihleri arasında Çocuk Esirgeme Kurumu"na bağlı yetiştirme yurdunda ambar ve hesap memuru olarak görev yaptığını ve bu çalışmalarının tespitini talep etmiştir. Yargılama sırasında, davalı SHÇEK vekili yazılı beyanda bulunarak, davalı SHÇEK’nın, İl Özel İdaresi’ne devredildiğini ve doğrudan taraf sıfatı kazandığını belirtmiş olup daha sonraki yazılı beyanında ise, İl Özel İdaresinin taraf sıfatı kazanması konusunda tereddüt oluştuğunu, bu sebeple SHÇEK"nun taraf sıfatlarının devam ettiğini bildirdiği görülmüştür. Mahkeme, gerekçe kısmında, İl Özel İdaresi’nin kendiliğinden taraf sıfatı kazandığından bahisle İl Özel idaresini karar başlığında davalı olarak göstermiştir. Mahkemece, davacının davasının kısmen kabulü ile, 21/11/1973- 10/06/1977 tarihleri arasında 1279 gün asgari kazanç ile yetiştirme yurdunda çalıştığının tespitine dair hüküm tesis edildiği belirgindir.
506 sayılı Kanunun 4. maddesinde “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. ”Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. Hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmada, kısacası, davanın sübutu ve verilen kararın infazı açısından, işverenin kim olduğunun bilinmesinde yasal zorunluluk vardır bu nedenle, sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin hangi işverenler tarafından düzenlenmiş olduğu tespit edilip, hizmet tespitine yönelik davanın, anılan Yasanın 79/10. maddesine göre, sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltmesi gerekir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 59. maddesi anlamında davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığı yoktur. Aynı Yasanın 166/4. maddesi anlamında bir bağlantıdan söz etmek de mümkün değildir. Her bir davalı aleyhine yürütülen iddialar arasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 59. veya 166/4. maddesi anlamında bağlantı bulunmadığı halde, mahkemenin davayı tefrik etmeden yargılamayı iyi bir şekilde yürüterek sonuçlandırması imkânı yoktur. Böyle bir durum yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesine engel olduğu gibi isabetli bir karar verilememesi sonucuna yol açar. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 06.10.2010 gün ve 10-429, 2010/ 449 sayılı v.b. kararlarında da vurgulandığı üzere, her davanın kendine özgü koşullar içereceği gözetilip, davadaki iddiaların, toplanan delillerin bireyselleştirilmesi zorunludur. Bağlantı bulunmaması sebebiyle tefrik edilmeksizin yapılan yargılama sonuca etkili önemli bir usul yanlışlığı olduğundan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesinde yer alan ve “Hakim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider sağlamakla yükümlüdür” şeklinde ifadesini bulan usul ekonomisi ilkesinin de böyle bir durumda uygulanma yeri yoktur.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında; Mahkemece, öncelikle davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığı olmadığı gözetilerek tefrik kararı verilmeli, daha sonra ise kabul edilen dönem yönünden gerçek işverenin İl Özel İdaresi mi, SHÇEK mu olduğu belirlenmeli ve İl Özel İdaresinin gerçek işveren olduğunun kabulü halinde HMK. 124. maddesi dikkate alınmak suretiyle ilgili idareye husumet yönetilmeli ve elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı ve davalılardan Kurum, MEB ile SHÇEK avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair yönleri incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 26.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.