13. Hukuk Dairesi 2018/3251 E. , 2018/6890 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile 20.02.2008 tarihinde tellallık sözleşmesi yapıldığını, sözleşmede gayrimenkul satış sözleşmesi karşılığı hak edilen % 3 komisyon bedeli olduğu sözleşmenin 1 ve 3.maddesinde sözleşmenin imzası anında bedel ödenecektir ibaresinin yer aldığını, komisyon ücretini ilgili sözleşme gereği bu tarihte hak ettiğini borcun ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının borca ve tüm ferilerine itirazda bulunduğunu, yaptığı itiraz neticesinde icra takibinin durduğunu, davalı tarafın itirazının haksız olduğunu belirterek ... 9.İcra Müdürlüğü"nün 2012/10557 esas sayılı takip dosyasındaki asıl alacak ve ferilerine davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı tarafın en üst sınırdan icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ... 9.İcra Müdürlüğü"nün 2012/10557 esas sayılı dosyasına verdiği itirazın 6.240,00 TL asıl alacak miktarı yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, faize yönelik ve fazlaya ilişkin taleplerin reddine, davacı taraf lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine takdiren yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm,davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı icra-inkar tazminatı talebinde bulunmuş ise de mahkemece davacının bu konudaki talebinin reddine karar verilmiştir. İİK’nin 67/2 maddesi hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağın likit ve belli olması, yani borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir.Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur.
Açıklanan yasal kuralların ışığında, takip konusu alacak değerlendirildiğinde davacı yararına icra-inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, mahkemece bu kalem istemin reddine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyip kararın düzeltilerek onanması HMUK"un 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının ikinci bendin kapsamı dışındaki dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle kararın hüküm fıkrasının ikinci bendinde yer alan "Davacı taraf lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine takdiren yer olmadığına" cümlesinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine aynen "Davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak miktarı olan 6.240,00 TL üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine" cümlesinin yazılmasına, mahkeme kararının düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 319,25 TL. kalan harcın davalıdan alınmasına, peşin alınan 27,70 TL harcın davacıya iadesine, HUMK’un 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19.06.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.