Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/10157
Karar No: 2018/6678
Karar Tarihi: 05.11.2018

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/10157 Esas 2018/6678 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2016/10157 E.  ,  2018/6678 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Asıl ve birleşen davalarda, davacılar ... ve ... vekilleri Avukat ..., Avukat ..., Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 21/11/2014 gününde verilen dilekçeler ile hakaret nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen 16/12/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Asıl ve birleşen dava, hakaret nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacılar vekili; olay günü ... Emniyet Müdürlüğü ... polis noktasında nöbet görevi yaptıkları sırada, dava dışı polis memurunun bardak almak için ortak kullanımda bulunan dolabı açtığını, dolabın içerisinde herkesin görebileceği şekilde bırakılmış bir poşet bulunduğunu, davacı ve diğer arkadaşlarını hedef alan ve hakaret içeren bir yazının davalının ad ve soyadı iliştirilmek suretiyle bırakıldığını, davaya konu eylem nedeniyle davalının mahkumiyetine karar verildiğini belirterek, bu nedenle oluşan manevi zararın tazminini talep etmiştir.
    Davalı vekili; matufiyet şartının gerçekleşmediğini belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece; davalı tarafından herkesin görebileceği bir yere hakaret içerikli notun bırakılmasının davacıları hedef alarak yapıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Matufiyet kelime anlamı olarak, "yöneliklik, yönelmiş olmaklık" olarak tarif edilmektedir. Özellikle kişilik haklarına saldırı nedeniyle tazminat istemini içeren davalarda söz konusu olan matufiyet şartı, açıkça kanunda yer almamakla birlikte, Yargıtay içtihatlarıyla hukukumuza girmiştir. Matufiyet şartı içtihatlarda adı, sanı, kimliği belli olmasa da ona yöneldiği konusunda kuşku bırakmayacak şekilde ithamlara, yönelimlere yer veren ifadeler olarak kabul edilmektedir.
    Matufiyet yargısal kararlarda kullanılan ifadeler ile şeref ve haysiyetine veya özel yaşamına dolayısıyla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu iddia eden yönünden varlığı aranan önemli bir koşul olarak tarif edilmiş, matufiyetin varlığını kabul için o konuşmada, ya kişinin adından açıkça söz edilmesi ya da konumunun, sıfatının gösterilmesi veya bunlardan söz edilmese dahi konuşma içeriğinden bu kişinin amaçlandığı, sözlerin ona yönelik olduğunun anlaşılması veya anlaşılabilir olması şartları aranmıştır.
    Bu ilke ve açıklamalar kapsamında; somut olayda, davaya konu yazıda kullanılan ifadelerde, asıl ve birleşen dava davacılarının ismine yer verilmediği görülmüştür. Bu durumda davalının ifadelerinin davacılara matuf olmadığının kabulü gerekir.
    Bu nedenle dava konusu sözlerin davacılara yönelik olduğuna dair matufiyet koşulu oluşmadığından, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/11/2018 gününde oy çokluğuyla karar verildi.


    KARŞI OY YAZISI

    Somut olayda; tarafların aynı polis noktasında, aynı odayı ve malzeme dolabını kullanmakta olan polis memurları oldukları, aralarında görevin yerine getirilmesine ilişkin hususlarda geçmişte anlaşmazlık yaşandığı, olay günü de davalının, malzeme dolabında kendisine ayrılan bölümüne bıraktığı poşetin üzerine “... Bu benim alıpda kullananın a… çakarım O. çocukları” şeklinde not yazdığı, davalı hakkında açılan kamu davasında hakaret suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Sayın Çoğunluk görüşünden farklı düşündüğümüz tek nokta, matufiyet koşulunun somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği hususudur.
    Hukuki anlamda matufiyet, eylemin yöneldiği kişinin belirlenebilir olmasını, sözün kime söylendiğinin belli veya belirlenebilir olmasını ifade eder. Belli olma veya belirlenebilir olma kriterini, olayın meydana geldiği yer, mekân, zaman, tarafların sıfatı ve olaydan önceki ve sonraki tutum ve davranışlarıyla birlikte değerlendirerek sonuca ulaşabiliriz.
    Hukuk yargılamasında hâkim, açıklanması geri bırakılan hüküm ile bağlı olmasa da, ceza soruşturması ve kovuşturması sürecinde toplanan delilleri, alınan beyan, ifade ve savunmaları hükmüne esas alabilir. Bu kapsamda davalı, şüpheli sıfatıyla verdiği 28/04/2014 tarihli ifadede; aynı polis noktasında dört kişi olarak görev yaptıklarını, kendisine ait çay ve şekerin sürekli azalmakta olduğunu fark etmesi üzerine söz konusu yazıyı yazdığını, izinsiz olarak çayını kullanan polis memurlarından şikâyetçi olduğunu ifade etmiştir.
    Türk Ceza Kanunu’nun 126. maddesi, “Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır” hükmünü amirdir. Bu hâlde delilleri serbestçe takdir ederek eylemin kime yönelik olduğunu belirlemek hâkimin görevidir. Bu anlamda, normal şartlar altında, herkesin yahut belirli kişilerin kolaylıkla anlayabileceği bir şekilde bir kimseyi ima edip, sırf ismini açıklamamakla cezadan kurtulmak mümkün değildir. Hatta hakaret faili ile muhatabı arasında bilinen özel işaret, ima, sözler kullanılarak da bu fiil işlenebilir, yeter ki mağdur kendisine karşı söylendiğini anlayabilsin. Kaldı ki somut olayda, hakaretin nedenini oluşturan vakıalar (geçmiş husumet, çay ve şekerin kullanılması) tartışma konusu değildir.
    Dava konusu olayda, davalının yazdığı ifadelerin muhatabı duraksamaya yer vermeyecek kadar açıktır. Çünkü olay, üçüncü kişilerin gelip geçtiği, umuma açık bir alanda değil, dört kişinin birlikte kullandıkları bir polis noktasında meydana gelmiştir. Davalının ceza yargılama dosyasındaki beyanlarıyla tüm dosya kapsamından davacıları kastettiği hiçbir tereddüde yer vermeyecek ölçüde açık ve seçiktir. Esasen ceza yargılamasında davalının zımnen de olsa davacıları kastettiğine ilişkin kabulü vardır.
    Dolayısıyla; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine ve matufiyet şartının gerçekleştiğinin anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan kararın onanmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle Sayın Çoğunluğun bozma yönündeki değerli görüşlerine katılamıyoruz. 05/11/2018













    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi