Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/3872
Karar No: 2018/4953
Karar Tarihi: 17.05.2018

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2017/3872 Esas 2018/4953 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2017/3872 E.  ,  2018/4953 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    Davacı, maluliyet aylığını kesen Kurum işleminin iptaline, maluliyet aylığının yeniden bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hükmün, davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
    K A R A R
    Dava, davacının maluliyet aylığını kesen Kurum işleminin iptali ile 01/06/2003-31/12/2006 tarihleri araısnda maluliyet aylığı ödenmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin önceki kararı davalı Kurum tarafından temyiz edilmiş ve dava dilekçesindeki istem ve mevcut delil durumuna göre yapılan inceleme ile Dairemizce, “Yasaların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme bulunmamaktadır. İlke olarak her yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da, yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyecekleridir. Ancak devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kural “derhal yürürlüğe girme” niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Bu gibi durumlarda yasaların geriye yürümesi değil ani etkisi söz konusudur. Sosyal güvenlik hukukunun ilgi alanı kamusal olup otoritesi kamu düzenini ilgilendirmektedir. Bu nedenle sosyal güvenlik hukuku ile ilgili yasalar yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurur.
    Bu açıklamalar karşısında 506 sayılı Yasa"nın 53/b. maddesinde yapılan değişikliğin davacı yönündende uygulanacağının kabulü gerekir.
    Gerçekten davacıya maluliyet aylığı bağlanmasını gerektiren ... Hastanesinin 25.10.2001 tarih ve 2149 sayılı Sağlık Kurulu raporunda 20.5.2003 tarihinde kontrol kaydının bulunması nedeniyle Kurumca 57/2. maddeye göre davacının kontrole tabi tutularak ve buna bağlı olarak maluliyet oranının değişmesi nedeniyle maluliyet aylığının kesilmesine karar verilmesi uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık maluliyet oranının davacı aleyhine değişmesi ve davacı tarafından itiraz edilmesine rağmen maluliyet tespitinin prosedüre uygun olarak yapılmadan talebin kabulüne karar verilmiş olmasındadır.
    Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu giderek Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.
    Mahkemece yukarıda açıklanan bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan ve yasal prosedüre uygun maluliyet araştırması yapılmadan, 506 sayılı Yasanın 53/b maddesindeki değişikliğin 6.8.2003 tarihinde yürürlüğe girdiği ve davacının ise daha önceden maluliyet aylığı almaya başlaması nedeniyle, maluliyet oranına ilişkin bu değişikliğin davacının kazanılmış haklarını ortadan kaldırmayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.” denilerek bozulmuştur.
    Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içindeki kayıt ve belgelerden, davacının 1.4.1973 tarihinde ilk kez 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalı çalışmaya başladığı, 9.10.2001 tarihli aylık tahsisi talebi üzerine Kurumca aldırılan ...Hastanesinin 25.10.2001 tarih ve 2149 sayılı Sağlık Kurulu raporuna isitinaden 15.11.2001 tarihinde malullük aylığı bağlandığı, anılan sağlık kurulu raporunda 20.5.2003 tarihinde kontrol kaydının bulunması nedeniyle davacının aynı hastaneden aldırılan 29.5.2003 gün ve 1035 sayılı Sağlık Kurulu raporunda “larenks opere-parsiyel larenjektomi” bulgularıyla 53/b maddesine göre halen çalışabilir durumda değil, B.M.D ve K.K nın olmadığı, 2.10.2003 gün ve 1875 sayılı Sağlık Kurulu raporunda da; “larenks ca iyi Diferansiyel (yassı epital hücreli ca) kalıcı trakeostomili yok” bulgularının saptandığı, SSK Maluliyet Dairesi Başkanlığınca 25.12.2003 tarihinde, alınan son raporlara göre davacının 2/3 oranında malul kalmadığına karar verildiği, davacının itirazı üzerine; alınan 19.9.2006 tarih ve 11/967 sayılı SSK Yüksek Sağlık Kurulu raporunda sigortalının çalışma gücünün 2/3 ünün kaybolmadığının belirtilmesi üzerine Kurumca 31.3.2004 gün ve 249801 sayılı işlemle, sigortalının çalışma gücünün 2/3 ünü kaybetmediğinden aylığın 1.6.2003 tarihinden itibaren kesildiği, 22.5.2003-31.5.2003 tarihleri arası birikmiş geliri almak üzere 22.4.2004 tarihinde bankaya müracaatının istendiği, davacıya 1.1.2007 tarihinden itibaren askerlik borçlanmasıyla birlikte yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır.
    Davacıya bağlanan maluliyet aylığının dayanağı olan ve aylık bağlama tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasanın "Kimlerin Malul Sayılacağı"nı düzenleyen 53. maddesinin (A)-1-(b) bendinde, “Çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirmiş durumda sayılmayanlardan 34. madde gereğince yapılan tedavi sonunda, Kurum sağlık tesisleri kurullarınca düzenlenecek raporlarda çalışabilir durumda olmadığı belirtilen sigortalı malullük sigortası bakımından malul sayılır.” hükmü bulunmaktaydı.
    Söz konusu hüküm, 29/07/2003 tarih ve 4958 sayılı Yasanın 33. maddesi ile değiştirilmiş olup “34. madde gereğince yapılan tedavi sonunda Kurum sağlık tesisleri sağlık kurullarınca düzenlenecek usulüne uygun rapor ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az 2/3"ünü yitirdiği Kurumca tespit edilen sigortalı malullük sigortası bakımından malul sayılır.” düzenlemesi getirilmiştir.
    Somut olayda, davacıya maluliyet aylığının bağlandığı tarih olan 15/11/2001 tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Yasanın 53. maddesinin (A)-1-(b) bendinde yer alan çalışabilir durumda olmamasından dolayı aylık bağlandığı, 20/05/2003 tarihinde kontrol kaydının bulunması sebebiyle kontrol muayenesinin yapıldığı esnada söz konusu hükmün değişmesi ve maluliyet oranının 2/3 olmadığı gerekçesiyle aylığının kesildiği, Dairemizin Bozma İlamında da bu değişikliğin davacı yönünden uygulanması gerektiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Ancak, davacıya maluliyet aylığının bağlanmasından sonra davacının aleyhine yapılan bir kanun değişikliğinin kontrol muayenesi sırasında davacı bakımından uygulanarak yeni belirlenen koşullara göre davacının maluliyet durumunun belirlenmesi ve sonucunda davacının aylığının kesilmesi doğru değildir. Davacının kontrol muayenesi sırasındakı maluliyet durumunun aylığın bağlandığı tarihte var olan koşullara göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, Dairemizin Bozma İlamının maddi hataya dayalı olduğu, maddi hataya dayanan bozma ilamının usuli kazanılmış hak sağlamasının mümkün olmadığı dikkate alınmalıdır.
    Yapılacak iş, davacının kontrol muayenesi kaydının bulunduğu 20/05/2003 tarihinde çalışabilir durumda olup olmadığının tespiti bakımından ilk olarak Yüksek Sağlık Kurulundan, bu rapora itiraz olması durumunda Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan rapor almak, bu iki raporun aynı doğrultuda olması halinde bu raporlara göre karar vermek, ancak söz konusu raporlar arasında çelişki bulunması halinde ise çelişkinin giderilmesi amacıyla Adli Kurumu Genel Kurulundan rapor almak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi. Başkan




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi