4. Hukuk Dairesi 2016/9986 E. , 2018/6640 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 07/10/2015 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat, birleşen davalarda davalı ... aleyhine aynı tarihte verdiği dilekçeler ile internet yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl ve birleşen davalarda davalı ... hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne dair verilen 21/04/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar ..., ... ve ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Asıl dava basın yoluyla, birleşen davalar internet yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, asıl ve birleşen davalara ilişkin olarak davalı ... yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılardan ..., ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; ... Gazetesi"nin 13/09/2015 tarihli nüshasında “ ... ” başlığıyla yayınlanan ve davalılardan ...’ın kaleme aldığı yazıda müvekkiline yönelik gerçek dışı ve hakaret içeren ifadeler kullanıldığını belirterek davalılardan manevi tazminat isteminde bulunmuş, asıl davaya konu edilen köşe yazısındaki ifadeleri kendisine ait twitter sosyal paylaşım sitesinde cümleler halinde paylaşması nedeniyle her bir paylaşım için ikame edilen 6 ayrı birleşen davada ise, davalı ...’dan manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili asıl davaya ilişkin olarak; genel yayın koordinatörü olan davalı ... ve müessese müdürü olan davalı ...’nun sorumluluğu bulunmadığını, köşe yazısının siyasi eleştiri niteliğinde olduğunu, birleşen davalara ilişkin olarak ise, twitter sosyal paylaşım sitesinde açıklandığı düşünülen metinlerin varlığı ispata muhtaç olmakla birlikte, asıl davaya konu köşe yazısına benzer eleştiriler içerdiğini, her bir paylaşım için ayrı ayrı talep edilen manevi tazminatların fahiş olduğunu belirterek, asıl ve birleşen davaların reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davaya konu gazetede yayınlanan ve sonrasında parça parça twitterda paylaşılan yazıların üslup ve içerik itibariyle davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu ve tek bir fiil ve dava olarak değerlendirilerek tek bir hüküm kurulduğu gerekçesiyle, asıl ve birleşen davalara ilişkin olarak davalı ... yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
1) 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 13. maddesine göre “Basılmış eserler yoluyla işlenen fiillerden doğan maddi ve manevi zararlardan dolayı süreli yayınlarda, eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi, süresiz yayınlarda ise eser sahibi ile yayımcı, yayımcının belli olmaması halinde ise basımcı müştereken ve müteselsilen sorumludur.” Davalılardan ... davaya konu gazetenin müessese müdürü sıfatını taşımakta olup, kanunda belirtilen sorumlular arasında bulunmamaktadır. Bu davalıya yönelik istemin pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, hükmedilen tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir.
2) Dosyanın incelenmesinde; asıl davanın davalılar ..., ..., ... ve ... aleyhine ikame edildiği, sadece mahkemenin 2015/ 383, 386, 384, 387, 385, 388 esas sayısında açılan davaların ise asıl dava davalılarından ... aleyhine ikame edildiği, anılan dosyaların asıl dava dosyası ile 08/10/2015 tarihinde birleştirilmelerine ve yargılamanın bu dosya üzerinden yürütülmesine karar verildiği, asıl ve birleşen davalarda ayrı ayrı manevi tazminat isteminde bulunulmasına rağmen, mahkemece asıl ve birleşen davalar yönünden tek bir hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 297. maddesi uyarınca; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu yön, kamu düzenine ilişkindir.
Şu halde mahkemece, davaların birleştirilmesi halinde birleşen davalar ayrı dava olma özelliğini korumalarına rağmen, yukarıda açıklanan yasal düzenleme gözetilmeksizin birleşen davalar hakkında olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.