Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu aleyhindeki  takipte  gayrimenkulünün  haczi üzerine, meskeniyet şikayetinde bulunmuş, mahkemece şikayetin  kabulüne karar verilmiştir. Alacaklı vekilince  kararın temyizi  üzerine, dairemizce, evin değerinin 58.500 TL olarak tespit edildiğini  ancak  borçlunun haline münasip ev değerinin tesbit edilmediğini  öncelikle bu tesbitin yapılması, bundan sonra borçlunun haline münasip bir evi alabileceği  bedelin  gayrimenkulün  değerinden  az olması halinde,  gayrimenkul  satılarak borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin  kendisine, artanın  alacaklıya ödenmesine; satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak  üzere  yapılmasına karar verilmesi  gerektiği  nedeniyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulmuş ve bilirkişiden borçlunun haline münasip evin değerinin tesbiti  istenmiş, bilirkişi bu  değerin  50.000 TL  olduğunu  bildirilmiştir. Ancak mahkemce  dosyadaki  borç miktarının 21.722 TL olması  ve  bunun  gayrimenkulün  değeri 58.500  TL den ödenmesi halinde geriye kalan  paradan,  borçlunun haline münasip evi satın alamayacağı  gerekçesiyle, davanın kabulüne karar vermiştir.
Bu durumda  mahkemece  bozmaya  uyulduğu  ve  evin değerinin, haline  münasip evin değerinden  fazla olduğu tesbit  edildiği halde, gayrimenkulün borçlunun haline münasip evin değeri  50.000 TL  den  az olmamak üzere satılmasına  ve bu değerin borçluya verilmesine arta kalanında  alacaklıya ödenmesine karar verilmesi gerekir. Bozmaya aykırı şekilde karar verilmesi  isabetsizdir. 
SONUÇ :Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 28/12/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.