21. Hukuk Dairesi 2018/2028 E. , 2018/4888 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
K A R A R
A)Davacı İstemi:
Dava, 05/11/1985 ve 21/10/1985 tarihlerinde en az birer gün sigortalı olarak çalıştığının ve sigorta başlangıç tarihinin 21/10/1985 olarak tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı Bakanlık vekili, hak düşürücü süre itirazında bulunarak, davacının dilekçesindeki tespiti istenilen tarihin sonuç ve istem kısmındaki tarihle çeliştiğini, davacının kurumda çalıştığına dair herhangi bir kayda rastlanmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
Davalı ... vekili, hak düşürücü süre itirazında bulunarak davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk Derece Mahkemesince ; “Davacı ile birlikte davalı işyerinde çalışan davacı tanıkları ile bordro tanıklarının beyanlarına göre; davacının davalı ... bağlı ... İl Müdürlüğüne ait araziler üzerinde 1985 yılında 10. ayında yapılan mısır ekimi işinde davacının hizmet akdi ile 3 ay kadar çalıştığının beyan edildiği, anlaşılmakla tüm dosya kapsamı ve tanık beyanlarına göre davanın kabulü ile; davacının davalı ve davacının davalı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı Kahramanmaraş İl Müdürlüğüne ait 1011101.2041.44.01 sicil sayılı işyerinde 21/10/1985 tarihinde 1 gün hizmet akdi ile sigortalı olarak çalıştığının tespitine ve davacının 05/11/1985 tarihinde 1 günlük tespit talebinin ise hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle “1-Davanın kısmen kabulü ile; Davacının davalı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı Kahramanmaraş İl Müdürlüğünün 1011101.2041.44.01 sicil sayılı işyerinde 21/10/1985 tarihinde 1 gün hizmet akdi ile sigortalı olarak çalıştığının tespitine,
2-Davacının davalı işyerinde 05/11/1985 tarihinde çalıştığının tespiti talebinin reddine, ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvuru
Davalı ... vekili, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının davalıya ait işyerinde sigortalı çalışmasına rastlanmadığını, davacının çalışma olgusunu ispatlayamadığını istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Davalı Bakanlık vekili, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının iddiasını ve çalışma olgusunu ispatlayamadığını istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince “ 21.10.1985 tarihinde işe alındığını gösterir ve yasal süre içinde Kuruma intikal ettirildiği anlaşılan sigortalı işe ilk giriş bildirgesinin varlığı nedeniyle davada hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığı, anılan bildirge ile birlikte verilmiş sicil numarasının 28.09.199 tarihinde başlayan sigortalı çalışmalarında da kullandığı, tanıkların iddia konusu çalışma olgusunu doğrulayan, işyeri ve davacının yaptığı işin niteliğine ilişkin somut, net anlatımları dikkate alınarak yapılan değerlendirme sonucu; davacının, tarım işletmesi işyerinde 21.10.1985 tarihinde fiilen çalıştığı belirgin olup, ” gerekçesiyle
“ Davalıların vekillerinin, ... 2. İş Mahkemesinin 14.03.2017 Tarih, 2014/61 Esas - 2017/162 Karar sayılı kararına yönelik istinaf başvurularının HMK"nin 353/1-b maddesinin (1) numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine, ” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davalı Kurum vekili “ Davacı tarafın davası hak düşürücü süreye uğramıştır. Dinlenen tanıkların o tarihteki davacının 1 günlük çalışmasını hatırlayabilmesi mümkün değildir. ” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur
Davalı Bakanlık vekili, “Davacı tarafın davası hak düşürücü süreye uğramıştır. Dinlenen tanıkların o tarihteki davacının 1 günlük çalışmasını hatırlayabilmesi mümkün değildir. Fiili çalışma ispatlanamamıştır.”gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; " Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir." hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa"nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa"nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 02/01/1960 doğumlu davacının, bildirgedeki işe giriş tarihi olan 21/10/1985 tarihinde 24 yaşında olduğu, 21/10/1985 tarihli işe giriş bildirgesinin 0012041.44 sicil numaralı,Gıda Tarım Ve Hayvancılık İl Müdürlüğünden 05/11/1985 tarih ve 77227 sayılı varide ile ile Kuruma verildiği, davacının aynı işyerinden verilmiş,05/11/1985 tarihli başka bir işe giriş bildirgesinin de mevcut olduğu, davalı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı Kahramanmaraş İl Müdürlüğüne ait 1011101.2041.44.01 sicil sayılı işyerinin 01/03/1985 tarihinde Kanun kapsamına alındığı ve halen faal olduğu, 1985/3. dönem bordrosunun verildiği, bordro tanıklarının davacıyı tanımadıklarını ifade ettikleri, 2 davacı tanığının davalı Müdürlükte çalışan 4/c li çalışanlar olduğu, iddiayı doğruladıkları, 3. davacı tanığının bordroda ismi olmadığı ve sigorta kayıtlarının istenmediği, Kahramanmaraş Tarım İl Müdürlüğünden 1985 yılında hazine arazilerine soya fasülyesi, mısır ekimi yapıldığına ilişkin kayıt bulunmadığının bildirildiği, davacının 1980-1981 tarihleri arasında askerlik yaptığı, eylemli çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda uyuşmazlık,fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacının çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü işyeri bir kamu kuruluşudur. Kamu kuruluşlarında yapılan her işle ilgili resmi kayıtlara dayanılması esastır. Her ne kadar davalı işveren tarafından davaya ilişkin kayıt bulunmadığı bildirilmişse de, dosyada mevcut diğer eksikliklerle birlikte tekrar davalı kurumdan ilgili bilgi ve belgelerin araştırılması ve gönderilmesini istemek yerinde olacaktır.
Mahkemece yapılacak iş; dinlenen bordro tanıkları davacıyı tanımadıklarından, 1985 dönem bordrosunda ismi bulunanlardan yeter sayıda başka bordro tanığının bilgisine başvurmak, işe giriş bildirgesinin aslını Kurumdan getirterek imzanın davacıya ait olup olmadığını bilirkişi marifetiyle tespit etmek, sigorta sicil numarasının hangi ilin ve yılın serilerinden olduğunu Kurumdan sormak, dinlenen davacı tanığı ...’ın sigorta kayıtlarını getirterek beyanlarının içeriğini sorgulamak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar karar vermekten ibarettir.
O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesince eksik inceleme ve araştırma sonucu davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G)SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 16/05/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.