15. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/3387 Karar No: 2017/308 Karar Tarihi: 25.01.2017
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2016/3387 Esas 2017/308 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, bir sözleşmenin haksız olduğunun tespiti ve teminat mektubu bedelinin tahsili için açılmıştır. Davalı, davanın reddedilmesini savunmuş ancak mahkeme, sözleşmenin haksız olduğunu tespit ederek, teminat mektubu bedelinin avans faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilmesine karar vermiştir. Temyiz edilen kararda, davacı ve davalının ticari işletmesiyle ilgili olduğundan davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle, asliye hukuk mahkemesi tarafından verilen kararın usulden reddedilmesi gerektiği, esastan karar verilmesinin yanlış olduğu ve kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerektiği hükmedilmiştir. Kanun maddeleri olarak ise, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4. ve 5. maddeleri, 6335 sayılı Kanun'un 2. maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu'nun 115/2. maddesi belirtilmiştir.
15. Hukuk Dairesi 2016/3387 E. , 2017/308 K.
"İçtihat Metni"
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, sözleşmenin haksız olduğunun tespiti ve paraya çevrilen teminat mektubu bedelinin tahsili için alacak istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın kabulüne dair kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı taraflar arasındaki 17.01.2011 tarihli sözleşme süresinin 14.05.2015 tarihinde biteceğinin ve sözleşmenin feshinin haksız olduğunun tespiti ile kesin teminatın irad kaydedilmesi halinde iadesi istemine ilişkin olup davalı davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulü ile sözleşmenin feshinin haksız olduğunun tespiti ile teminat kaydedilen kesin teminat mektubu bedeli olan 4.338.504,00 TL alacağın teminatın irad kaydedildiği tarihten itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TBK 470 ve devamı maddelerde düzenlenen ve konusu kömür kazı yükleme ve nakliye işi olan eser sözleşmesine dayalı olarak açılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. 6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır.
Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun"la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu"nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re"sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Somut olayda; uyuşmazlık ticari şirket ve tacir olan tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olduğundan davaya bakmaya asliye hukuk mahkemesi görevli olmayıp asliye ticaret mahkemesi görevlidir. Bu durumda görevli olmayan mahkemeye açılan davanın; göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK"nın 115/2. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekirken davaya bakılarak esastan karar verilmesi doğru olmamış, kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 25.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.