8. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/3433 Karar No: 2017/8010 Karar Tarihi: 31.05.2017
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/3433 Esas 2017/8010 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2017/3433 E. , 2017/8010 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması ve Tahliye
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine kira alacağı ve tahliye istemli olarak başlatılan icra takibine davalı borçlunun itirazı üzerine davacı icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuş mahkemece davanın kabulü ile takibin aynen devamına karar verilmiştir. Alacaklı vekilinin tavzih talebi üzerine Mahkemece 18.01.2016 tarihinde "Davanın kısmen kabulü ile ile ...... İcra Müdürlüğü"nün 2015/6290 Esas sayılı takip dosyasında davalı borçlunun itirazının 385.035,00 TL yönünden kaldırılarak, takibin devamına" şeklinde düzeltilmesine karar verilmiştir. Mahkemenin asıl kararı ile tavzih kararı davalı borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6100 sayılı HMK"nun 305. maddesinde; "(l) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. (2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez" hükmü yer almaktadır. Yasa maddesinde öngörüldüğü üzere, açık olmayan veya çelişkili fıkraları kapsayan hükümlerin tavzihi istenebilir. Hakim verdiği hüküm ile bağlıdır. Hakim, sonradan hükmün yanlış olduğu veya kararda eksik hususlar bulunduğu kanaatine ulaşsa bile hüküm temyiz edilip bozulmadıkça veya yargılamanın iadesine karar verilmedikçe verdiği kararı değiştiremeyeceği gibi, unutulan bir husus hakkında karara sonradan ekleme yapması veya bu konuda ek bir karar vermesi mümkün değildir. Hüküm sonucunu değiştirecek şekilde tavzih yapılmayacağından Yerel Mahkemenin 18.01.2016 tarihli tavzih kararının kaldırılmasına oybirliğiyle karar verildi. Davalı borçlu vekilinin asıl hükme ilişkin temyiz incelemesine gelince; 6100 sayılı HMK"nun ""Taleple Bağlılık İlkesi"" başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında; ""Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir"" hükmü düzenlenmiştir. Davacı alacaklı dava dilekçesinde, itirazın 385.035,00 TL üzerinden kaldırılmasına, kiralananın tahliyesine, talep olunan bedel üzerinden %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davacı alacaklı, 09/07/2015 tarihinde başlattığı tahliye talepli icra takibi ile 495.600,00 TL asıl ve 977,62 TL işlemiş faiz alacağının tahsilini talep etmiş, Mahkemece itirazın kaldırılmasına takibin aynen devamına karar verilmiştir. Davacı vekilinin dava dilekçesindeki talebi değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken talep aşılarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK"nun 366. ve 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edene iadesine, 31/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.