10. Hukuk Dairesi 2014/2501 E. , 2014/12146 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Adana 3. İş Mahkemesi
Tarihi :25.10.2013
No :2010/876-2013/709
Dava, ölüm aylığının kesilmesi yönündeki kurum işleminin iptali ve borçlu olunmadığının tespiti, birleşen dava ise, yersiz ödenen aylıkların tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, hak sahibi tarafından açılan dava istem gibi kabul edilmiş, Kurumca açılan dava reddedilmiştir.
Hükmün, Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Hakkında verilen boşanma kararı 24.07.1997 tarihinde kesinleşen davacı-karşı davalıya, yaşamını yitiren iştirakçi babası üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan yetim aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, davalı Kurumca kesilerek, 01.11.2008 – 30.11.2009 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden icra takibine başlanıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle Anayasa"nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, medula sisteminde kayıtlarda görülen adresler ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı, eşlerin boşanma sebebi, boşanma ilamında velayet, çocukla kişisel ilişki, nafaka, tazminat hükümleri varsa nasıl yerine getirildikleri belirlenmeli, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise ödeme için adına açılan banka hesabında kayıtlı yerleşim yeri saptanmalı, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden geniş kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, anılan mahallelerde görev yapmış/yapmakta olan muhtar ve azalardan istem hakkında düşünce edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
İnceleme konusu davaya ilişkin olarak ise; Davacı-karşı davalının 17.02.2007 tarihinde TÜİK tarafından tespit edilen adresinin T.. Mah. A.. S.. B..No: .. K..Apt .../... olduğu bildirilmiş olup K.. ap.. yönetim kurulu karar defterinin 03.11.2007 tarihli karar sayfasının altında davacının boşandığı eşinin ismi ve imzasının bulunduğu, yine 2005 ve 2006 yıllarındaki farklı kararlarda boşandığı eşinin başkan yardımcısı olarak ismi ve imzasının bulunduğu ve aidat defterlerinde de davacının boşandığı eşinin 2005 ve 2006 yıllarında aidat ödeyen olarak ismi bulunduğu, 28.09.2004 tarihli konutta kalanlara ait kimlik bildirim belgesinde davacının, boşandığı eşiyle aynı konutta kaldığının bildirilmesi, T.. Mah. A.. S.. B.. No: ...K.. A.., ../.. adresine ilişkin 14.05.2004 başlangıç tarihli elektrik aboneliğinin ve yine aynı adresteki 05.05.2004 başlangıç tarihli su aboneliğinin davacının boşandığı eşi Saim Polatcı adına olması ile davacının boşandığı eşiyle 16.09.2009 tarihinde yeniden evlenmesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı ile boşandığı eşinin fiili olarak birlikte yaşadıkları belirgin olmasına rağmen mahkemece, kurum işleminin iptaline ve davacının borçlu olmadığının tesptine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
2-Husumet konusu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 187. maddesinde (HMK 116) yer alan ilk itirazlardan olmadığından, davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi, gerek mahkemece, gerekse Yargıtay’ca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden göz önünde tutulur.
5510 sayılı Kanun’un 56. maddesi son fıkrası ile, ‘Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır.’ hükmü gereğince davalı ile eşi arasında mecburi dava arkadaşlığı olmadığından davacının eşi S.. P.. hakkında mahkemece husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, Kurum vekilinin, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.