11. Hukuk Dairesi 2018/5149 E. , 2019/6655 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 19.06.2018 tarih ve 2018/217-2018/604 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili asıl ve birleşen davada, 04/01/2006 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca davalı şirkete nakit kredi kullandırıldığını, ayrıca 18/03/2008 tarih 250.000.- TL tutarlı bir adet teminat mektubu verildiğini, diğer davalıların sözleşmenin müşterek borçlu ve müteselsil kefili olduklarını, bankaca görülen lüzum üzerine kredi hesabı kat edilerek teminat mektubunun iade edilmesinin ve bakiye kredi borcunun ödenmesinin davalılardan istendiğini, sonuç alınamayınca kredi alacağının tahsili için davalılar hakkında takip başlatıldığını, ancak takibin davalıların haksız ve kötüniyetli itirazı ile durduğunu ileri sürerek, asıl dava bakımından 250.000.- TL tutarındaki teminat mektubu bedelinin, davacı banka nezdinde açılacak faiz getirmeyen bir hesaba depo edilmesi için davalılardan tahsiline, dava sırasında teminat mektubunun ilgilisine tazmini halinde bedelinin tazmin tarihinden itibaren temerrüt faizi ve gider vergisi ile birlikte davalılardan tahsiline, birleşen dava bakımından davalıların takibe vaki itirazlarının iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacının hesabı kat ettikten sonra kredi alacağının tahsili için İstanbul 3. İcra Müdürlüğü"nün 2008/20057 Esas sayılı dosyasında davalılar hakkında takip başlattığını,oysa davalının sözleşmenin teminatı olarak davacıya verdiği çekler bulunduğunu, takibe konu alacak miktarı ile teminat olarak verilen çekler karşılaştırıldığında davalıların takip tarihi itibariyle davacıya borçlu değil alacaklı olduğundan takibe itiraz edildiğini, ancak davacının bu kere teminat
olarak verilen çeklerin tahsili için İstanbul 14. İcra Müdürlüğü"nün 2009/5733 Esas sayılı dosyasında takibe geçtiğini, böylelikle aynı borç ilişkisinden dolayı davalıların iki kere borçlu gösterildiğini, bu durumun mükerrer tahsilata da yol açacağını savunarak davacının teminat mektubu bedelinin tahsili talebinin kabul edilmesini, davalıların takip tarihi itibariyle talep edilen kadar borçlu olmadıklarının tespitiyle itirazın iptali isteminin kısmen veya tamamen reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve dosya kapsamına göre; birleşen dava yönünden davalıların icra takibinden sonra dava tarihine kadar harici yaptığı ödemelerin düşülmesi suretiyle dava tarihi itibari ile belirlenen alacak miktarı üzerinden takibin iptali gerektiği gerekçesiyle asıl dava yönünden bozma kapsamında hüküm kesinleşmiş olduğundan yeniden hüküm tesisine yer olmadığına, birleşen dava yönünden davanın kısmen kabulü ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalıların İstanbul 3. İcra Müdürlüğü"nün 2008/2057 E. sayılı takip dosyasına yapmış oldukları itirazın kısmen iptali ile takibin 57.959,41 TL asıl alacak, 482,99 TL işlemiş faiz ve 24,16 TL BSMV olmak üzere toplam 58.466,55 TL üzerinden devamına, belirlenen asıl alacağın takip tarihinden itibaren %60 oranında temerrüt faizi ve %5 oranında gider vergisi uygulanmasına, belirlenen asıl alacağın %40"ı oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, icra takibinden sonra yapılmış olan ödemelerin icra müdürlüğünce dikkate alınmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, davacı ...Ş"den harç alınmasına yer olmadığına, 23/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.