Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2719
Karar No: 2021/3096
Karar Tarihi: 27.04.2021

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/2719 Esas 2021/3096 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2018/2719 E.  ,  2021/3096 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 07.01.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 26.03.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ile davacı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddianın ileri sürülüş biçimine göre davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden söz edilerek davanın reddine verilmiştir.
    Hüküm, davacı ... ile davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şeklidir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
    Taraf sıfatına gelince, bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceğinden sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
    Eş söyleyişle sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir (..., ... - ..., ... - ..., ...: Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, ... 1995, 7. baskı, s. 231).
    Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu subjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu defi değil, yargılamanın her aşamasında taraftarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir.
    Kural olarak mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak yalnız Baroda yazılı avukatlara aittir. Avukatlık Kanununa (m. 35/1) göre, en az üç avukat (ve dava vekili) bulunan yerlerde, Baroda yazılı avukatlar (ve dava vekilleri) vekil olarak dava takip etme bakımından bir tekele sahiptirler. Baroda yazılı olmayan kişiler ise, vekil sıfatıyla mahkemeye kabul olunmaz. Mülga 1086 sayılı HUMK"nun 61. maddesindeki "vekil" kavramının kapsamına Baroda yazılı avukat veya dava vekili girer. Bunların dışındaki kişilerin sıfat ve yetkileri ne olursa olsun, bu kapsamda değerlendirilmeleri olanaklı değildir.
    Öte yandan, mülga 1086 sayılı HUMK"nun 61. maddesi hükmü, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)"na alınmamış ise de, 6100 sayılı HMK"da "Davaya Vekalefi düzenleyen 71 ila 83. maddeleri arasındaki hükümlerin ortaya koyduğu "Vekil" kavramına az yukarıda değinilen Av. K."nın 35/1. maddesi kapsamında Baroda yazılı avukatın (veya şartları varsa dava vekilinin) gireceği aşikardır. Dolayısıyla, yukarıda belirtilen 1086 sayılı HMUK"nun yürürlüğü döneminde Yargıtay"ın benimsediği görüşün, 6100 sayılı HMK"nın yürürlüğü döneminde de geçerli olduğunun belirtilmesinde yarar bulunmaktadır.
    Bir kimsenin kendisi adına dava açıp takip etmek üzere, temsil yetkisi verdiği kişi, avukat veya dava vekili değilse, müvekkili adına açtığı davaya sonradan müvekkilinin icazet vermesi veya yetkili kıldığı avukatının açılmış olan davayı takip etmesi, usulsüz açılan davayı usulüne uygun açılmış bir dava haline getirmez.
    Hak sahibi kişi kendisi davayı açabileceği gibi, kendisi adına dava açmak üzere, dilediği kimseye temsil yetkisi verebilir. Bu temsilci Baroda yazılı avukat (veya şartları varsa dava vekili) niteliğine sahip değilse dava açıp takip edemez.
    O halde, dava konusu şey üzerinde kim veya kimler hak sahibi ise, davayı da bu kişi veya kişilerin açması gerekir. Davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye aittir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir (..., ... -..., ... - ..., ...: a.g.e., s. 231-232; Üstündağ, Saim; Medeni Yargılama Hukuku, ... 1997, s. 307).
    Bilindiği gibi, Türk Medeni Kanununun 1022. maddesi hükmünce, ayni haklar tescille doğar. Bunun yanı sıra Türk Medeni Kanunu Alman sisteminden ayrılarak tescil yoluyla mülkiyet hakkının doğumunu sebebe bağlı bir hukuksal işlem olarak kabul etmiştir. Bu itibarla, tescilin nedenini teşkil eden idari karar hukuki varlığını koruduğu sürece açılan tapu iptali ve tescil davasının dinlenebilme olanağı yoktur. Diğer bir deyişle, tapu kütüğündeki tescilin idari karara dayanması halinde kararın idari yargı yerinde kanuna aykırılıktan dolayı tashihi ya da iptali cihetine gidilmesi ve idari yargı kararının da kesinleşmesiyle tapudaki tescil işlemi hukuksal sebebini yitirir ve bu işlem (tescil işlemi) öncesini kapsamak üzere yolsuz tescil niteliğini alır. Ancak, o taktirde, hak sahibi tapu kütüğündeki kaydın iptali ya da tashihi için genel mahkemelerde (Adli Yargı Yerinde) dava açabilme olanağına kavuşur.
    Yukarıda yapılan hukuki saptama ve açıklamaların ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı ..., dava dilekçesinde 124 ada 186 sayılı imar parseli, yargılama sırasında ise 124 ada 177 sayılı imar parseli ile geldisi olan 124 ada 42 sayılı kadastral parsel ve 124 ada 175 sayılı imar parseli ile geldisi olan 124 ada 37 sayılı kadastral parsellerde murisi ...’in pay sahibi olduğunu, yapılan imar uygulamaları ile kendilerine pay verilmediğinden bahisle bu parsellerdeki haklarının tespit edilerek tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuş ise de, yapılan yargılama sonucunda dava dışı ...’nin 124 ada 37 sayılı kadastral parselde 18.09.1995 tarihinde, 124 ada 42 sayılı kadastral parselde 16.08.1990 tarihinde tam malik olduğu, 124 ada 177 sayılı imar parselinin ... adına kayıtlı olduğu, 124 ada 186 sayılı imar parselinin ise dava dışı ..., ... ile ... Belediyesi adına kayıtlı olduğu, söz konusu kadastral parsellerde davacı murisi ...’in bir hakkının bulunmadığı, bu taşınmazların dava dışı başka kişilere ait olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, davacı tarafından yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil isteğinde bulunulduğuna göre, bu tür ihtilafların inceleme yerinin Adli Yargı Yeri olduğu gözetilerek davanın esası ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken, davalı ... tarafından yapılan imar işlemlerine karşı dava açıldığı kabul edilerek idari yargının görevli olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Öte yandan; davacı ...’in davacı sıfatı ile hareket etmediği, diğer davacı ...’ye vekaleten davayı takip etmeye çalıştığı, ancak bu kişinin avukat olmadığı, Av. .... 35/1. maddesine göre sadece avukat veya şartları varsa dava vekili; mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz diğer organlar huzurunda vekil olarak yer alabileceğinden, davacı ...’in vekil sıfatı ile davaya kabul edilmemesi yeterli iken davada tarafmış gibi kabul edilerek bu kişi yönünden davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ... ile davacı ...’nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz hususlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.04.2021 gününde oy birliği ile karar verildi.















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi