14. Hukuk Dairesi 2018/3019 E. , 2019/1187 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 08.03.2018 gün ve 2017/5497 Esas, 2018/1753 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı ve davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin paydaşı olduğu dava konusu 2161 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 16.08.2012 tarihinde davalıya satılan 588591/1360733 hissenin önalım hakkı nedeniyle müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiş ve resmi satış sözleşmesinde satış bedelinin önalım hakkının kullanılmasını engellemek amacıyla yüksek gösterildiğini belirterek bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 03.03.2013 tarih, 2014/14937 Esas, 2015/2321 Karar sayılı ilamıyla “Davacı, satış bedeli resmi akitte 3.528.600,00TL olarak gösterilse de dava konusu payın değerinin 773.000,00TL olduğunu iddia ederek dava dilekçesini bu değer üzerinden harçlandırmış ve bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur. Mahkemece, bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından resmi akitte gösterilen satış bedeli ile tapu harç ve masrafları toplamı 3.645.206,30TL depo ettirilerek davanın kabülüne karar verilmiştir. Davacı bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamadığından, davacı yararına dava dilekçesinde belirttiği ve harçlandırdığı 773.000,00TL bedel üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücreti tayini ve harç dışındaki yargılama giderlerinin de bu orana göre taraflara yükletilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda verilen ikinci kararın davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 28.12.2016 tarih 2016/6991 Esas, 2016/10950 Karar sayılı ilamıyla “Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, hükmün diğer yönlerinin kesinleşmiş olduğundan bahisle “aynı konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davacı tarafın bedelde muvazaaya ilişkin talebinin reddine, önalıma ilişkin davasının kabulüne ve dava konusu 1 numaralı parseldeki davalıya ait 588591/1360733 payın davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiş; hükmün Dairemizin 08.03.2018 tarih 2017/5497 Esas, 2018/1753 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiş ve davalıdan 248.972,64TL onama harcı alınmasına karar verilmiştir.
Aleyhlerine maktu temyiz onama harcına hükmedilmesi gerekirken nispi temyiz onama harcına hükmedildiğini belirten davalı vekili ile davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1)Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekilinin karar düzeltme istekleri yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2)Davalı vekilinin karar düzeltme istemine gelince;
A- Konuyla ilgili kanun hükmünde ve Yargıtay kararlarında;
2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 1 sayılı Tarifesinde; karar ve ilam harcının, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68,31 oranında olduğu, bu oranın Yargıtayın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları için de aynen uygulanacağına,
Yargıtayın 29/5/1957 tarihli ve 4/16 sayılı İBK kararında;
“Muhakeme masrafları ve bu meyanda hasma tahmili gereken vekâlet ücreti, müstakil bir varlığı olmayacak derecede ait olduğu dâvanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı bir surette bağlı olan fer"i haklardandır. Fer"i hakların akıbeti asıl hakkın akıbetine tâbidir. Tabi olan şeye ayrıca hüküm verilemez.” gerekçesine,
Yargıtayın 10/5/1965 tarihli ve Esas No: 965/1, Karar No: 965/11 sayılı İBK Kararının;
a) Gerekçe bölümünde, “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan dâvalar sebebiyle dâvanın kabulüne ilişkin hükümlerin onanmasında mahkemece bu hüküm dolayısıyla verilen harç kadar harç alınacağa konusunda bir uyuşmazlık yoktur ve bu yön, kesin olarak (1 sayılı tarifenin sözü geçen yerinde) belli edilmiştir.”;
b) “Sonuç” bölümünün 5. bendinde, “Temyiz yoluna başvurmada, maktu harca bağlı kararlarda 15 lira maktu ilâm harcın tümünün peşin, nispî harca bağlı kararlarda ise, mahkemece alınmasına karar verilen nispî ilâm harcının dörtte birinin peşin alınacağına”, yer verilmiştir.
B- 10/5/1965 tarihli içtihadı birleştirme kararında, temyiz harcının miktarıyla ilgili değerlendirme yapılırken “dâvanın kabulüne ilişkin hükümlerin onanması” halinde yerel mahkemece bu hüküm dolayısıyla ne miktarda harca hükmedilmiş ise temyiz harcının da o miktarda olacağının açık olduğu belirtilmiştir. Bu değerlendirme, hükmün tamamının temyiz edilmesi durumunda doğru ve geçerli ise de, hükmün bir bölümünün, başka bir ifadeyle hükmün kısmen temyizi durumunda temyiz harcının ne miktarda olacağı sorusuna tam ve net bir cevap içermemektedir.
Davalı taraf, hükmü sadece harç yönünden temyiz ettiğine göre, temyiz harcının maktu mu, yoksa nispi mi alınacağı, nispi alınacaksa miktarının ne olacağı hususu, çözülmesi gereken öncelikli meseledir.
29/5/1957 tarihli ve 4/16 sayılı İBK kararı nazara alındığında, temyiz konusunun, dava konusu hakla ilgili asıl hüküm olmadığı, dâvanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı bir surette bağlı olan fer"i hak kabul edilen yargılama gideri olduğu ve yargılama giderlerine ilişkin hükmün de bu dava içinde sonuçlandırılması gerektiği açıktır.
Temyize konu hüküm, uyuşmazlığın esasıyla ilgili olmayan, “dâvanın tamamen veya kısmen kabulü” kapsamına girmeyen, harca yönelik fer’i mahiyetteki bir hüküm olduğuna göre, temyiz harcının miktarıyla ilgili mesele, davanın esasıyla ilgili kısmen de olsa kabul hükmü içeren kararları muhatap alan kanun hükümlerine veya Yargıtay içtihatlarına göre belirlenemez.
Aksi halde, davalı taraf yerel mahkemenin kararında gösterdiği temyiz harcı üzerinden ödemelerini yapar ve temyiz talebi reddedilerek hüküm onanırsa, temyize konu ettiği harç miktarı kadar veya duruma göre, temyiz ettiği miktarın da üzerinde bir temyiz harcı ödemekle karşı karşıya kalacaktır. Böyle bir değerlendirme ve uygulamanın hak arama hürriyetini engelleyici nitelik taşıyacağı açıktır. Hükmün esasına ilişkin olmayan, sadece harca ilişkin temyiz talebinin maktu harca tâbi olacağı hukuka ve hakkaniyete uygun olacaktır.
Somut olayda; davalı vekili temyize konu hükmü, önceki hükmün harca ilişkin kısmının bozma konusu edilmeyerek kesinleşmiş olması nedeniyle bu konuda yeniden hüküm kurulmasının yanlış olduğunu belirterek temyiz etmiş ve davalı vekilinden maktu temyiz harcı alınmıştır. Temyize konu hüküm, sadece harca yönelik fer’i mahiyette bir hüküm olduğundan yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz talebi maktu harca tabidir.
O halde, Dairemizce davalı taraftan maktu temyiz onama harcı alınmasına karar verilmesi gerekirken nispi temyiz onama harcı alınmasına karar verilmiş olması doğru olmadığından davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilerek onama kararının düzeltilerek hükmün onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine; 2 numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne ve Dairemizin 08.03.2018 gün ve 2017/5797 Esas, 2018/1753 Karar sayılı ilamının sonuç kısmında yer alan "249.004,04TL” ibaresi yerine “35,90TL”, "248.972,64TL" ibaresi yerine “4,50 TL” yazılmak suretiyle onama hükmünün DÜZELTİLMESİNE, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 12.02.2019 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve Dairemizce de benimsenen mahkeme kararının gerekçesine göre hüküm usul ve yasaya uygun bulunmuş, temyiz istemi bu gerekçelerle karşılanarak onanmıştır.
Dairemizin onama ilamında düzeltilmesi gereken bir yön bulunmadığından, HUMK’nun 440.maddesindeki nedenlerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun kabul düzeltme yönündeki görüşüne katılmıyorum.