11. Hukuk Dairesi 2018/5464 E. , 2019/6637 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13/12/2017 tarih ve 2017/137 E. - 2017/475 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 04/10/2018 tarih ve 2018/301 E. - 2018/994 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin faaliyetlerini "Komili" markaları ile yürüttüğünü, 1878 yılında temelleri atılan markanın tanınmış marka olduğunu, “KOMİLİ” markasının, zeytinyağı ve bağlantılı ürünler ile özdeşleştiğini, davalı şirketin 16.sınıfta yer alan “Kağıttan mamul tuvalet kağıdı, kağıt havlu, kağıt peçete, kağıt mendil" ürünleri için 04.12.2015 tarihinde yaptığı 2015/99619 sayılı "KOMİLİ KONFOR PROFESYONEL" ibareli marka başvurusuna, müvekkilinin tanınmış "KOMİLİ" markası ile aynı olduğu ve markanın farklı mallar üzerinde tescili halinde müvekkili markasının ayırt ediciliğinin zarar göreceği, haksız yarar sağlanacağı gerekçesiyle 556 sayılı KHK’nın 7/1-i ve 8/4 maddelerine dayalı itirazının TPMK YİDK tarafından 2017/M-1214 sayılı kararla reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, davalı Kurum kararının iptalini, tescil edilmiş olması halinde diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPMK vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, taraf markalarının farklı ürünleri içerdiğini, "KOMİLİ" ibareli markaları müvekkilinin de kullanma hakkının olduğunu, başvurunun 16. sınıf için tescilinin davacının markalarının tanınmışlığında haksız yarar sağlamasının veya onun itibar ve ayırt edici karakterini zedelemesinin mümkün olmadığını savunmuştur.
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu her iki işaretin asıl ve ayırt edici unsurları itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama alıcıları iltibasa düşürebilecek derecede benzer bulundukları, ancak başvuru konusu işaretin kapsamında yer alan “Kağıttan mamul tuvalet kağıdı, kağıt havlu, kağıt peçete, kağıt mendil" ürünlerinin, davacı markalarının kapsamında bulunmadığı, ilk başta markayı yaratan kişinin, “KOMİLİ” ibaresini "zeytin", "zeytinyağı, yağ", "sabun, gliserin, sabun tozu, deterjan ve temizlik" ürünleri şeklinde ayırmak suretiyle ayrı ayrı tescil ettirdiği, sonraki zamanda markaları bu ayrıma göre anılan ürünleri farklı mallar olarak bir kısım şirketlere devrettiği, taraf markalarının artık farklı malları içeren markalar olarak kabul edilmesi gerektiği, davalı işaretinin “Kağıttan mamul tuvalet kağıdı, kağıt havlu, kağıt peçete, kağıt mendil" ürün ve hizmetler için tescilinin, davacıya ait zeytinyağı ve benzeri ürünler sektöründe tanınmış markanın itibarindan haksız biçimde yararlanma sağlayabileceğinin düşünülmesinin olanaksız bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili istinaf etmiştir.
Bölge adliye mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, Yargıtay 11. Hukuk Dairesince verilen 24.01.2018 tarih ve 2016/5707 E. - 2018/591 K.sayılı karar doğrultusunda verilen ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 23/10/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.