Esas No: 2019/10253
Karar No: 2021/4364
Karar Tarihi: 06.10.2021
Danıştay 8. Daire 2019/10253 Esas 2021/4364 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/10253
Karar No : 2021/4364
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Birliği
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından işletilen ... Eczanesinin muvazaalı olduğundan bahisle 6643 sayılı Kanun'un 30/c maddesi uyarınca hakkında 180 gün süre ile sanat icrasından men cezası verilmesine ilişkin TEB 1. Bölge İstanbul Eczacı Odası Haysiyet Divanı’nın ... tarih ve … sayılı kararının aynen kabul ve tasdik edilmesine ilişkin Türk Eczacılar Birliği Yüksek Haysiyet Divanı'nın ... tarihli ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; inceleme konusu olayda muvazaa olduğu hususunun objektif bilgi ve belgelere dayandırılmadığı, soruşturma sırasında alınan ifadelerde lehe olan beyanlar da bulunmasına karşın, aleyhe beyanlar esas alınmak suretiyle, özellikle, muvazaa iddiasının tarafı olan ...'ın eski eşi ve onun akrabaları tarafından verilen ifadeler, eczanenin maliki olan şahsın ifadesine başvurulmaksızın kardeşinin ileri sürdüğü gözlem ve ifadeler ile algıda yanılgının yüksek olarak yaşanabileceği bir kısım hastaların ifadelerinden yola çıkılarak değerlendirme yapıldığı, bu durumun ise eczanenin muvazaalı olarak işletildiğinin kanıtı sayılamayacağı, nitekim, muvazaanın somut bilgi ve belgeler ile ispatlanması gerektiği, bunun için de taraflar arasındaki banka hesap hareketlerinin incelenmesi, eczaneye ilaç alımı sırasında kiminle muhatap olunduğu hususunda ecza deposu sahiplerinin bilgisine başvurulması, kredi kartı ve senetlerin kim tarafından verildiği ve ödendiği hususunun araştırılması, aynı şekilde ezane ile muhatap olan ilaç mümessillerinin ifadelerine başvurulması, yine eczanenin muhasebesini tutan muhasebeci nezdinde de araştırma yapılmak suretiyle eczanenin muhasebe işlerinde kimin muhatap alındığının tespit edilmesi ve bu suretle detaylı bir inceleme ve soruşturma yapılması gerekirken, yine eczane olarak işletilen işyerini kiraya veren malikin ifadesine başvurularak, kira akdinin ve kira ödemelerinin kim tarafından yapıldığının araştırılması gerekirken işyerinin sahibinin ifadesi yerine işyerinin sahibinin kardeşinin ifadesi ile yetinildiği, dolayısıyla belirtilen yönlerden bir araştırma ve inceleme yapılmaksızın ve muvazaa iddiası kesin bilgi, belge ve somut tespitlerle ortaya konulmaksızın, salt aleyhe bazı ifadelere dayanılarak işlem tesis edildiği görülmekte olup, bu duruma göre davacının eczanesinin muvazaalı olarak işletildiği, her türlü şüpheden uzak, kesin ve hukuken kabul edilebilir nitelikte bilgi ve belgelerle ispatlanamadığından, davacı hakkında tesis olunan ve İstanbul Eczacılar Odası tarafından verilen 180 (yüzseksen) gün sanat icrasından men cezası ile tecziye edilmesine dair kararı aynen kabul eden ve onaylayan dava konusu Türk Eczacılar Birliği Yüksek Haysiyet Divanı işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı, davalı idare tarafından dava konusu muvazaa iddiasına ilişkin olarak daha kapsamlı bir araştırma ve soruşturma yapılarak ve olay tüm yönleriyle somut bilgi ve belgelere dayanılarak ortaya konulduktan sonra muvazanın varlığının somut kanıtlarıyla ortaya konulması durumunda davacı hakkında yeniden bir işlem tesis edilebileceği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, usulen İstanbul Eczacı Odası hakkında hasım mevkiine alma kararı bulunmasına rağmen kararda İstanbul Eczacı Odasının bulunmadığı, öncelikle bu usuli eksikliğin giderilmesi gerektiği, esas bakımından istinaf kararında işin esasına girilmediği, işlem dosyasının incelenmesi ile davacının ne şekilde kimlerle muvazaalı eczane işlettiğinin ortaya çıktığı, hastalar, eczane çalışanları, eczanenin bulunduğu dükkanın sahibinin kardeşi, eczacı ve doktorlarla yapılan görüşmelerin ilaç mümessilleri ile görüşülmemiş olması nedeniyle eksik bulunarak iptal kararına gerekçe olamayacağı, Sosyal Güvenlik Kurumu baş müfettişi tarafından hazırlanan soruşturma raporunda muvazaa ilişkisinin son derece açık, anlaşılır ve objektif bilgi ve belgeler ile ortaya konulduğu, eczane çalışanları ... ile ...'ın verdikleri ifadelerde eczanelerin muvazaalı olarak işletildiğini açıkça belirttikleri, çalışanlar … ve …’in ise davacının eczanede fazla bulunmadığı, eczanedeki tüm işlerin ... tarafından yapıldığı yönünde verdikleri ifade ile muvazaayı üstü kapalı olarak belirttikleri, zira adı geçenlerin ... ile birlikte SGK raporu kapsamındaki iddialar nedeniyle yargılandıkları, hastaların hemen hemen hepsinin eczane sahibi olarak ...’ı tanıdıkları ve bildikleri, …ın “... …’ın ... ve başka eczaneleri işlettiğini duydum...” şeklinde ifadesinin bulunduğu, davacının SGK müfettişine verdiği ifadede davacıyı tanımıyor gibi davranmakla beraber, dava dilekçesinde adı geçenin bir dönem yanında kalfa olarak çalıştığını beyan ettiği, ... ve ... Eczaneleri arasında çalışan transferinin fazla olduğu, olayların ...’ın boşanma davasından kaynaklanan olumsuzluklar olarak yansıtılmak istenmesiyle mahkemenin yanıltılmasının amaçlandığı, davacının daha fazla kişinin ifadesine başvurulması gerektiği yönündeki savunmasının bir eksiklik olarak nitelendirilmeyeceği, dosya kapsamında yeterli sayıda kişinin ifadesine başvurulduğu belirtilerek, Bölge İdare Mahkemesince verilen ret kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, aynı gerekçelerle tesis edilen ruhsat iptali işleminin iptali istemiyle açılan davada İdare ve İstinaf Mahkemelerince verilen ret kararlarının Danıştay 10. Dairesi’nin E.2019/8647, K:2019/5713 sayılı kararı ile bozulduğu, bozma gerekçesinin işbu dosyada verilen iptal ve istinaf ret kararında belirtilen gerekçeler olması nedeniyle davalının temyiz gerekçelerinin hukuka aykırı olduğu, davacının bütün kariyerini etkileyen ve ciddi ekonomik sonuçları olan bir karar alınırken ciddi ve titiz davranılması gerektiği, biz üç ifade aldık daha ne isitiyorsunuz şeklinde bir beyanın kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı, ilaç mümessillleri, çevre esnaf ve doktorların ifadelerine başvurulmaması, ecza depo ödemeleri ile hesap hareketlerinin araştırılmaması, mali yönden eczanenin durumunun tespit edilmemiş olmasının hukukuka aykırı olduğu, daha önce yapılan rutin denetimlerde de bu konuda yapılan bir tespit veya iddianın bulunmadığı, davalı tarafın iddialarının aksine davacıya ceza verilirken usulüne uygun soruşturma yapılmadığı, sadece SGK raporunda belirtilen hususlara isitinaden savunma alınmakla yetinildiği, bu durumun Danıştay’ın yerleşik kararlarına aykırılık teşkil ettiği, 2011-2012 yılında davacının kalfasının eşi tarafından boşanma sürecinde eşine ve çevresine zarar vermek amacıyla yapılan şikayete istinaden, ağırlıklı olarak 2008-2009 yıllarının araştırma konusu yapıldığı rapora isitinaden verilen cezanın hukuka aykırı olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle,
1. Temyiz isteminin reddine,
2. ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 06/10/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.