22. Hukuk Dairesi 2016/30176 E. , 2020/3210 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece; yapılan yargılama neticesinde yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı, iş sözleşmesinin haksız olarak işverence feshedildiğini ileri sürmüş, davalı vekili, davalı kurumun kapandığını, bu sebeple çalışan tüm personelin iş sözleşmelerinin feshedildiğini, davacının iş sözleşmesinin de sözleşmedeki sona erme tarihine uygun olarak işçi istifası üzerine sonlandırıldığını savunmuştur. Mahkemece, davacının iş sözleşmesinin istifa sureti ile sona erdiği kabul edilerek kıdem ve ihbar tazminatı istekleri reddedilmiştir. Ancak mahkeme kabulünün dosya içeriği ile örtüşmediği anlaşılmaktadır. Zira, dinlenen tüm tanıklarca davacının ve tüm personelin iş sözleşmelerinin iş yeri olan dershanenin kapatılması nedeni ile feshedildiği beyan edilmiş olup davalı savunmasının da bu hususu kapsadığı görülmektedir. Dosya içeriğine göre; davacı iradesinin iş sözleşmesinin feshine yönelik bulunmadığı anlaşılmakla, mahkemece kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin kabulü yönünde hüküm kurulması gerekirken, bu alacak taleplerinin reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
3-Davacının fazla çalışmasının bulunup bulunmadığı hususu taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Çalışma düzenin ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma, alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışma alacaklarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut olayda; davacı işçi davalı işverenliğe ait iş yerinde haftanın 6 günü 07.30-18.30 saatleri arasında çalıştığını ileri sürerken, davalı yan davacının mesaisinin haftanın 6 günü 08.30-17.00 saatleri arasında olduğunu savunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, tanık anlatımlarına göre davacının haftanın 6 günü 08.30- 18.30 saatleri arasında çalışarak 1 saat ara dinlenme tenzili ile haftalık 9 saat fazla çalışma yaptığı tespit edilmiştir. Ancak dinlenen davacı tanıklarının davalı iş yeri çalışanı olmadıkları anlaşılmakla, davacının çalışma düzenine yönelik olarak beyanlarına itibar edilmesi isabetsizdir. Davalı tanık anlatımlarına göre davacının hafta tatilini pazartesi günleri kullandığı, hafta içi 08.30 – 18.30 saatleri arasında, hafta sonu ise 08.30-17.00 saatleri arasında çalışarak haftalık 6 saat fazla çalışma yaptığının kabulü dosya içeriğine uygun düşmektedir. Bu yön gözetilmeksizin hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 24.02.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.