14. Hukuk Dairesi 2018/374 E. , 2019/1166 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01.04.2015 tarihinde verilen dilekçeyle tasarruf yetki tespiti ve tazminat talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda: davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 22.11.2016 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi taraf vekillerince talep edilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine, davalı vekilinin esasa ilişkin istinaf başvurusunun reddine, harç ve vekalet ücretine yönelik istinaf talebinin kabulüne, yerel mahkeme kararının 3 ve 5 paragraflarının düzeltilmesine dair verilen kararın Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak temyizi ise davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 05.02.2019 günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı olarak temyiz eden davalı vekili Av. ... ile diğer taraftan duruşmasız olarak temyiz eden davacı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten onra açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA, davacı kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 12.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
KARŞI OY
Mülkiyet hakkı, Anayasanın 35.maddesi ile güvenceye bağlanmış mutlak bir anayasal hak olup, malik sıfatını taşıyan kişiler güvenceden yararlanır ve onu dermeyan edebilirler. Bu teminat, hukuk devletinin bir gereğidir. Yine Anayasanın 90/5. maddesi uyarınca iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye) Ek 1 nolu Protokolün 1.maddesinde; “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve Uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. ” denilmek suretiyle mülkiyet hakkı, garanti altına alınmıştır.
Mülkiyet hakkı, ayrıca Türk Medeni Kanununun 683 ila 778.maddeleri arasında düzenlenmiş, ancak açık bir tanımı yapılmamıştır. Mülkiyetin unsurları ise TMK"nın 683.maddesinde açıklanmış ve aynen: “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.” denilmiştir. TMK’nın 684.maddesinde, mülkiyet hakkının kapsamı belirlenmiş ve “Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçasına da malik olur.” denilmiştir.
TMK’nın 719. maddesi taşınmazların yatay mülkiyet kapsamını belirlerken 718. maddesi hükmü ile de dikey mülkiyet kapsamı belirlenmiştir. Diğer yandan, yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arzın mülkiyetine bağlıdır.
Davaya dayanak teşkil eden 633 sayılı Kanu’un ek 4. maddesinde ise; “… Mülkiyeti mazbut ve mülhak vakıflar ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne ve gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine ait olanlar dışında kalanlar ile mülkiyeti kamu kurum ve kuruluşları ile Hazineye ait taşınmazların üzerinde dernek veya vakıflarca kendi kaynaklarıyla ve/veya toplanan bağış ve yardımlarla yaptırılanların (bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yaptırılmış olanlar dahil) dışında kalan cami ve mescitler ile Kur’an kurslarının bir kısmında veya eklentisi ya da bütünleyici parçasında bulunan ve ticari faaliyetlerde kullandırılması öngörülen kısımları, irtifak hakkı tesisine konu edilmemek şartıyla Diyanet İşleri Başkanlığınca işletilebilir veya 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 51 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca pazarlık usulüyle yapılacak ihaleyle işlettirilebilir ya da kiralanabilir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olaya gelince, dava konusu 501 ada 10 parsel sayılı taşınmazda yapılan imar uygulaması sonucunda arsa niteliğindeki 501 ada 14, 15 ve 17 parsel ile 502 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar oluşmuştur. Tasarruf yetkisinin davacıda olduğuna dair tespit kararı verilen 501 ada 14 parsel sayılı taşınmazda Kuba Cami yer almakta olup Maliye Hazinesi ve ... Belediyesi adında hisseli olarak kayıtlıdır. Mahallinde yapılan keşifte düzenlenen bilirkişiler üstünde şadırvan olan bu kısmın eklentisi ve bütünleyici parçası olmadığını raporlarında belirtilmiştir. 501 ada 13 parselde otopark bulunmaktadır ve ... Belediyesi adına kayıtlıdır. 501 ada 15 parsel sayılı taşınmaz da ... Belediyesi adına kayıtlı olup eğitim alanı olarak ayrıldığı beyanlar hanesinde yazılıdır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden caminin yapılmasından yaklaşık 20 yıl sonrasında otoparkın yapıldığı, otoparkın üzerinin de şadırvan olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Caminin bulunduğu 501 ada 14 parselin haricinde 501 ada 13 parsele sonradan inşa edilen otopark, eğitim alanı olarak ayrılan 501 ada 17 parsel caminin eklentisi ya da bütünleyici parçası olarak kabul edilemeyeceğinden davanın kabulüne yönelik verilen hükmün, açıklanan gerekçelerle bozulması görüşünde olduğumuzdan, hükmün onanması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılamamaktayız.