10. Hukuk Dairesi 2014/9008 E. , 2014/11727 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Düzce İş Mahkemesi
Tarihi :11.02.2014
No :2012/221-2014/130
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili ve M.. G.. tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekili ve M.. G.."nun sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) İstem, 26.06.1986 – 26.12.1987 döneminde davalı işverene ait kahvehane işyerinde hizmet akdine tabi garson olarak geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine ilişkin olup 26.06.1986 günü çalışmaya başladığı yönünde hakkında işe giriş bildirgesi hazırlanarak yasal hak düşürücü süre içinde Kuruma verilmesine karşın bildirimleri bulunmayan davacının 03.12.1986 – 01.04.1988 tarihleri arasında askerlik ödevini yerine getirdiği, işverence dönemsel sigorta primleri bordrolarının düzenlenmediği, Emniyet Müdürlüğü görevlilerince yapılan araştırmada hizmetin geçtiği belirtilen işyeri ile aynı çevrede faaliyet yürüten diğer işyerleri yıkıldığından çalışma hakkında bilgi ve görgüsüne başvurulabilecek işveren veya çalışanların belirlenemediği anlaşılmakla, mahkemece yapılan yargılama sonunda 2 tanığın anlatımlarına dayanılarak istem kısmen kabul edilip 26.06.1986 – 02.12.1986 dönemi yönünden sigortalılık süreleri hüküm altına alınmıştır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında 2012 yılında açılan dava değerlendirildiğinde mahkemece gerekli inceleme ve araştırmanın yapıldığı anlaşılmakla; 03.12.1986 günü askerlik ödevini yerine getirmeye başlayan davacının talebinin, anılan tarihten başlayarak 1 yıllık süreyi de içermesi karşısında uyuşmazlık konusu dönemde çalışma iddiasının inandırıcılığı üzerinde yoğunlaşan kuşku ve duraksama, dönemsel sigorta primleri bordroları bulunmadığı gibi tanıklık edebilecek aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler veya çalışanların da saptanamamış olması, bilgi ve görgüsüne başvurulan 2 adet davacı tanıklarından biri ile davacı arasında kayınbirader – enişte akrabalık ilişkisinin varlığı, hüküm altına alınması istenilen dönem ile dava tarihi arasındaki sürenin uzunluğu, işverenin davacıyı tanımadığı yönündeki ısrarlı beyan ve tutumu ile tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, 1 günlük hizmetin güçlü kanıtı niteliğindeki işe giriş bildirgesinden sonraki, başka anlatımla 27.06.1986 tarihinden itibaren süregelen dönem yönünden hizmet akdine tabi fiili çalışma olgusunun kanıtlanamadığı belirgindir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu,
a-) Sigortalılık sürelerinin yazılı şekilde hükme bağlanması,
b-) 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun 36. maddesi gereğince, ilgili kanunlarda yer verilmemiş olsa dahi Kurumun taraf olduğu davalar, icra kovuşturmaları ile ilâmların harçlardan bağışık olduğu dikkate alınmaksızın Kurumun harç tutarından sorumluluğu yönünde karar verilmesi,
c-) Hüküm altına alınan sigorta primine esas kazanç tutarında rakamsal maddi hataya düşülmesi,
d-) İstem kısmen reddedilmesine karşın yargılamada vekil ile temsil olunan Kurum yararına avukatlık ücreti belirlenmemesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekili ve M.. G.."nun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davalı M.. G..’na geri verilmesine, 22.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.