9. Hukuk Dairesi 2011/49017 E. , 2013/34428 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı vekili davalıya ait işyerinde kapsamdışı personel olarak çalışan ve başka kamu kurumana nakledilen davacının, denge tazminatına ilişkin ek ödemelerin yansıtılmaması nedeni ile ikramiye ve ilave tediye alacaklarının eksik ödendiğini belirterek, ek ödeme alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne ve ek ödemenin tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işletmede mühendis olarak “Otomasyon Sistemleri Merkez Müdürlüğü”nde 22.02.1990 itibaren kapsam dışı olarak 4857 Sayılı Kanununa tabi olarak çalışmakta iken 4046 Sayılı Kanunun 22. Maddesi gereğince 14.01.2009 tarihinde Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilerek akabinde ... Valiliği Defterdarlık Personel Müdürlüğü’ne atandığını, davacının davalı yanında çalıştığı bu dönem için 5473 Sayılı Kanun ile Kamu İktisadi Teşebbüslerinde çalışan personele 08.05.2006 tarih ve 2006/T-1 7 Sayılı Yüksek Planlama Kurulu kararları ile ek ödeme yapılmasına karar verildiğini,işbu ek ödemelerin miktar ve hesaplanmasına dair Yüksek Planlama Kurulu 2006, 2007, 2008, 2009 ve en son 2010 yıllarına ilişkin olarak kararlarının olduğunu, 5473 Sayılı Kanun gereği Kamu İktisadi Teşebbüslerinde çalışan tüm personelin yararlanmasına ilişkin olarak verilen Yüksek Planlama Kurulunun 08.05.2006 tarih ve 2006/T-17 Sayılı Kararındaki ek ödemeler davacının aylık ücretlerine yansıtılarak ödenmediğini ve nakil ilmühaberine yansıtılmadığının görülmesi üzerine davalıya 20.10.2010 tarih, 17873 Sayılı başvurulduğunu ancak davalının hiçbir cevap vermediğini, işbu ek ücretlerin nakil sırasındaki sözleşme net ücretine yansıtılmaması nedeniyle İdari davalar açıldığını ve derdest olduğunu ancak işbu davanın nakil ilmühaberinin iptaline ilişkin olmadığını 01.01.2006-14.01.2009 tarihleri arasında Kanunun ve kanuna dayanak alan Yüksek Planlama Kurulu kararınca davalı tarafça hesap edilerek ödenmeyen ek ödemeye (denge tazminatı) ilişkin alacak davası olduğunu belirterek, ek ödeme alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının davasının mevcut kanuni düzenlemeler, Maliye Bakanlığı’nın 08.05.2006 tarih ve 8021 Sayılı görüşü gereği haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının davasının nakil ilmühaberinin iptali ve ilave ücretlerinin ödenmesi olduğunu, davacının nakil olduğu kurumun sorumluluğu olduğunu, davalının Maliye Bakanlığı görüşüne uygun hareket ettiğini, davacının 657 Sayılı Kanun ve 399 Sayılı KHK kapsamında devlet memuru olduğunu ve devletçe ücretine yapılan artışlardan davalının sorumlu olamayacağını bu nedenlerle husumet itirazlarının bulunduğunu, zamanaşımı itirazlarının olduğunu, Maliye Bakanlığı’nın görüşüne istinaden davacıya ek ödemelerin verilmediği ve nakil sırasında nakil ilmühaberine yansıtılmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda alınan hesap raporuna itibar edilerek, davacının iş yeri şahsi dosyası münderecatına ile tüm dosya kapsamına nazaran yasal düzenlemeler uyarınca davacının davalı iş yerinde çalıştığı süreyi kapsayacak şekilde bir kısım ek ödemelerin yapılması yolunda yasama işleminin yapılıp yüksek planlama kurulu kararı ile de ek ödeme yapılmasına karar verilmesine rağmen davalı idarenin davacının yasal olarak hak kazanmasına rağmen davalı nezdindeki çalıştığı süreye istinaden 01/01/2006-14/01/2009 tarihleri arasında davacıya ek ödeme yapmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
Uyuşmazlık 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek II. cetvelinde yer alan ve özelleştirme sonucu hissesi devredilen davalı kurumda nakle tabi olarak çalışan davacının davalının özelleştirmeden önce tabi olduğu ve özelleştirme ile bazı hükümleri değişen 406 sayılı Kanunun Ek. 29. Maddesi kapsamındaki düzenleme ve sözleşmedeki hüküm nedeni ile 375 sayılı KHK.’un Ek 3 maddesi ve 399 sayılı KHK.’un Ek II. cetvelinde yer alan kurumlarda çalışan sözleşmeli personele yapılan artışlardan yararlanıp yararlanmayacağı, eksik ödenen ücrete bağlı hakların tespiti ile bu alacağa hak kazanıp kazanmaması noktasında toplanmaktadır. Davacının bu artışlardan yararlanması demek aynı zamanda nakledilirken bu artış ve eksik ödemelerin yer aldığı ücreti gösteren nakil maaş ilmühaberinin buna göre düzenlenmesini de içerecektir. Dolayısı ile ek ödemelerden yararlanması nakledildiği ve kamu statüsünde çalıştığı yerde aldığı ücretini de etkileyecektir.
Somut uyuşmazlıkta normatif dayanaklar 406 sayılı Kanunun Ek. 29. maddesi, 375 sayılı KHK.’un Ek 3. maddesi, 399 sayılı KHK.’un Ek. II cetveli ve bu kanun hükmünde kararnamelere dayanılarak çıkarılan 2006/1, sayılı tebliğ yanında taraflar arasındaki sözleşme hükümleridir.
406 sayılı Kanunun 29. Maddesinin 3. Fıkrasının birinci cümlesine göre “399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi olarak sözleşmeli personel ve kapsam dışı personel statüsünde çalışanlar hakkında, 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin dördüncü ve beşinci fıkrası hükümlerinin uygulanmasında, Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki unvanları esas alınarak Yönetim Kurulunca 15.04.2004 tarihi itibarıyla bu unvana göre belirlenmiş olan ücret ve diğer malî haklarına bu tarihten Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına ilişkin olarak bildirim tarihine kadar geçen süre içinde kamu görevlilerine yapılacak artış oran ve/veya miktarları uygulanmak suretiyle bulunacak tutar dikkate alınır. Kapsam dışı personelden Devlet Personel Başkanlığına bildirilenlerin 15.04.2004 tarihi itibarıyla unvanlarına göre ücretinin belirlenmemiş olması durumunda, benzer görevlerde bulunanlar dikkate alınarak bu tarih için ücret ve diğer malî hakları tespit etmeye Yönetim Kurulu yetkilidir”.
Özelleştirme uygulamaları nedeni ile nakilleri düzenleyen 4046 sayılı Özelleştirme Kanununun 22/5 maddesinde özelleştirme nedeniyle kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilen sözleşmeli ve iş kanunlarına tabi personelin Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına göre almakta oldukları ücret yanında, bildirim tarihi itibarı ile almakta oldukları ikramiye, ek ödeme gibi vs ek ödemelerin de sabit bir değer olarak bildirileceği hükmünü içermektedir.
Gerek yasal düzenleme ve gerekse sözleşmedeki hükümler dikkate alındığında, davalı kurumda özelleştirme öncesi kapsam dışı olarak çalışan ve 399 sayılı KHK hükümlerine tabi olarak ücreti belirlenen davacının özelleştirme sonrası çalıştıktan sonra nakledildiği tarihe kadar kamuda aynı statüde çalışanlar için getirilen özlük haklarından yararlandırılarak, nakil edildiklerinde haklarının korunması amaçlanmıştır. Kısaca davacı kapsamdışı olarak kamuda çalışmış gibi sayılmaktadır.
Dairemizce yukarda belirtilen kapsamda bulunan nakle tabi işçilerle davalı ... Telekomünikasyon A.Ş. arasındaki uyuşmazlıklarda daha önce önceki bozma gibi esasa yönelik kararlar vermiştir. Ancak Danıştay İdari Dava Daireleri’nin 07.04.2011 gün ve 2011/55-205 sayılı kararından sonra uyuşmazlığın adli yargı yerinde görüleceği konusunda yeniden değerlendirme yapılması gerekmiştir. Anılan karara göre “yasal düzenleme ile Türk Telekom A.Ş."nin özelleştirilmesi sonucunda, işlevsel görevlerde bulunan ve ikamesi kısa sürede imkansız personelin isteklerine bağlı olarak makul bir süre kamu görevlerinden aylıksız izinli sayılarak özel hukuk tüzel kişisinde çalışmalarına olanak sağlandığı, söz konusu personelin, aylıksız izinli olarak geçen sürede kamu personeli statülerinin devam ettiği, İmtiyaz sözleşmesi ile bir kamu hizmetini yürütmek hakkını elde eden davalı şirkete, devir sonrasında yetişmiş personel yetersizliği nedeniyle doğabilecek aksaklıkların önüne geçilebilmesi için, 406 sayılı Yasa hükümleri ile tanınan ayrıcalıkların sonucu olarak da, bünyesinde belli süre ile çalışmaya devam eden söz konusu personelin kamu kurumlarına naklen atanmasının sağlanması amacıyla kimi görevler yüklendiği, 406 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davalı şirket tarafından, hak sahibi personelinin Devlet Personel Başkanlığına bildirmesi, bildirim ile beraber personelin nakledileceği kamu kurumunda yararlanacağı parasal haklara esas olmak üzere memur maaş nakil ilmühaberi düzenlenmesi, personelin ilişiğinin kesilmesi gibi işlemler bulunduğu, bu işlemlerin idare hukuku alanında hukuki sonuçlar doğurduğu ve ilgili personelin nakledilecekleri kurumdaki statülerini, özlük ve parasal haklarını belirlediği, söz konusu işlemlerin kamu personeli hakkında ve idare hukuku alanında tesis edilmiş birer idari işlem niteliğinde oldukları, davalı şirketin, Telekomünikasyon Kurumu ile Türk Telekom arasında imzalanan “Telekomünikasyon Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin İmtiyaz Sözleşmesi” ile belli bir kamu hizmetini yürütmek görev ve yetkisi ile donatıldığı, bu görev ve yetkiler dahilinde bazı kamusal ayrıcalıkları ve yükümlülükleri bulunduğu, belirtilen statüsü ve özel yasa hükümleri gereğince bazı kamusal ayrıcalıklara ve yükümlülüklere sahip olması nedeniyle davalı şirketin, herhangi bir özel hukuk tüzel kişisinden farklı bir hukuki statü içinde bulunduğu, bu durumda, imtiyaz sözleşmesi ile bir kamu hizmetinin yürütmekle görevli ve yetkili kılınması nedeniyle, diğer özel hukuk tüzel kişilerinden farklı olarak kimi kamusal ayrıcalıklara ve yükümlülüklere tabi olan, 406 sayılı Yasa hükümleri ile, kamu kurumlarına nakil hakkı bulunan personeli ile ilgili olarak bazı kamusal görevler yüklenen davalı şirketin, belirtilen görevleri kapsamında tesis ettiği işlemlerin idari işlem niteliğinde olduğu ve bu işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargının görevinde bulunduğu” kabul edilmiştir. Aksi yönde Uyuşmazlık Mahkemesi’nin uyuşmazlıklarda adli yargı yerinin görevli olduğuna dair kararlar var ise de ilke kararı olmadığından, Dairemizce Danıştay İdari dava Dairelerinin gerekçeleri Dairemizce benimsenmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 26.12.2012 gün ve 2012/9-1528 Esas, 2012/1398 Karar sayılı kararı ile uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğunu kabul etmiştir.
Görev kamu düzenindendir ve yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınmalıdır. Gerçekten özelleştirmeden önce statü hukuku hükümlerine tabi davacı niteliğindeki personel, özelleştirme sonrası belirli bir süreliğine davalı ile özel hukuk hükümlerine tabi olarak iş sözleşmesi kapsamında çalıştırılmakta, nakledildiğinde tekrar statü hukuku kapsamına girmektedir. Davacının iş sözleşmesi ile çalıştığı dönemde, davalı şirkete davacının ücreti konusunda “artış oranının, kamudaki memur maaş artış oranında” olacağı yönünde yükümlülük getirildiği gibi 406 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davalı şirkete, hak sahibi personeli Devlet Personel Başkanlığına bildirmesi, bildirim ile beraber personelin nakledileceği kamu kurumunda yararlanacağı parasal haklara esas olmak üzere memur maaş nakil ilmühaberi düzenlenmesi, personelin ilişiğinin kesilmesi gibi işlemler yaptırıldığı görülmektedir. Bu işlemler idare hukuku alanında hukuki sonuçlar doğurduğu ve ilgili personelin nakledilecekleri kurumdaki statülerini, özlük ve parasal haklarını belirlediği, söz konusu işlemlerin kamu personeli hakkında ve idare hukuku alanında tesis edilmiş birer idari işlem niteliğinde oldukları açıktır. İdari işlemlerle ilgili uyuşmazlığın ise adli yargı yerinde değil, idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekir.
Mahkemece davanın HMK.nun 114/1-b maddesi uyarınca "yargı yolunun caiz olmaması" nedeniyle aynı yasanın 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde esasa girilerek davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.