8. Hukuk Dairesi 2016/16212 E. , 2017/7950 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı-birleşen dosya davalısı alacaklı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 30.05.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı alacaklı vekili Av. ... ve karşı taraftan davacı 3. kişi vekili Av. ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı üçüncü kişi vekili, 24.07.2012 günlü hacze konu menkullerin müvekkiline ait olduğunu, borçlu ile ilgisinin bulunmadığını, alacaklı şirket yetkilisinin borçlunun görünmez ortağı olduğunu, fiilen birlikte çalıştıklarını, kızı ... ve diğer ortağı ile borçlu şirketin tasfiye sürecini başlattıklarını, icra takibinin muvazaaya dayandığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiş, aynı konuda alacaklı taraf da istihkak iddiasının reddi istemi ile dava açmış, Mahkemece birleştirme kararı verilerek yargılamaya üçüncü kişinin açtığı dava dosyası üzerinden devam edilmiştir.
Davalı alacaklı vekili, borçlunun dava konusu makineleri haciz adresine kaçırarak organik bağ içinde olduğu üçüncü kişi şirkete sattığını, borçlu şirket ortağı ... ile davacı şirket ortağı ...’ın akraba olduğunu, aralarında organik bağ bulunduğunu belirterek istihkak davasının reddine, açtıkları dava nedeniyle 3. kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı borçlu, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamı ve uyulan bozma ilamı uyarınca, 24/07/2012 günlü hacze konu taşınır malların davacı 3. kişiye ait olduğu, davacının dosyaya sunmuş olduğu mallara ilişkin faturaların ticari defter kayıtlarına uygun olduğu ve bu malların dava dışı ... tarafından faturalandırılarak satışının yapıldığı, davalı alacaklı, borçlu ile 3.kişinin ortak hareket ederek aralarında organik bağ bulunduğunu, istihkak iddiasının kötü niyetli olduğunu ileri sürmüşse de, hacizdeki menkul malların faturalarının ticari defter kayıtlarına uygun olması, aralarındaki organik bağ hususunda alacaklının iddialarının her üç şirketin de ticari defter kayıtlarının çok detaylı olarak incelenmesi sonucu danışıklı olarak hareket ettiklerini ispatlamadığından ve 3. kişinin satın aldığı makinelerin borçlunun emtiasının önemli bir bölümünü kapsamadığı, alacaklıdan mal kaçırma amacıyla devir yapmış olduğu ispatlanamadığından 3. kişi şirketin istihkak iddiasında samimi olduğu gerekçesiyle davacı 3. kişinin açmış olduğu asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, asıl davada davalı, birleşen davada davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl dava, 3. kişinin İİK.nun 96. vd maddelerine dayalı istihkak iddiasına, birleşen dava ise alacaklının İİK.nun 99. maddesine dayalı 3. kişinin istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Dairemizin 30.09.2014 tarih, 2014/2592 Esas, 2014/17526 Karar sayılı bozma ilamına mahkemece uyularak yazılı şekilde karar verilmiş ise de; yapılan incelemeler sonucunda mahkemece yapılan değerlendirmeler 3. kişinin davasının kabulü için yeterli görülmemiştir.
Şöyle ki;
Bozma ilamı uyarınca alınan bilirkişi raporu ve dosyada bulunan diğer deliller dikkate alındığında davalı alacaklı ile takip borçlusu arasında gerçek bir alacak-borç ilişkisinin olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak bozma ilamından sonra alınan 18.12.2015 tarihli bilirkişi raporundaki tespitler, dosya içerisinde bulunan Bayrampaşa Vergi Dairesinin 10.01.2013 tarihli müzekkere cevabının ekinde bulunan 11.06.2010 tarihli yoklama fişinde sayılan menkuller, alacaklı ile borçlu arasında düzenlenen 27.02.2012 tarihli fatura ve dava konusu mahcuzlar birlikte dikkate alındığında takip borçlusu şirketin, emtiasının pek mühim bir kısmını 3. kişiye devrettiğinin, işlemin muvazaalı olduğunun ve alacaklılardan mal kaçırmak için yapıldığının kabulü gerekir. Zira devredilen işletmede haciz yapılabilmesi, devrin muvazaalı olduğunun iddia ve ispat edilmesine bağlı olup, somut olayda muvazaa iddiası olduğu gibi, anılan hususlar dikkate alındığında muvazaanın da ispat edildiği görülmektedir.
Öte yandan; dava konusu 24.07.2012 tarihli haciz tutanağında 3. kişi şirket çalışanı ..."in makinaların haciz mahalline 1-2 ay önce patronu ... tarafından amcasının kızına ait olduğunu söyleyerek getirildiğini beyan ettiği, taraf şirketlerin ortak ve yetkililerinin akraba oldukları, 27.02.2012 tarihli 3. kişi yetkilisi ..."ın teslim alan sıfatıyla imzaladığı sevk irsaliyesinde "makinalar yerimizde kalacak, alan firma buradan teslim alacaktır. Alana kadar muhafaza edilecektir." biçiminde ibare bulunduğu, sevk irsaliyesindeki mal adedinin ve makina isimlerinin mahcuzlarla örtüştüğü görülmektedir.
Tüm bu bilgiler ışığında, 3. kişi tarafından açılan davanın reddine, birleşen davanın ise kabulüne karar vermek gerekirken, dosya kapsamındaki delillerin ve araştırma sonuçlarının yanlış değerlendirilmesi sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmü temyiz eden alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nun 366 ve HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.480,00 TL Avukatlık Ücreti"nin davacı 3. kişiden alınarak, Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalı alacaklıya verilmesine, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine,
30.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.