8. Hukuk Dairesi 2016/16188 E. , 2017/7947 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı 3. kişi vekili ve duruşma talebi olmaksızın davalı alacaklı tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 30.05.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü hükmü temyiz eden davacı 3. kişi vekili Av. ... ve ..... bizzat ve vekili Avukat ... ve karşı taraftan ..... Vekili Avukat.... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı 3.kişi vekili, 10.08.2015 tarihinde haczedilen menkullerin müvekkili şirket tarafından işlenmiş, imal edilmiş mamuller olduğunu, haczedilen ..... işleme makinasının faturasının ve diğer menkullerin faturalarının da mevcut olduğunu, müvekkili şirketin ortağı olan.... iş yerini 15/04/2010 tarihinde borçlu şirketten satın aldığını, borçlu şirketin aynı adreste bir süre ...."in kiracısı olarak faaliyette bulunduktan sonra icra yoluyla tahliye edildiğini, müvekkili şirketin...veya hukuki bağlantının olmadığını iddia ederek, haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, takip borçlusu ile davacı 3. kişi arasında muvazaaya dayalı ilişkinin olduğunu, fabrika binası ve makinelerin halen borçlu şirkete ait olduğunu, ancak muvazaa ilişkisi içinde sanki davacı tarafça işletiliyormuş gibi gösterildiğini, ortada bir satış iliskisi olmadığını, bir satış ilişkisi bulunmadığı gibi kira sözleşmesinin de gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı borçlu vekili, açılan davayı ve davacı tarafın istihkak iddialarını kabul etmediklerini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacı vekilince müvekkili şirketin ortağı ... tarafından, haczedilen menkullerin bulunduğu fabrika binasının ..."in borçlu şirketten olan alacağına karşılık, 15/04/2010 tarihinde borçludan satın alındığı iddia edilmiş ise de, ... ile borçlu arasında mevcut olduğu iddia edilen borç ilişkisinin varlığına ve miktarına yönelik somut bir delilin mahkemeye sunulamadığı, ..."in fabrika binasını satın almasından sonra icra takibinden hemen önce 14/08/2012 tarihinde 1416 adet menkulün, taşınmazın teferruatı olarak.....Tapu Sicil Müdürlüğü"ne şerh edildiği, bu teferruatların bedelinin ne olduğu, nasıl ve hangi şekilde ödendiği konusunda mahkemeye delil sunulamadığı, sadece borçlu şirket tarafından verilen tarihsiz bir ibranamenin delil
olarak sunulduğu, davacı tarafça delil olarak ileri sürülen ... 1 İcra Hukuk Mahkemesi"nin 2012/680 Esas ve 2013/598 Karar sayılı ilamının mülkiyetin aidiyetini belirleme konusunda verilmiş bir karar olmadığı,haczedilmezlik şikayetine ilişkin olduğu, ... tarafından fabrika binasının satın alınmasından sonra, aynı yerde yine borçlunun faaliyette bulunmaya devam ettiği, takibe konu çek ve bonoların tanzim tarihlerinin Haziran, Temmuz ve Ağustos 2012 olup takip tarihinin ise 24/09/2012 olduğu, takip tarihinden sonra 10/01/2013 tarihinde borçlu tarafından fabrika binasının tahliye edildiği, tebligat parçasında ödeme emirlerini tebliğ alan ve borçlu şirket yetkilisi olarak ismi geçen....aynı zamanda fabrika binasına ilişkin 15/04/2010 tarihli ipotek akit tablolarında ..."e vekaleten ismi geçen kişi olduğu, borçlu şirketin takip tarihinden sonra taşınmazı tahliye etmesi üzerine aynı yerde ..."in yetkilisi ve ortağı olduğu, takip tarihinden sonra kurulan, davacı şirketin faaliyette bulunmaya başladığı, borçlu şirketin taşınmazı tahliye etmesinden uzunca bir süre geçmesine rağmen halen sanayi sitesinin girişinde hacze konu adreste ünvanının geçtiği ve davacı şirket tarafından kendilerine ait olduğu marka devir sözleşmesiyle iddia edilen.... markasının borçlu şirket tarafından da kullanılıyor olduğu, aynı zamanda borçlu şirketin işçilerinin ve borçlu şirkette yönetici sıfatıyla yer alan ....."nün davacı şirkette çalışmaya devam ettiği, borçlu şirket ile davacı şirketin aynı iş kolunda faaliyette bulunduğu, tüm bu hususlar nazara alındığında davacı şirketin istihkak iddiasının yerinde olmadığı, davacı şirket ile borçlu şirket arasında muvazaaya dayalı bir ilişkinin bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3. kişinin İİK"nun 96. ve devamı maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı alacaklı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE,
2- Davacı 3. kişi vekilinin temyiz itirazları bakımından;
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı 3. kişi vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. Şöyle ki;
Davacı 3. kişi şirket, haciz adresinde 26.02.2013 tarihinde kurulmuş olup, bu tarih borcun doğum tarihinden sonraki bir tarihtir. Dava konusu haczin yapıldığı taşınmazla ilgili tahliye emrinin tanzim tarihi dahi takip tarihinden sonraya tekabül etmektedir. Ayrıca davacı 3. kişi ile davalı borçlunun faaliyet alanları aynı olup, davacı 3. kişinin takip borçlusunun içinde bulunduğu ekonomik durumu bilebilecek durumda olduğunun kabulü gerekir. Davacı 3. kişinin fabrika müdürü olduğu kabul edilen.....de dahil olmak üzere davacı 3. kişinin bazı işçilerinin borçlu şirketin eski çalışanı olduğu, borçlu şirket çalışanı olarak ismi geçen ......"ün aynı zamanda fabrika binasına ilişkin 15/04/2010 tarihli ipotek akit tablolarında ..."e vekaleten ismi geçen kişi olduğu görülmektedir. Tüm bu hususlar dikkate alındığında davacı 3. kişinin istihkak iddiasının yerinde olmadığı ortadadır.
Davacı 3. kişi şirketin ortağı konumunda olan ... ile borçlu arasında mevcut olduğu iddia edilen borç ilişkisinin varlığına ve miktarına yönelik somut bir delilin mahkemeye sunulamadığına ilişkin gerekçenin denetimine gelince;
Dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre; davacı vekilinin 12.04.2016 tarihli beyan dilekçesiyle 04.02.2016 tarihli oturumda verilen 2 nolu ara karar uyarınca borçluya ait fabrika binasının davacı şirket ortağı ..."e satışına mesnet taraflar arasındaki temel borç ilişkisine yönelik, ... ile takip borçlusu şirketin taraf olduğu, adi nitelikteki, "protokol" başlıklı 21.08.2008 tarihli belgeyi ve 15.04.2016 tarihli beyan dilekçesi ekinde de 26.04.2010 tarihinde Şekerbank"tan çekilen 1.250.000,00 tutarlı krediyle ilgili bilgi ve belgeleri yerel mahkemeye sunduğu ve böylece davacının, ... ile borçlu arasında mevcut olduğunu iddia ettiği borç ilişkisinin varlığını kanıtlamaya çalıştığı görülmektedir.
Bilindiği üzere, istihkak davası, alacaklının belli bir mal üzerine koydurduğu haciz ile, üçüncü kişinin bu mal üzerinde iddia ettiği hak arasındaki çatışmayı çözmeye yönelik bir davadır. Bu cümleden olmak üzere;
"İstihkak davası, takip sürecinde haciz esnasında ortaya çıkan bir sorunun bertaraf edilmesine yönelik bir davadır. Ancak, bu dava ile, üçüncü kişinin ileri sürdüğü hakkın, sadece somut icra takibi bakımından mevcut sayılıp sayılamayacağına ve bunun sonucunda eğer, iddia ettiği gibi bir hakka sahip olduğu tespit edilirse, dava konusu mal üzerinde cebri icranın cereyan edemeyeceğine (yürüyemeyeceğine) karar verilir. Kuşkusuz, üçüncü kişinin, hacizli mal üzerinde gerçekten iddia ettiği gibi bir hakkının bulunup bulunmadığı araştırılacaktır. Fakat bu hakkın mevcut olup olmadığı bir ön sorun olarak incelenecek ve bu inceleme sonucunda ulaşılan sonuç temelinde, nihai amaç olarak, mal üzerindeki haczin caiz olup olmadığına karar verilecektir. İddia edilen hakkın varlığı veya yokluğuna ilişkin tespit, işte bu kararın verilmesinin bir gerekçesini teşkil edecektir. Dolayısıyla, üçüncü kişinin iddia ettiği hakkın sadece somut takip bakımından dikkate alınıp alınmayacağına karar verilecek, ancak istihkak davası nihai olarak, dava konusu mal üzerindeki cebri icranın caiz olup olmadığının belirlenmesi amacına yönelmiş bir dava olarak ortaya çıkacaktır. İstihkak davasının üzerine gideceği ve hukuka aykırı bulunduğu takdirde ortadan kaldıracağı husus, Devlet’in cebri icra organı tarafından yapılmış olan kamusal nitelikli bir icra işlemi (haciz) olacaktır.
İstihkak davası, borçlunun borcu için haczedilen ve fakat üçüncü bir kişinin de üzerinde hak iddia ettiği bir mal üzerindeki uyuşmazlığın, somut icra takibi bakımından çözülmesi suretiyle, söz konusu mal üzerindeki haczin akıbetini (caiz olup olmadığını) belirleme amacına yönelik bir davadır." ....., Hacizde İstihkak Davası, Doktora Tezi, ... Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Özel Hukuk Ana Bilim Dalı, sayfa 21, 22, 23)
Bu bilgilere göre, sunulan ve tarafları 21.08.2008 tarihli protokolün imzalanmasına sevk eden, taraflar arasındaki ithalat- ihracat ilişkisinin mahiyeti ve boyutunun ve bu ilişki sonucu protokolun tarafı olan ..."in işbu davanın davalılarından takip borçlusu...... alacaklı olup olmadığının ve alacaklı ise de bundan sonra taraflar arasında cerayan eden ticari ilişkilerin araştırılmasının eldeki istihkak davasının çözümü açısından sonuca etkili olamayacağının kabulü gerekir. Bu sebeple davacı 3. kişinin, sunulan protokolün ve takip borçlusuna yapılan havaleleri gösteren banka dekontlarının mahkemece göz ardı edildiğine yönelik temyiz itirazlarının da reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin ve davacı 3. kişi vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 29,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 2,20 TL harcın davacı ve davalı ... Tesisattan ayrı ayrı alınmasına 30.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.