4. Hukuk Dairesi 2016/9110 E. , 2018/6517 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : 1-... vekili Avukat ... 2-... vekili Avukat ...
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 13/03/2014 gününde adli yardım talepli olarak verilen dilekçe ile haksız fiil sebebiyle maddi tazminat istenmesi üzerine adli yardım talebi kabul edilerek mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/04/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-) Davalılardan Bağlar Belediyesinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava, haksız eylem sebebiyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm; davalılar ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; müvekkiline ait ziynet eşyalarının davalı ... tarafından davalı ...’ye ihale edilen cephe düzenleme ve peyzaj çalışmaları esnasında apartman dışına konulan boya iskelesinden faydalanılarak müvekkilinin evine girilmek suretiyle çalındığını, söz konusu olay sebebiyle davalıların sorumluluklarının olduğunu belirterek maddi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamalardan davacı vekilinin davalı ...’nin almış olduğu karar doğrultusunda cephe düzenleme ve peyzaj çalışmalarının ihale alıcısı davalı ...’ye yaptırıldığının ileri sürüldüğü dolayısıyla tazminat isteğinin bu davalı yönünden hizmet kusuruna dayandırıldığı anlaşılmaktadır. İdari bir kuruluş olan belediyenin yasaların kendisine yüklediği görevi hiç veya gereği gibi yerine getirmemesi hizmet kusuru niteliğindedir. İdarenin işlemi ya da eylemi nedeni ile doğan zararlardan dolayı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince idareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev sorunu, kamu düzenine ilişkin olup açıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir. Açıklanan nedenle; mahkemece, davalı ... yönünden yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken bu yön üzerinde durulmadan işin esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
2-) Davalı ...’nin temyiz itirazlarına gelince;
6098 sayılı TBK"nin 49. maddesinde (818 sayılı BK’nin 41. maddesi); “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici
fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” denilmektedir. Bir başka anlatımla, haksız bir eylemin tazminat borcu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet (nedensellik) bağı bulunması gereklidir. Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlusundan isteyebilir.
Somut olayda; dosya kapsamından davacı vekilinin dava dilekçesinde belirttiği hırsızlık iddiası ile davalı ...’nin eylemi arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan nedenler nazara alındığında davalı ... hakkında da davanın reddi gerekirken kabulü doğru olmamış kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ; Temyiz edilen kararın, yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/10/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.