10. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/6476 Karar No: 2014/11551 Karar Tarihi: 21.05.2014
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/6476 Esas 2014/11551 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2014/6476 E. , 2014/11551 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Ankara 7. İş Mahkemesi Tarihi : 21.02.2014 No : 2012/873-2014/122
Davacı, sigortalılık süresi başlangıcının 01.04.1983 tarihi olduğunun tespitini ve yaşlılık aylığı bağlanmasını istemiştir. Mahkeme,ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre davacının 01.04.1983 tarihinde davalı Kuruma bildirimi yapılmayan çalışması olduğu anlaşılmaktadır. Bu çerçevede, 5510 Sayılı Kanunun geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanaklarından olan 506 Sayılı Kanunun 108. maddesi ile “... sigorta süresinin başlangıcı, bu yasaya tabi olarak ilk defa çalışılmaya başlanılan tarih” olup, istemin, geçici 54. madde kapsamında ifade edilen istisnaya girmediği dikkate alındığında, 60/G maddesinde ifade olunan ”18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir” hükmü uyarınca, 18.10.1965 tarihinde doğmuş olan davacının sigortalılık süresi başlangıcının 18 yaşını doldurduğu 18.10.1983 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği belirgindir. Kaldı ki, Kurum uygulama ve genelgesinde kabul edildiği üzere; yaşlılık aylığı bağlanması için gereken yaş koşulunun değerlendirilmesinde, 506 sayılı Kanuna eklenen geçici 81. maddenin (B) bendi ve (C/b) alt bendinde belirtilen sigortalılık sürelerinin hesabında 18 yaş sınırlamasının uygulanmayacağının, dolayısıyla 01.04.1983 tarihi esas alınarak; 62. madde düzenlemesi de dikkate alınmak suretiyle davacıya yaşlılık aylığı bağlama şartının gerçekleşip/gerçekleşmediği değerlendirildikten sonra karar verilmelidir. Mahkemenin, bu maddi ve hukuki olguları gözeterek yargılama yapıp karar vermesi gerekirken, maddi veri ve olgulara açıkça aykırı bilirkişi raporu dayanak alınarak yanılgı sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 21.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.