Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/17893
Karar No: 2019/14881
Karar Tarihi: 03.07.2019

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/17893 Esas 2019/14881 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2016/17893 E.  ,  2019/14881 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, müvekkilinin 08.05.2003-24.06.2011 tarihleri arasında yemek ve çay işlerinden sorumlu personel olarak çalıştığını,14.06.2011-23.06.2011tarihleri arasında rahatsızlık nedeniyle rapor kullandığını, işvereni durumdan haberdar ettiğini, işverenin tedavinin ne kadar süreceğini bilmediği için iş sözleşmesinin feshedildiğini, okuma fırsatı tanınmadan birçok belgeye imza attırılarak rapor tarihinden önce iş akdinin feshedildiği gibi gösterildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, iş sözleşmesinin devamsızlık nedeniyle feshedildiğini, davacının talep konusu diğer alacaklara da hak kazanamadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerliliği olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
    İbra sözleşmesi, İsviçre Borçlar Kanunu’nun 115. maddesinde düzenlendiği halde, halen yürürlükte olan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda bu yönde bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Türk Hukukunda ibra sözleşmesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, kabul edilen Kanun"un 132. maddesine göre “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir”.
    İbranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan mülga 818 sayılı Kanun’un irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde ibra iradesine değer verilemez.
    Öte yandan mülga 818 sayılı Kanun’un 21. maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir.
    İbranamedeki irade fesadı hallerinin mülga 818 sayılı Kanun’un 31. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir (Yargıtay 9. HD. 26.10.2010 gün, 2009/27121 esas, 2010/30468 karar). Ancak işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez.
    Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir (Yargıtay 9. HD 21.10.2010 gün 2008/40992 esas, 2010/39123 karar.). Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz(Yargıtay 9. HD. 24. 6. 2010 gün 2008/ 33748 esas, 2010/ 20389 karar. ).
    İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından borcun sona erdiğinden söz edilemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir (Yargıtay 9. HD. 24.06.2010 gün, 2008/33597 esas, 2010/20380 karar). Başka bir anlatımla ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir.
    Davalı tarafından dosyaya sunulan "İbraname" başlıklı belgelerde, davacının 08.05.2003-13.06.2011 tarihleri arasında çalıştığı, hak ettiği ücret, prim, ikramiye, fazla çalışma ücreti, hafta tatili, ulusal bayram vee diğer genel tatil ücretleri, yıllık izin ve/veya buna karşılık ücret, yolluk ile 6.351,93 TL kıdem tazminatı, ihbar tazminatının ödendiği, hiçbir alacağı kalmadığını beyan ettiği görülmektedir. Davacının iş akdinin 13.06.2011 tarihinde feshedilmiş olduğu ve banka ödeme dekontunun 16.06.2011 olması gözetilerek ibranamenin, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda önce mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu döneminde düzenlendiği anlaşılmaktadır. İbraname her ne kadar tarih içermese de fesihten sonra düzenlendiği açıkça anlaşılmaktadır. İbranamenin okuma fırsatı tanınmadan imzalatıldığı beyan edilmiş ise de, davacı bu hususu ispatlayamamıştır. Buna göre davalı savunması ile çelişmeyen ibranameye değer verilmesi gerekir. Bu bağlamda ibranameye itibar edilerek alacak kalemlerinin hesaplanmasında dikkate alınması gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
    Öte yandan, ibranamede 6.351,93 TL kıdem tazminatı ödendiği belirtilmiş olup; miktar içeren bu alacak bakımından bahse konu ibraname makbuz niteliğinde olup; ilgili alacaktan mahsubu gerekmektedir. İbranamede, 15.06.2011 tarihinde 2.851,93 TL nakit elden ödeme yapıldığı, 16.06.2011 tarihinde de 3.500,00 TL banka hesabına havale yapıldığı belirtilmiş olup; mahkemece, yalnızca banka aracılığıyla ödendiği sabit olan 3.500,00 TL miktar kıdem tazminatından mahsup edilmiştir. Ne var ki, ibranamenin, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda önce mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu döneminde düzenlendiği kabul edilerek elden ödenen miktar olarak belirtilen 2.851,93 TL"nin de mahsubu gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 26. maddesi “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talepten fazlasına karar verilmesi usule aykırıdır.
    Dava dilekçesinde, kıdem tazminatı dışındaki diğer alacaklar bakımından yasal faiz yürütülmesi talep edilmiş olup; mahkemece talep aşılmak suretiyle, fazla çalışma ücreti ve ulusal bayram, genel tatil ücreti alacağı bakımından dava dilekçesinde belirtilen miktarlar için de bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi yürütülmesine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.07.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi