Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3046
Karar No: 2020/8219
Karar Tarihi: 08.12.2020

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3046 Esas 2020/8219 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, davalı borçlunun taşınmazını satıp, diğer davalılara devrettiğini ve bu tasarrufların iptal edilmesini talep etmiştir. Mahkeme, davalı borçlunun mal kaçırma amacıyla iş birliği yaptığı veya akrabalığı olduğu yönünde delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak, dosya kapsamına göre borçlu ve davalılar arasında ilişkiler olduğu ve iptal şartlarının incelenmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur. İİK'nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz veya \"iyiniyet kurallarına aykırılık\" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK'nun 277 md) bulunması gerekir. İptal nedenleri araştırılmalıdır. İptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediy
17. Hukuk Dairesi         2019/3046 E.  ,  2020/8219 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiş, istinaf isteminin reddi üzerine yine davacı vekili tarafından bu kararın temyiz edilmesi üzerine dosya duruşmalı olarak incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalı borçlu .... hakkında takip yaptıklarını, takibin semeresiz kaldığını, dava konus taşınmazını önce davalı ...’a sattığını onunda diğer davalılara devrettiğini belirterek, bu tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili, dava koşullarının oluşmadığını, aciz belgesi sunulmadığını, müvekkilinin mal kaçırma amacı olmadığını, taşınmazın raiç bedelinin ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı borçlu şirket vekili, aynı yönde savunma yapmıştır.
    Davalılar ... ve ... vekili, müvekkillerinin iyiniyetli olduğunu, davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, davalı ..."ın diğer davalılara ve davalı firma ortakları ile mal kaçırma amacıyla iş birliği yaptığı veya akrabalığı olduğu yönünde dosyada delil bulunmadığı, taşınmaz bedelinin ödenmesine yönelik sunulan banka dekontları ve resmi senette belirtilen taşınmaz değeri ile taşınmazın bilirkişi aracılığı ile tespit edilen gerçek değeri arasında fahiş fark bulunmadığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    İstinaf mahkemesi, ilk derece mahkemesince delillerin usul ve yasaya uygun olarak tartışıldığı, mahkeme kararının hukuka uygun bulunduğu anlaşıldığından; HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince istinaf isteminin reddi karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    1. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
    2. İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
    Somut olayda, davalı ... yönünen davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemiştir.
    Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre, dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasında bir bedel farkı bulunmadığı sabit olmuştur.Borçlu davalı arasında bir akrabalık bağı olduğu da ispatlanmamıştır.Ancak davacı vekili borçlunun 2014 yılı mizan tablosunda borçlu ile üçüncü kişi Savaş arasında 2014 yılıbaşında 1.600,00 TL bir ticari ilişkinin olduğunu belgelemiş, davalılar bu durumla ilgili bir açıklama yapmamışlardır.Öte yandan dosya içiresindeki kayıtlardan dava konusu taşınmazın... mahallesinde bulunduğu davalı ... ile borçlu şirket yetkilisinin aynı mahalle nüfusuna kayıtlı oldukları, borçlu şirketin aynı mahallede bulunduğu görülmüştür.
    Bu durumda mahkemece, davalı ...’ın İİK’nun 280/1.maddesi kapsamında borçlunun mali durumunu ve alacaklıların ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olup olmadığının, bu kapsamında İİK’nun İİK’nun 283/2 maddesi gereği tazminata dörüşüp dönüşmeyeceğide değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile temyize konu yerel mahkeme kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, HMK 373/1 maddesi gereğince istinaf mahkemesinin esastan red kararının kaldırılarak HMK’379/2 maddesine göre dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 08/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi