9. Hukuk Dairesi 2020/2484 E. , 2021/3260 K.
"İçtihat Metni"BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : ... 31. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesine haksız son verildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti ile manevi tazminat alacaklarıın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, manevi tazminat kabulünün yerinde olmadığı gerekçesi ile davalının istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının (manevi tazminat yönünden) kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2-Taraflar arasında iş sözleşmesinin işverence feshinin haklı bir sebebe dayanıp dayanmadığı ve buna göre davacının kıdem tazminatı ile ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışlar işverene haklı fesih imkânı tanımaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, davacının iş sözleşmesi işverenin güvenini kötüye kullanmak suretiyle görevi kötüye kullanması ve şirket işlem ve belgelerinde usulsüzlük yaptığının tespit edilmesi üzerine 14.11.2014 tarihinde feshedilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, feshin haksız olduğu kabul edilerek kıdem ile ihbar tazminatları hüküm altına alınmış, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince de davacıya yüklenen eylemlerin tespiti bakımından iş sözleşmesinin feshinden sonraki tarihte komisyon oluşturularak inceleme yapıldığı ve bundan sonra suç duyurusunda bulunulduğu, bu haliyle feshin şüphe feshi niteliğinde kaldığı, feshin gerçekleştiği tarihteki mevcut şartlara göre geçerli feshin varlığı sebebi ile kıdem ve ihbar tazminatları kabulünün isabetli olduğuna değinilmiştir. Ancak davalı işverence sunulan yazılı fesih bildiriminde açıkça sözleşmenin haklı sebeple feshedildiği bildirilmiştir. Bu anlamda Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi gerekçesinde yer verilen “şüphe feshi” durumu, somut olay bakımından söz konusu değildir. Diğer yandan, mevcut delillere göre de feshin haklı fesih değil, geçerli fesih olduğu kabul edilmişse de, davalının dayandığı delillerden biri olan ceza soruşturma dosyasının sonucu beklenmemiş, ilgili dosyadaki deliller değerlendirilmemiştir.
Davalı cevap dilekçesinde, davacının bazı işlemlerde belgede sahtecilik yaptığı, bazı işlemlerde de hizmet nedeniyle güveni kötüye kullandığı, inceleme çok uzun süreceğinden tespit edilen vakıalarla ilgili şikayet süreci başlatıldığı, ... Cumhuriyet Başsavcılığı 10.12.2014 tarih ve 2014/10461 numaralı savcılık dosyası ile “resmi ve özel belgede sahtecilik, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından davacı hakkında suç duyurusunda bulunduklarını söylemiş, delil olarak da ilgili dosyaya dayanmıştır. Bu halde, ilgili dosyadan çıkacak sonucun işbu davayı da ilgilendireceği anlaşılmakla, soruşturmanın akıbeti sorularak ve davalının dayandığı tüm deliller değerlendirilerek kıdem ve ihbar tazminatları hakkında bir karar verilmelidir.
3-Davacının fazla mesai ücretinin hesabı bir diğer uyuşmazlık konusudur.
Fazla mesai yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla mesai alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla mesainin ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla mesainin yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla mesai olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, hükme esas alınan bilirkişi raporunda giriş çıkış saatlerini gösteren dönemde bu kayıtlara göre, yazılı kayıt olmayan dönem için tanık beyanlarına göre değerlendirme yapıldığı, tanık beyanlarına göre çalışmanın haftanın üç günü 08.00-22.00 saatleri arası, üç günü de 08.00-18.00 saatleri olarak kabul edildiği, yazılı kayıtların bulunduğu 2012/Mart-Nisan-Mayıs ile 2013/Ağustos- 2014/ Haziran arası dönemde ise davacının haftada altı gün 08.00-18.00 saatleri arası çalıştığı kabul edilmiştir. Yazılı kayıt olan dönemlerden, örnek olarak 2012 Mart ayı için davacının beş gün 08.30-18.00 saatleri arası, cumartesi 08.30-13.00 saatlerinde çalıştığı görülmektedir. Hükme esas raporda kabul edilen saat ile, kayıtta gözüken saatler farklı olduğundan sunulan işe giriş ve çıkış kayıtları yeniden kontrol edilerek kayda dayalı dönem için yeniden hesaplama yapılmalıdır. Diğer yandan tanık beyanlarına göre hesaplanan dönem bakımından da, taraf tanık beyanlarına göre davacının haftanın altı günü 08.00-18.00 saatleri arasında çalıştığının kabulü dosya içeriğine daha uygun düşecektir.
SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi