10. Hukuk Dairesi 2014/6873 E. , 2014/11272 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İstanbul Anadolu 3. İş Mahkemesi
Tarihi : 24.12.2013
No : 2009/963-2013/679
Dava, hizmet tespiti istemine ilşkindir.
Mahkeme, ilâmda belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum ve MEB avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalı, 506 sayılı Kanunun 79. maddesine 25.08.1999 tarih, 4447 sayılı yasayla eklenen “Ay içinde bazı işgünlerinde çalıştırılmadığı ve ücret ödenmediği beyan edilen sigortalıların otuz günden az çalıştıklarını açıklayan bilgi ve belgelerin işverence prim bildirgelerine eklenmesi şarttır.” düzenlemesi uyarınca, anılan tarih sonrasına ilişkin eksik bildirimlerin dayanağı belgelerin Kuruma ibraz edilip edilmediği de incelenip, aksine durumda Kurumun eksik bildirim nedeniyle resen tahakkuk işlemi gerçekleştirip gerçekleştirmediği yönü araştırılmalıdır
506 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesi ile “işveren; ...sigortalıları çalıştıran... kişiler...” olarak tanımlanmış olup, hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmasında, bir başka deyişle, davanın sübutu, kanıtlama yükümlülüğü ve verilen kararın infazı açısından gerçek işverenin tespiti önemlidir.
Eldeki davada, davacı, 05.10.2002-02.09.2009 tarihler arasında M.. B.." na bağlı Faik Reşit Unat ilkokulunda anasınıflarında yardımcı öğretmen olarak çalıştığını, 01/10/2001 ve 05/10/2002 tarihleri arasında mezkur okuldan bildirimlerinin yapıldığı ancak daha sonraki dönemlerde 8 yıl boyunca aynı görevi ifa etmesine rağmen işçi alacaklarının önüne geçebilmek amacıyla 8 ayrı özel şirketten dönem dönem sigortalı gösterildiğini bildirerek davacının 05/10/2002 tarihinden 02/09/2009 tarihine kadar davalı Kurumda çalıştığının tespitini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, davacının sigorta kayıtlarında 16/10/2002 - 03/06/2009 dönemi arasında görünen tüm çalışmaların davalı MEB’na bağlı F.. R.. U.. İ.. Okulu işyerinde gerçekleştiğinin tespitine, sigorta kayıtlarının bu şekilde düzeltilmesine dair hüküm tesis edilmiştir. Dosyanın tetkikinde, davacının, 16.10.2002-03.06.2009 tarihler arasını kapsayacak şekilde giriş çıkış yapılmak suretiyle dava dışı işyerlerinden bildirimler olduğu görünmektedir. Mahkemece, Kurum’a bildirim yapılan kayıtların intikalini doğuracak şekilde yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi isabetsizdir.
Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında, davacının, iddiasına konu kesintisiz çalışmalarının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; davacının bildirim yapılan dava dışı işyerlerinde fiili çalışmalarının bulunup bulunmadığının tespiti için, Kurumda bulunan işyeri dosyası ve aylık prim ve hizmet belgeleri celbedilmeli, dava dışı işverenlerin unvanları tespit edilerek, ilgili Ticaret Sicil Memurluğundan adresleri belirlenip, dava konusu bildirim yapılan dönemlerle ilgili davacının hangi görev ve sıfatla çalıştığına ilişkin ayrıntılı beyanlarına başvurulmalı, işverenlerden bu döneme ilişkin mevcut belgeler bulunup bulunmadığı sorulup, celbedilmeli, davacının bu dönemlerde, emir ve talimatları kimden aldığı ayrıca, ücretini ne şekilde ve kimden aldığı hususları belirlenmeli, davaya konu dönemdeki aylık prim ve hizmet belgesinde kayıtlı, davacı ile birlikte çalışmaları olan kişiler ile gerektiğinde aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler saptanarak re’sen bilgi ve görgülerine başvurulmalı; davalı işyerinde tespiti istenen dönemde Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa, belgeler getirtilmeli; yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği ile davacının çalışmalarındaki kesinti olup olmadığı, çalışma süreleri nazara alınmalı; çelişkiler vaki olursa, usulünce giderilmeli; böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak, uyuşmazlık, konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; dava dışı işyerinde geçen çalışmaların fiili olduğu kanaati oluşması halinde, bildirim yapılmayan süreler yönünden değerlendirme yapılarak, deliller hep birlikte değerlendirilip, takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum ve MEB avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 20.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.