19. Hukuk Dairesi 2016/18850 E. , 2017/4733 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ...ile davalı vekili Av. ... gelmiş olduğundan duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalının müvekkili hakkında dava konusu 2.200.000,00 TL bedelli senede dayalı takip başlattığını, ancak müvekkili ile davalı arasında bir ilişki bulunmadığını, dava konusu senetteki imza müvekkiline ait olmasına rağmen, senette üç farklı yazı karakteri bulunduğunu, müvekkilinin bu senedi vergi borçlarının teminatı olarak ... Ticaret Odasına açık senet olarak verdiğini, yönetim kurulunda olan davalının bir şekilde bu senedi ele geçirdiğini iddia ederek müvekkilinin davalıya senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine, % 20 oranında kötü niyetli takip tazminatına ve % 80 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile müvekkili arasında buğday alışverişi bulunduğunu ve senedin de bu sebeple verildiğini, davacının imzayı inkar etmediğini, iddialarını ispat etmek zorunda olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalının dava konusu malen kaydını taşıyan bononun taraflar arasındaki buğday alışverişi nedeni ile verildiğini savunduğu ve dosyaya bu alışverişe ait bir kısım faturalar sunduğu, ancak faturaların düzenleyeninin davalı olmadığı, dava dışı bir şirket olduğu, öte yandan incelenen ticari defter kayıtlarına göre de davacı ile dava dışı şirket arasında söz konusu olan ticari ilişki nedeni ile bir alacağın bulunmadığının anlaşıldığı, davalının dava konusu bononun buğday alışverişi nedeni ile verildiğini savunarak senedin ihdas nedenini talil ettiği ve bu şekilde ispat yükünü üzerine aldığı, bonodan dolayı alacaklı olduğunu ispat etmesi gerektiği, dosyaya ibraz edilen belgeler ve davalı tarafından dosyaya sunulan ticari defterler üzerinde yapılan incelemelerden davalının davacıdan herhangi bir alacağının bulunmadığının anlaşıldığı, davalının davacının borçlu olmadığını bilmesine rağmen takip başlatmakta haksız ve kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davacının dava konusu bono ve takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve bono bedelinin % 20’si oranında kötü niyetli takip tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Bono, bağımsız borç ikrarı içeren bir senet olduğundan, ispat yükü kural olarak senedin bedelsiz olduğunu ileri süren borçlu tarafa aittir. Talil ise; senedin düzenlenme nedeninin değiştirilmesi olup bu durumda ispat külfeti alacaklıya geçer.
Somut olayda davalı, malen bedel kaydı bulunan bononun müvekkilinin yetkilisi olduğu şirket ile davacı arasındaki buğday alışverişi nedeniyle düzenlendiğini bildirmiş olduğundan bu beyan talil olarak değerlendirilemez. Bu durumda ispat yükü senedin teminat olduğunu ileri süren davacı-borçludadır. Davacı ileri sürdüğü iddialarını usulüne uygun delillerle ispat etmelidir.
Mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde bir değerlendirme yapılması gerekirken, ispat yükünde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdiren 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 08/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.