4. Hukuk Dairesi 2018/1106 E. , 2018/6480 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 30/09/2014 gününde verilen dilekçe ile taşınır mülkiyetinin tespiti ve muarazanın giderilmesinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair verilen 12/10/2017 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 23/10/2018 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davacı asıl ... ve vekili Avukat ... ile karşı taraftan davalı vekili Avukat ... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Karar başlığında, dava tarihi 30/09/2014 olmasına rağmen 24/02/2017 olarak yazılması, mahallînde düzeltilebilir bir maddi hata olarak değerlendirilmiş ve bozma sebebi yapılmamıştır.
1-Davacının asıl davaya yönelik temyiz itirazı yönünden;
Dava, taşınır mülkiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı ile yakın arkadaş iken B ... Bank Gaziantep Şubesinden bir kasa kiraladığını, kasanın sürekli kendisi tarafından kullanıldığını, davalıya verdiği borcun ödenmesini istediği için taraflar arasında husumet başladığını, davalının kiralık kasayı kullanma konusunda vermiş olduğu vekâletten kendisini azlettiğini belirterek taraflar arasındaki muarazanın giderilmesini, kasada bulunan 133.000 Euro ve 159 adet Cumhuriyet altınının mülkiyetinin kendisine ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, kiralık kasanın ve içindekilerin kendisine ait olduğunu, davacının vekâletnameye dayanarak kasa giriş çıkışı yaptığını belirterek davacının davasının reddine, karşı davanın kabulü ile kasadaki menkullerin kendisine ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, kiralık kasanın davalıya ait hesaba bağlı olması, kasa kartonunda davalının kiracı, davacının vekil olarak gözükmesi, kiralık kasa sözleşmesi taraflarca imzalanmış ise de; sözleşmenin, bankaya sunulmuş vekâletname ile aynı tarihi taşıması karşısında, davaya konu kasanın davalıya ait olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle kasa içindeki para ve altınların da davalıya ait olduğu, bunun aksinin davacı tarafından ispatlanamadığı, kasa ile ilgili tutulan tutanakta içindekilerin davacıya ait olduğunu gösterir hiçbir belge ve kayda rastlanmadığı, taraflar arasında da taşınırların mülkiyetine ilişkin sözleşme bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir
Dosya kapsamından, 9 numaralı kasanın kiralanması konusunda dava dışı ... Bank AŞ ile 01/07/2013 tarihinde kiralık kasa sözleşmesi akdedildiği, davacı ve davalının bu sözleşmeyi kiracı olarak imzaladıkları anlaşılmaktadır. Sözleşmenin taraflarca müşterek kiracı sıfatıyla imzalanması karşısında, tarafların kasada bulunduğu tespit edilen para ve altınlara da müştereken malik oldukları kabul edilmelidir.
23/09/2014 tarihli kasa açma tutanağına göre; kiralık kasadan çıkan üç adet poşet içerisinde toplam 133.000 Euro ve 159 adet Cumhuriyet altınının bulunduğu tespit edilmiştir. Kasadan, para ve altınların aidiyetine ilişkin bir not, belge yahut delil çıkmadığı da tutanak içeriğiyle sabittir. Anılan taşınırların ne kadarının kime ait olduğunun belli olmadığı ve nitelikleri gereği de belirlenebilir olmadığı anlaşıldığından, para ve altınlarda tarafların eşit hak sahibi oldukları kabul edilmelidir. Açıklanan nedenlerle davacının davasının reddine hükmedilmesi dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
2-Davacının karşı davaya yönelik temyiz itirazı yönünden;
Davalı, süresinde sunduğu cevap dilekçesinde karşı dava açtığını bildirmiştir. Karşı dava, 6100 sayılı HMK"nın 132 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Karşı dava açılabilmesi için; asıl davanın açılmış ve hâlen görülmekte olması, karşı davada ileri sürülecek olan talep ile asıl davada ileri sürülen talep arasında takas veya mahsup ilişkisinin bulunması yahut bu davalar arasında bağlantının mevcut olması şarttır.
492 sayılı Harçlar Kanunu"nun "Karşılık Davalar ve Davaya Müdahale" başlığını taşıyan 6. maddesinde; karşı davaların, müstakil davalar gibi harca tabi olduğu hüküm altına alınmıştır. Bir davanın karşı dava olarak nitelendirilebilmesi için HMK"nın 132. maddesinde belirtilen şartları taşımasının yanı sıra harcının da yatırılması gerekmektedir.
Somut olaya gelince; davalı karşı dava açtığını belirtmekle birlikte harcını yatırmamıştır. Harcı ödenerek usulüne uygun açılmış bir karşı dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına hükmetmek gerekirken, karşı davanın kabulüne dair karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle asıl dava yönünden, (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle karşı dava yönünden BOZULMASINA ve davacı yararına takdir olunan 1.630,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 23/10/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.