19. Hukuk Dairesi 2019/1255 E. , 2020/138 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl itirazın iptali ve birleşen menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacı şirket ile davalı şirket arasında 07.12.2005 tarihinde iki yıl süreli kit karşılığı cihaz protokolü imzalandığını, davacı şirketin yapılan sözleşme gereği toplam 20.900 adet kiti fatura karşılığında davalı şirkete iki parti halinde gönderdiğini, gönderilen kitlerin bir kısmının davalı şirket tarafından iade edildiğini, iade edilen kitlerin davacı şirket tarafından fatura karşılığında geri alındığını, sözleşmede kararlaştırıldığı üzere, fatura edilen kitlerin karşılığında ödemelerin fatura tarihinden itibaren 50 gün vadeli çek ile yapılması gerektiğini, davacının, davalı şirkete 99.185,64.-TL tutarında kit fatura ettiğini, davacı şirkete ödenen miktarın ise 71.736,76 TL olduğunu, sözleşme gereği takip tarihi itibarıyla muaccel hale gelen 25.400.-TL alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan takibe, davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 01.07.2006 tarihinde yürürlüğe giren “Bakanlık Tebliği” nedeniyle % 25’in çok üzerinde resmi fiyat düşüşü olduğunu, karşı tarafın sözleşmenin 13. maddesi gereğince fiyat iskontosunda bulunması gerektiğini, Maliye Bakanlığı genelgesinin davacı tarafından dikkate alınmadığını, bu durumun sözleşmenin 13. maddesine göre mücbir sebep olarak kabulü gerektiği, son kullanma tarihi dolmak üzere olan kitlerin davalıya teslim edildiğini, kullanım süreleri geçtiği için önemli miktarda kitin davalının elinde kaldığını, 2.909 adet kitin zayi olması nedeniyle bedelinin talep edilemeyeceğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Birleşen 2010/62 esas sayılı dosyada davacı vekili, taraflar arasındaki 07.12.2005 tarihli sözleşmeye göre en çok % 6 oranında kit kaybı olacağı ve bunu aşan miktarın davalı şirket tarafından karşılanacağının öngörülmesine rağmen, teslim edilen kitlerde % 40 - % 50 oranında kayıp yaşandığını, 01.07.2006 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlık Tebliği nedeniyle % 25’in çok üzerinde resmi fiyat düşüşü olduğundan, karşı tarafın, sözleşmenin 13. maddesi gereğince fiyat iskontosunda bulunması gerektiğini, mücbir sebep niteliğindeki mevzuat değişikliği nedeniyle kit kullanımının önemli ölçüde azaldığını, zayi olan kitlerin birleşen davalı tarafca iade alınmadığını, son kullanım tarihi dolmak üzere olan kitlerin gönderildiğini, davalının icra takibi yoluyla kit bedellerini talep etmesinin haksız olduğunu belirterek, ... 1. İcra Müdürlüğü’nün 2006/5586 E. sayılı dosyasından davalı şirkete borçlu olmadıklarının tespiti ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmeden kaynaklanan zararlarına karşılık şimdilik 5.000.-TL"nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş, verilen bu kararın davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizce 2013/6810 E. - 2014/4268 K. sayılı, 04.03.2014 tarihli bozma ilamında, davaların birleşmesi halinde her dava bağımsızlığını koruduğu için her bir dava bakımından ayrı ayrı yargılama giderine hükmedilmesi gerektiği, mahkemece gerekçeleri açıklanmadan bilirkişi raporlarında belirtilen ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporunda tespit edilen miktardan farklı bir miktara hükmedilmesinin doğru olmadığı, mahkemece, bilirkişi raporunun yetersiz olması halinde ek rapor ya da yeni bir rapor alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada, bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde Emekli Sayıştay Denetçisi Salih Talu’dan alınan 25.01.2016 tarihli raporda, bilirkişi raporları arasındaki farkın nedeninin bilirkişi ..."in icra takibine dayanak faturalardaki eksiklik ve fazlalıkları dikkate alarak alacak hesabı yaptığı, 17/04/2009 tarihli diğer bilirkişi raporunda ise dava konusu protokol esas alınarak icra dosyasındaki faturaların değerlendirildiğinin belirtildiği, dava konusu protokol esas alınarak icra dosyasındaki faturaların değerlendirilmesi gerektiği yönündeki raporlar arasındaki çelişkiyi gideren ve mahkemece benimsenen 25.01.2016 tarihli raporda yapılan tespitlere göre, davalının ... 1. İcra Müdürlüğü’nün 2006/5586 E. sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 20.783.- TL asıl alacak ve bu miktar asıl alacağa uygulanan faiz yönünden iptali ile, takibin bu miktarla sınırlı olmak üzere aynen devamına, davalı taraf itirazında kötüniyetli kabul edilemeyeceğinden icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına, birleşen ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/62 esas sayılı dosyası yönünden açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı-birleşen davalı vekili tarafından birleşen dava yönünden, davalı-birleşen davacı vekili tarafından da asıl ve birleşen davalar yönünden temyiz edilmiş, davalı-birleşen davacı vekili 20.08.2018 tarihinde birleşen davanın temyizinden feragat etmiştir.
1-Asıl dava yönünden;
a)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
b)Asıl davada davalı vekilinin temyiz istemine gelince, taraflar arasındaki sözleşmenin 13. maddesi “% 25 ve üzeri fiyat düşüşleri taraflar arasında iskonto ile paylaşılır” şeklindedir. Sözleşme tarihinden sonra yürürlüğe giren, Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliği (Sıra No:8)’in, 2.3. Uygulama Esasları başlıklı maddesinin 2. paragrafında, “Vaka başı ödeme kapsamındaki hastanın bir üst kurum ile aynı yerde veya bir başka yerleşim yerinde bulunan sağlık kurumuna sevk edilmesi halinde fiyatlandırma ve ödeme % 25 oranında düşürülerek yapılır.” denilmektedir. Bu durumda, taraflar arasındaki sözleşme hükmü gereğince % 25 iskonto oranının paylaşılması gerektiğinden, bilirkişi tarafından bu iskonto oranının düşülmemesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de mahkemece, asıl alacağa uygulanacak işlemiş faiz oranının belirtilmemesi, kararın infazında tereddüt oluşturacağından, mahkemece açıkca işlemiş faiz miktarı ve faiz oranının belirtilmemesi doğru görülmemiştir.
2-Birleşen dava yönünden;
a)Birleşen davada, davacı vekili, temyiz isteminden vazgeçtiğinden, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi gerekmektedir.
b)Birleşen davada, davalı vekilinin temyizine gelince, dava reddolunmuş olmasına rağmen, kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmemesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl dava yönünden (1-a) nolu bentte belirtildiği üzere davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (1-b) nolu bentte belirtildiği üzere hükmün davalı lehine BOZULMASINA, birleşen dava yönünden (2-a) nolu bentte belirtildiği üzere davacı vekilinin temyiz isteminin reddine, (2-b) nolu bentte belirtildiği üzere hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harçların istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 29.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.