10. Hukuk Dairesi 2014/1444 E. , 2014/10898 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Balıkesir 1. İş Mahkemesi
Tarihi :21.11.2013
No :2013/302-2013/641
Davacı, yaşlılık aylığına uygulanan haczin kaldırılmasını istemiştir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmü, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa"nın 93. maddesinin 1. fıkrasına göre, gelir, aylık ve ödenekler; 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.
5510 sayılı Yasa"nın 88. maddesinin 16. bendine göre "Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır. " 6183 sayılı Yasa"nın 54. maddesi hükmü uyarınca süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi yetkisi çerçevesinde yaşlılık aylığına haciz konarak kesinti yapılması da düzenlemede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir. Bu bağlamda borçtan dolayı cebren tahsile geçmeden önce anılan Kanunun 55. maddesi hükmünde öngörülen bilgilerin tümünü içeren bir ödemeye çağrı yazısının, “ödeme emri” nin tebliğ edilmesi yasal zorunluluktur. Bir başka ifade ile kamu alacağı için “ödeme emri” çıkarılmadan ve icra takibi kesinleştirilmeden haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulması kanuna aykırıdır.
Yapılan açıklamalar ışığında hakkında icra takibi ve usulüne uygun düzenlenmiş ödeme emri bulunmayan davacının aylığına haciz konulması dair kurum işleminin yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırıdır.
2- Kabule göre de;
Kurumun SGK Balıkesir İl Müdürlüğünde 11986.010 sicil sayılı dosyada işlem gören Y.. İnş.Haf.Nak.Tah. ve Tic.Ltd.Şti. unvanlı işyerinin 1996/9.ayından başlamak üzere, 1998/8. ayına ait prim borçlarının tahsili için icra takiplerine geçilmiş, icra takipleri devam ederken şirketin İstanbul 6. Asliye Ticaret Mah. 10.07.2001 gün 2000/ 653 E. sayılı kararıyla iflasına karar verilmiş, 30.12.2005 tarihli, 2005/ 393E., 2005/1016 K. sayılı kararı ile İİK’nun 254.maddesi gereğince, iflas kapatılmış, iflas kararı sonucunda tasfiye için oluşturulan 2001/10 nolu iflas dosyasına Kurumca 21.11.2001 tarihinde 3.503,14TL"lik ve 30.10.2003 tarihinde 9.414,35 TL"lik alacak kaydı yaptırılarak, bu kayda istinaden 12.04.2004 tarihinde iflas masası tarafından 12.917,50 TL.lik ödeme yapılmış, gecikme zammının, iflasın açılmasından sonra da işlemeye devam edeceğinden bahisle, Kurum alacaklarının iflas masasına kaydının yapıldığı tarihten, ödemenin Kurum hesaplarına aktarıldığı tarihe kadar gecikme zammı hesaplanmış, davacının yaşlılık aylığına dava konusu haciz tesis edilmiştir.
6183 sayılı Kanunun "Gecikme zammında tatbik müddeti ve diğer hükümler" başlığına taşıyan 52. maddesi, “Gecikme zammının tatbik müddeti, amme alacağının tecilinde tecilin yapıldığı, iflas halinde iflasın açıldığı, aciz halinde bu durumun sabit olduğu güne kadar olan müddettir.” düzenlemesini içermektedir.
Borç tahakkuk döneminde geçerli olan 506 sayılı Kanunun 80. maddesindeki, “Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 21.7.1953 tarih ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Kurum, söz konusu Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.” hükmü prim borcunun hesabında 6183 sayılı Kanunun 52. maddesinin uygulanmasını önleyici bir düzenleme içermemektedir. 6183 sayılı yasanın 5/1. fıkrasına göre; “ Gecikme zammının tatbik müddeti, amme alacağının tecilinde tecilin yapıldığı, iflas halinde iflasın açıldığı, aciz halinde bu durumun sabit olduğu güne kadar olan müddettir”.
Mahkemece; 6183 sayılı Kanunun 52. maddesi hükmü gereği iflasın açılmasından sonra gecikme zammından sorumlu olmayacağı gözetilerek yapılacak değerlendirme sonucu karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 15.05.2014 gününde oybirliği ile karar verildi