
Esas No: 2018/2710
Karar No: 2018/6652
Karar Tarihi: 06.06.2018
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2018/2710 Esas 2018/6652 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı şirket tarafından inşa edilen “... Konutlar İnşaat Projesi”nden konut satın aldığını, diğer davalı bankadan konut kredisi kullanmak suretiyle satış bedelinin tamamını ödediğini, kendisine sunulan katalogda ve şirkete ait web sitesinde, satın almış olduğu konutun toplam alanının, brüt 97,07 m2, net 74,67 m2 olarak belirtilmesine rağmen, aradan geçen sürede katalogların ve web sitesinin değiştirildiğini, yeni katalogda bu miktarların 97 m2 ve 69,03 m2 olarak belirtildiğini, bu durumu 2011 Mayıs ayında öğrendiğini, söz konusu ayıbı davalıya bildirip, ihtar gönderdiğini, yaptırmış olduğu tespitte, konutun net m2’sinin, son katalogda belirtilen miktardan da küçük olup, 67,42 m2 olduğunun tespit edildiğini, bu şekilde taahhüt edilen m2 üzerinden teslimin yapılmamış olması ve ayıplı ifa nedeniyle 18.315,31 TL zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile uğramış olduğu zarar ve yaptığı masrafların toplam tutarı olan 18.806,3 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Mar Yapı, konutların tamamının satışının brüt m2 üzerinden yapıldığını, şirketin sözleşmenin 6.1 maddesi gereği konut tip ve alanlarında değişiklik yapma yetkisinin bulunduğunu, diğer davalı banka ise sözleşmenin tarafı olmadıklarını, davacıya kullandırılan kredinin bağlı kredi olmadığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece sözleşmenin 6 ve 18. maddeleri gereğince davacının talepte bulunamayacağı gerekçe gösterilerek davanın reddine dair verilen ilk karar, Dairemizce hakimin çekinmesi hususunun değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, bunun üzerine mahkemece önceki kararda direnilerek yeniden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Hukuk Genel Kurulunun 4.4.2018 tarih 2017/13-1705 E 2018/745 K sayılı ilamı ile, verilen hükmün yeni hüküm niteliğinde olduğu belirtilerek dosya dairemize gönderilmiştir.
1-Dava, konutun satış esnasında sunulan katalogda belirtilen metrekareden eksik yapılması nedeni ile davacının satın aldığı dairede oluşan değer kaybının ödetilmesi istemine ilişkindir.
Davacı tüketici olduğuna göre, tüketici hukuku ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4. maddesinde yer almakta olup, 4. maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır. O halde satıcı, sözleşmeden başka ayrıca ilan ve reklamlarda, broşür ve kataloglarda vaat ettiği hususlar yönünden de alıcı tüketiciye karşı sorumludur.
Dosyanın incelenmesinde; davalı yüklenici tarafından hazırlanan projeye ilişkin katalogda konutun toplam net alanının 74,67 metrekare, brüt alanının ise 97,07 metrekare olduğu ibaresi yer almaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece, davalı müteahhidin ilan ve reklamlarda, broşür ve kataloglarda vaat ettiği hususlar yönünden de davacıya karşı sorumlu olduğu gözetilerek ve konutun katalogda belirtilen eksik metrekare olarak inşa edilmesi nedeniyle uğranılan değer kaybı yönünden Dairemizin benimsediği nisbi metoda göre hesaplama yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile değer kaybı talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Davacının davalı bankaya yönelik itirazlarının incelenmesinde; davacı davalı bankadan kullandığı konut kredisi ile ödemelerini yaptığını, bu kredinin bağlı kredi olduğunu iddia ederek değer kaybından bankanın da sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. Dosyaya kredi sözleşmesi ibraz edilmiş, ancak davalı şirket kayıtları getirtilmemiştir. Bu durumda, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun uyarınca kullandırılan kredinin bağlı kredi olup olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulduktan sonra kredi veren davalı bankanın sorumlu olup olmayacağı açıkça tespit edilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan harcın iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.