23. Ceza Dairesi 2016/9804 E. , 2016/9815 K.
"İçtihat Metni"
Güveni kötüye kullanma suçundan şüpheli ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 16/10/2015 tarihli ve 2014/5639 soruşturma, 2015/9097 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İskenderun Sulh Ceza Hakimliğinin 20/11/2015 tarihli ve 2015/3939 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 03/04/2016 gün ve 822-2016 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/04/2016 gün ve 2016/140264 sayılı yazısıyla dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteminde;
Dosya kapsamına göre, şikayete konu olayın hukuk mahkemelerinde halli mümkün hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu, güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğu düşünülse dahi şikayet süresi içerisinde başvuru yapılmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 160. maddesinde, “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” hükmünün yer aldığı, anılan Kanun’un 170/2. maddesinde ise “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmüne yer verildiği nazara alındığında, şüpheli ... tarafından evi tahliye etmeleri ile ilgili ihtarnamenin 19/06/2013 tarihinde müştekiye göndermesinin, bahse konu ihtarname içeriği de incelendiğinde suçun şikayetçi tarafından öğrenildiği şeklinde değerlendirilemeyeceği, kaldı ki ... tarafından gönderilen 02/04/2014 tarihli ihtarnameye karşılık müşteki tarafından 08/04/2014 tarihinde cevap verildiği ve bahse konu ihtarnamelerin münderecatları incelendiğinde, suçun müşteki tarafından 02/04/2014 tarihli ihtarnamenin şikayetçiye ulaştığı tarih olarak kabul edilmesi gerektiği değerlendirildiğinde, müşteki ile tanıklar .... ve ....’in dosya içerisinde mevcut beyanlarının kamu davası açmak için yeterli olduğu, bu kapsamda delillerin mahkemesince takdir ve değerlendirilmesinin uygun olacağı gözetilmeden güveni kötüye kullanma suçundan şüpheli ... hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mağdur vekilinin verdiği dilekçe ile, oğlu ile şüpheli ...."ın ortak iş yaptıklarını, bu işte kullanılmak üzere kredi sağlamak amacıyla sahip olduğu evi ...."a emaneten satış olarak gösterdiğini, çekilen kredinin tamamının kendisi tarafından ödendiğini, ancak ...."ın evi iade etmediği gibi diğer şüpheli Mutia"ya sattığı, bu şekilde muvazaalı satış sonrası evi kendisine teslim etmeyen şüphelilerden şikayetçi olmuş ise de, şüphelilerin savunmaları, banka dekontları ve tüm dosya kapsamında şüpheliler ile mağdur arasındaki anlaşmazlığın hukuki ihtilaf mahiyetinde bir anlaşmazlık olduğu anlaşıldığından,
İskenderun Sulh Ceza Hakimliği"nin 20/11/2015 tarihli ve 2015/3939 değişik iş sayılı kararına yönelik Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nca düzenlenen tebliğname içeriği yerinde görülmediğinden, kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 17/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.