Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/18357
Karar No: 2019/1097
Karar Tarihi: 11.02.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/18357 Esas 2019/1097 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı tarafından tapu iptali ve tescil talebiyle açılan dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kök parselin ihyası suretiyle hazine adına tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk karar, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda reddedildi. Ancak bu karar Yargıtayca bozuldu ve davacının tapu iptali ve tescil işleminde hukuki yararının bulunmadığı, ancak işlemlerin ve çekişmelerin devam etmesi nedeniyle esas yönünden değerlendirme yapıldığı, zamanaşımı oluştuğu vurgulandı. İmar parsellerinin hukuki dayanağı idari işlemle oluştuğundan, idari yargı yerince iptal edilip kesinleşmesi durumunda imar parsellerinin yolsuz tescil durumuna düşeceği açıklandı. Kararda, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 60. maddesi ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 11. maddesi de açıklandı.
14. Hukuk Dairesi         2016/18357 E.  ,  2019/1097 K.

    "İçtihat Metni"

    14. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.12.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 08.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kök parselin ihyası suretiyle hazine adına tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk karar, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 20.12.2012 tarihli ve 2012/14770 Esas, 2012/15504 Karar sayılı ilamı ile “... mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulamanın hüküm kurmaya elverişli olduğunu söylebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, mahallinde yapılan uygulama neticesinede teknik bilirkişilerin çekişme konusu 1311 no"lu parselin ilk uygulama sırasında yol alanı olması nedeniyle ihdas edilmeyen devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, ikinci uygulamada ihdasen ... adına tescil edildiği bildirildiği halde, tescil bildiriminde (beyannamede) bir kısım parsellerin yola terkinden ihdas edildiğinin belirtildiği, bu hususlardaki çelişkinin giderilmediği gibi, çekişme konusu taşınmazın imar uygulamalarından önceki vasfı, kadastro harici bırakılan bir yer olup olmadığı ve Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmadığı, ayrıca Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmadığı görülmektedir.
    Hal böyle olunca; öncelikle 1311(1034) nolu parselin tapu kaydı ile ilk tesisinden itibaren geldi tapu kayıtlarının ve dayanak belgelerin evrak arasına alınması, ondan sonra yukarıda değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bu konuda gösterdikleri tüm delillerin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir...” gerekçesi ile bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, "davacının tapu iptali ve tescil işleminde hukuki yararının bulunmadığı, ancak işlemler ve çekişmelerin devam etmesi nedeniyle esas yönünden değerlendirme yapıldığı, emsal kabul kararlarının fiilen infaz imkanı bulunmayışı ve uyuşmazlığın imar düzenlenmesi kapsamında çözümlenebilirliği, 818 sayılı Borçlar Kanununun 60. maddesi gereğince zamanaşımı oluştuğu, 3194 sayılı Yasanın 11. maddesi uyarınca davacının anılan madde kapsamındaki yerlerle ilgili talep hakkının bulunmadığı, yeni imar düzenlenmesi yapılması yönünde belediye encümen kararları alınarak çalışmalara başlandığından davanın konusu kalmadığı, davacı talebine ilişkin çekişmenin yeni imar düzenlemesi kapsamında çözümlenmesi gerektiği" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
    Bozmaya uyulmuş olmakla lehine bozma kararı verilen taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşacağından bozma gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunludur.
    Diğer taraftan bilindiği gibi, Yargı merciilerince verilen kararlar yöntemine uygun şekilde kesin hüküm niteliğini kazandığında "Lazım-ül icra"(uygulanması gereken) duruma gelirler.
    Öte yandan, imar parsellerinin hukuki dayanağını teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilip kesinleşmesi ile imar parsellerinin TMK"nın 1025. maddesinde öngörülen yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Anılan bu husus hükmüne uyulan bozma ilamında vurgulandığı gibi mahkemenin de kabulündedir. Öyleyse, idare mahkemesi tarafından verilen imar uygulamasının iptaline ilişkin kararın kesinleşmesiyle bu idari işlemle oluşmuş tüm uygulamalar iptal edilmiş sayılacağından, sicil kayıtlarının iptal edilen uygulama öncesine getirilmesi gerektiği tartışmasızdır.
    Fiili durumda ortaya çıkan güçlükler ve infaza ilişkin sıkıntılar kesinleşen yargı kararları doğrultusunda ilgili idarece yeniden yapılacak imar düzenlemeleriyle çözümlenebilir ancak, bu güçlük ve sıkıntılar gerekçe yapılmak suretiyle yolsuz tescilin korunamayacağı da kuşkusuzdur.
    O halde, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamına aykırı olarak ve yasal olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi