11. Hukuk Dairesi 2018/1008 E. , 2019/6586 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 08/02/2017 tarih ve 2015/205 E- 2017/127 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi"nce verilen 10/01/2018 tarih ve 2017/625 E- 2018/15 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 22.10.2019 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin %17 hissesine sahip ortağı olduğunu, 25/03/2015 tarihinde yapılan olağan genel kurula katıldığını, müvekkilinin yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği hususların cevaplandırılmadığını, yönetim kurulu üyelerine aylık 35.000,00 TL huzur hakkı ödenmesine ilişkin kararın fahiş olduğunu, davalı şirkete ödenmekte olan kota priminin %10"unun yönetim kurulu üyelerine ödenmesine ilişkin alınan kararın da iptali gerektiğini ileri sürerek, dava konusu genel kurulda alınan ve dava konusu edilen hususlardaki genel kurul kararının icrasının dava sonuna kadar geri bırakılmasına ve 25/03/2015 tarihinde gerçekleştirilen genel kurulda alınan kararların iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iptalini talep ettiği genel kurulda olumsuz görüş bildirip olumsuz oy kullanmasına rağmen muhalefetini tutanağa geçirtmediğini, bu nedenle yasanın dava açma konusundaki şartı gerçekleşmediğinden davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesini, huzur hakkının yönetim kurulunun kanundan doğan bir hakkı olup verilmesi için şirketin kâr etmesine gerek olmadığını, belirlenen huzur hakkı ve diğer ödemelerin fahiş olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin mali yapısı, kârlık durumu, pay kârı dağıtmaması, ekonomik durumlar gibi hususlar dikkate alındığında aylık 35.000,00 TL huzur hakkı ve kotadan ayrılan %10 "luk pirimin yönetim kurulu üyelerine ödenmesine ilişkin kararın piyasa koşullarına göre yapılan değerlendirmede aşırı bir tutar olduğu, bu nedenle kanuna, sözleşmeye ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı bulunduğu gerekçesi davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin 25/03/2015 tarihinde yapılan 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında gündemin 7. maddesi ile görüşülüp alınan yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ve pirim ödenmesine ilişkin kararın iptaline, genel kurulun iptali talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, davacının 7. maddeye yönelik olarak daha karar alınmadan önce karşı çıkıp itiraz ettiği, bu şekilde muhalefet durumunun öneriye karşı olup, kararın alınmasından sonra yapılmış bir karşı çıkmanın bulunmadığı, bu durumda iptal davası açabilmek için kanunun aradığı alınan kararlara muhalif kalma koşulunun yerine getirilmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 22/10/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.