Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1077
Karar No: 2019/6585
Karar Tarihi: 22.10.2019

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/1077 Esas 2019/6585 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2018/1077 E.  ,  2019/6585 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13/10/2016 tarih ve 2015/155 E.- 2016/457 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi"nce verilen 08/11/2017 tarih ve 2017/590 E.- 2017/566 K. sayılı kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 22.10.2019 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili; müvekkili tarafından Fronting Blok Abonman Poliçesi ile sigortalanan Nexans Türkiye Endüstri ve Tic. A.Ş"ye ait bakır kablo emtiasının İzmir/Türkiye"den Fellxstowe/İngiltere"ye taşıma işleminin MSC Rafaela isimli gemi ile konteyner içerisinde taşıyan sıfatıyla davalı tarafından üstlenildiğini, söz konusu emtiaların deniz nakliyesi sırasında gemi kaynaklı bir problem nedeniyle sızan yakıtın emtia konteynerlerine ulaşması ve konteyner içindeki emtialara sirayeti sonucu hasarın meydana geldiğini, yapılan incelemelerde makara kenarında yakıt sirayetinin dış kablo sarımlarına kadar ulaştığının tespit edildiğini, fatura ve yapılan tespitler gereğince 48.234,53 Euro (133.276,82 TL) sigortalı zararının müvekkili şirket tarafından tazmin edilmiş olduğunu, davalılara müracaatta bulunulduğunu ancak sonuç alınamadığını, buna ilişkin icra takibinin başlatıldığını, davalı şirketin borca itiraz ettiğini belirterek 48.234,53 Euro 133.276,82 TL alacağa ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptaline, yasal faizi ile birlikte tahsiline, %20"den az olmayan oranda icra inkar tazminatına, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkili şirketin dava konusu taşımada navlun komisyoncusu olarak faaliyet gösterdiğini ve sorumluluğunun bulunmadığını, davaya ilişkin icra takibinin tahliye tarihinden bir yıl geçtikten sonra yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, sigorta şirketi tarafından sigortalısına hasar tazminatının 05/05/2014 tarihinde ödendiği, icra takibinin 08/12/2014 tarihinde başlatıldığı, TTK"nın 1188/3. maddesinde rücu davası açma hakkı bu hakka sahip olan kişinin istenen tazminat bedelini ödediği veya aleyhine açılan tazminat davasında dava dilekçesini tebellüğ ettiği tarihten itibaren 90 gün içinde kullanılmadıkça düşeceği hükmüne yer verilmiş olduğu, sigorta şirketinin sigortalısına ödeme yaptığı tarih ile icra takibinin yapıldığı tarih değerlendirildiğinde, bu maddede belirtilen sürenin geçtiği, TTK"nın 1189. maddesinde "tazminat isteminin muhatabı, zarar göreni dava açma süresini kaçırması sonucunu doğurucak şekilde oyalarsa, hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu itirazından yararlanamaz" hükmüne yer verilmiş ise de davacı vekilinin bu hususa ilişkin yeterli delil ve belge sunmadığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermiştir.
    Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince; taşınan malın 18.06.2013 tarihinde hasarlı olarak tesliminin gerçekleştiği, ödemenin 05.05.2014 tarihinde yapıldığı 12.12.2014 tarihinde icra takibinin başlatıldığı davanın ise 12.03.2015 tarihinde açıldığı göz önüne alındığında teslim tarihinden itibaren, 1 yıllık hak düşürücü süre içinde davanın açılmadığı gibi ödeme tarihinden itibaren 3 ay içinde takip talebinde bulunulmadığı, davacının sürenin geçirilmesini temin için davalı tarafından oyalandığı iddiası da dosya içeriğine göre ispatlanmadığı sonucuna varan mahkemenin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak davanın hakdüşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiğinden davalı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin hak düşürücü süreye ilişkin olarak bildirdiği istinaf sebepleri yerinde olmadığından bu kısma yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, vekalet ücreti bakımından kabulü ile hükmün 3. nolu bendinin kaldırılarak davalı vekili için takdir olunan 1.980.-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili-katılma yoluyla davalı vekili temyiz etmiştir.
    1- Dava, sigorta poliçesine dayalı rücu istemiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmakla, Bölge Adliye Mahkemesince davacının hak düşürücü süreye yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, vekalet ücretine yönelik istinaf sebeplerinin kabulü ile hükmün (3) numaralı bendinin kaldırılarak “davalı vekili için takdir olunan 1980TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine” karar verilmiştir.
    6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesiyle, bölge adliye mahkemesince, incelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde ve ancak bu halde başvurunun esastan reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Hal böyle olmakla, aynı yasanın 353/1-b-2 ve 3. maddelerinde öngörüldüğü üzere, ilk derece mahkemesi kararında kanunun uygulanmasında veya gerekçesinde hata bulunması halleri ile ilk derece yargılamasına ilişkin tahkikat eksiklikleri duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekir.
    Bu durumda, ilk derece yargılaması aşamasında dava hak düşürücü süreden reddedilmiş ve davalı yararına nispi vekalet ücreti takdir edilmişken, bölge adliye mahkemesince vekalet ücreti yönünden yeni bir hüküm kurulabilmesi için öncelikle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp esas hakkında HMK 353/1.b-2-3 maddeleri uyarınca yeniden hüküm tesis edilmesi ile birlikte vekalet ücreti yönünden de yeniden hüküm tesisi mümkün olacağından, istinaf başvurusunun dava hak düşürücü süreden reddedilirken vekalet ücreti yönünden kabulü ile yeniden hüküm kurulması doğru görülmemiş, bölge adliye mahkemesi kararının re’sen bozulması gerekmiştir.
    2- Bozma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 22/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi