Esas No: 2010/135
Karar No: 2011/137
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2010/135 Esas 2011/137 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2010/135 E. , 2011/137 K.- MAAŞ ÖDEME HIZMETLERINDEN YARARLANILMA KOŞULLARININ BELIRLENMESINE ILIŞKIN PROTOKOLÜN IPTALI ISTEMI
- UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 19
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacı : E.S. Şanlıurfa Şubesi Vekili : Av. S.Ç. Ö. Davalı : Şanlıurfa Valiliği O L A Y : Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile T.H. Bankası A.Ş. Şanlıurfa Şubesi arasında imzalanan Milli Eğitim Müdürlüğünün H. Bankasına ulaştıracağı bilgiler doğrultusunda personeline yapacağı maaş, ikramiye, vergi iadesi, tazminat v.b. ödemelerin, Banka nezdinde her bir personel adına açılacak vadesiz mevduat hesaplarına otomatik aktarımını içeren Bankanın maaş ödeme hizmetlerinden yararlanma koşullarının belirlenmesine ilişkin 5.12.2008 tarihli protokolün Başbakanlık genelgelerine uygun olarak düzenlenmediği, protokol hazırlanırken yapılan toplantılara kendi temsilcilerinin çağırılmadığı, aleniyet ilkesine aykırı olarak toplantılar yapıldığı öne sürülerek, iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açılmıştır. ŞANLIURFA İDARE MAHKEMESİ; 20.7.2009 gün ve E:2009/283, K:2009/1192 sayı ile, dava konusu işlemin; Şanlıurfa Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile T.H. Bankası A.Ş. Şanlıurfa Şubesi arasında, Şanlıurfa Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğünün bankaya ulaştıracağı bilgiler doğrultusunda personeline yapacağı maaş, ikramiye, vergi iadesi, tazminat vb. ödemelerin, banka nezdinde her bir personel açılacak vadesiz mevduat hesaplarına otomatik aktarımını içeren, bankanın maaş ödeme hizmetlerinden yararlanma koşullarının belirlenmesi amacına haiz protokol olduğu, Vergi Mahkemesinin görevine giren vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ile bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin bulunmadığı gibi idare mahkemesinin görevine giren iptal veya tam yargı davasına konu bir işlem ile ilk derecede Danıştayca çözümlenecek bir işlem de olmadığı, özel hukuk ilişkisinden doğan ve adli yargının konusuna giren bir işlem olduğu gerekçesiyle davayı görev yönünden reddetmiş, bu karar kesinleşmiştir. Davacı aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır. ŞANLIURFA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 6.4.2010 gün ve E:2009/384, K:2010/70 sayı ile, yargı yolu itibariyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine, uyuşmazlığın çözüm yerinin tespiti için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, Sıddık YILDIZ, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 4.7.2011 günlü toplantısında: l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre: 2247 sayılı Yasa"nın 19. maddesindeki "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler." hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir. Yasakoyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağını tanımıştır. Olayda, adli yargı yerince, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve görevli merciin belirtilmesi için re"sen Uyuşmazlık Mahkemesi"ne başvurulmasına da karar verilmiştir. Bu haliyle her ne kadar 2247 sayılı Yasa"da öngörülen yönteme uymamakta ise de davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, Asliye Hukuk Mahkemesi’nce re sen yapılan başvurunun 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi"nin kuruluş amacına uygun olacağından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, davacı Sendikanın, Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile T.H. Bankası A.Ş. Şanlıurfa Şubesi arasında imzalanan Milli Eğitim Müdürlüğünün H. Bankasına ulaştıracağı bilgiler doğrultusunda personeline yapacağı maaş, ikramiye, vergi iadesi, tazminat v.b. ödemelerin, Banka nezdinde her bir personel adına açılacak vadesiz mevduat hesaplarına otomatik aktarımını içeren Bankanın maaş ödeme hizmetlerinden yararlanma koşullarının belirlenmesine ilişkin 5.12.2008 tarihli protokolün iptali isteminden kaynaklanmıştır. Bir kamu hizmetinin yürütülmesi için ihtiyaç duyulan mal veya hizmet temini sırasında, "idarede kanunilik" ilkesi gereğince idarenin belirli usul ve esaslara uyması zorunlu olup; işin sözleşmeye bağlanmasından önce geçen bu süreçte tesis edilen işlemlerin, kamu gücüne dayalı, re"sen ve tek yanlı olması nedeniyle idari işlem niteliğini taşıması karşısında, yargısal denetiminin idare hukuku ilkelerine göre idari yargı yerlerince yapılacağı tartışmasızdır. Ancak, işin sözleşmeye bağlanmasından sonraki işlemlerin hangi hukuki rejime tabi olacağının tespiti için: yapılan sözleşmenin konusu ile içerdiği hüküm ve koşulların niteliğinin ayrıca incelenmesi gerekecektir. İdari sözleşme, idarenin kamusal yetkisine dayanarak, kamu hizmeti gerekleri ve kamu yararı nedeniyle yaptıkları sözleşmelerdir. Bunlar idarenin ayrıcalıklı ve üstün hak ve yetkilerini içerirler. İdare, bu sözleşme hükümlerinde tek yanlı değişiklik yapabilir ya da sözleşmenin feshine gidebilir, Bu nitelikte olmayan diğer sözleşmeler ise, genelde özel hukuk alanında, özel hukuk kurallarına göre düzenlenir. İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile H.bank Şanlıurfa Şubesi arasında imzalanan davaya konu protokol ile, Milli Eğitim Müdürlüğünün Bankaya ulaştıracağı bilgiler doğrultusunda personeline yapacağı maaş, ikramiye, vergi iadesi, tazminat gibi ödemelerin Banka nezdinde her bir personel adına açılacak vadesiz mevduat hesaplarına otomatik aktarımını içeren, Bankanın maaş ödeme hizmetlerinden yararlanma koşullarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Dosyanın incelenmesinden, protokolün tarafların serbest iradelerine dayandığı, kurum personelinin gerçekleştireceği havale ve EFT lerden ücret, masraf, komisyon alınacağı, Bankanın anlaşmalı olduğu ortak nokta ve Ziraat Bankası ATM lerinde gerçekleştirilecek işlemlerin ücretlendirileceği, Bireysel Kredi işlemlerine yürürlükteki oran ve tutarlarda ücret masraf ve komisyon alınacağı vs. gibi maddelerden protokolün ticari nitelik arzettiği anlaşılmıştır. Kamu hukukunun ve dolayısıyla kamu gücünün bu sözleşmede yeri bulunmamaktadır. Anılan protokol incelendiğinde, personele hesap açılması ve ATM kartı verilmesi; ödeme bilgilerinin Bankaya iletimi; Ödemelerin toplam tutarının Bankaya yatırılması ödemelerin personel hesaplarına aktarımı, hatalı ödemelerde sorumluluk, ödemelerin ATM ve şubece yapılması, Kurumu temsile yetkili kişilerle ilgili bildirimler ile Gizlilik ve Kamuya açıklama yasağı başlıkları altında düzenlemelerin getirildiği; süre ve fesih başlıklı maddede de, protokolün imza tarihinden itibaren 3 yıl süre ile 10.1.2012 tarihine kadar geçerli ve yürürlükte olduğu; sona erme tarihinden en az iki ay önce taraflardan biri feshini ihbar etmediği takdirde, sözleşmenin aynı şartlarla iki yıl süreyle uzatılmış sayılacağı; kurumun iş bu protokolde yazılı taahhütlerinden herhangi birini gününde ve tam olarak yerine getirmediği veya protokol süresi içinde protokol uygulamasını fiilen durdurduğu; vazgeçtiği veya protokolü süresinden önce fesh ettiği takdirde Bankanın fazlaya dair zararlarını talep hakkı saklı kalmak kaydıyla 3.562.500 YTL cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt edeceği; yetkili mahkemeler başlıklı bölümünde ise tarafların, bu protokolden doğabilecek ihtilafların çözümünde Şanlıurfa Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunu kabul ettikleri ifade edilmiştir. Protokolde, tarafların karışlıklı fesih yetkileri ile doğabilecek ihtilafların çözümünde yetkili mahkemelerin belirlendiği anlaşılmıştır. Bu durum karşısında, protokolün kamu hukuku ağırlıklı değil, tarafların serbest iradesi ile oluştuğu, özel sözleşme niteliğini taşıyan protokolün davacı tarafından iptalinin istenildiği gözetildiğinde doğan uyuşmazlığın, anılan sözleşme hükümleri ve özel hukuk kuralları uyarınca, adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekeceği sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19. madde kapsamında görülen başvurusunun reddi ile verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 19. madde kapsamında görülen BAŞVURUSUNUN REDDİ ile 6.4.2010 gün ve E:2009/384, K:2010/70 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 4.7.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.