Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/18615
Karar No: 2019/1082
Karar Tarihi: 19.02.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/18615 Esas 2019/1082 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/18615 E.  ,  2019/1082 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davalılardan ... hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine, diğer davalılar bakımından davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılardan ... ve ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.02.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:


    -KARAR-
    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan babaları ...’den kendilerine kalan 21062 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak, davalı kardeşlerinin kendisini aldatarak taşınmaz üzerindeki binaya davalı ... için bir kat daha çıkacaklarını, bunun için imzaları gerektiğini söyleyerek içeriğini bilmediği bir belgeyi imzalamasını sağladıklarını, kendisinin okuma yazması olmadığını, imzaladığı belgenin 16.12.1977 tarihli satış vekaletnamesi olduğunu, bu vekaletname ile dava dışı Avukat ...’ye çeşitli yetkiler verdiğini, vekilin de vekalet görevini kötüye kullanarak ve davalılarla anlaşarak babalarından intikal eden taşınmazdaki paylarını davalılara temlik ettiğini bir süre önce tapuya gittiğinde öğrendiğini, aynı şekilde okuma yazma bilmeyen annelerinden pay kalmasını engellemek için haksız bir şekilde ondan gelecek payları da davalıların adlarına geçirdiklerini ileri sürerek hileli bir şekilde alınan vekaletname ile davalılar adına yapılan temlik işlemlerinin iptali ile payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, davacının okuma yazma bilmediği hususunun doğru olmadığını, davacının evlendikten sonra dava konusu taşınmazda kendi payına düşecek hisseyi nakit olarak talep etmesi üzerine Av. ..."ye verdiği 19/12/1977 tarih ve 4092 yevmiye nolu vekaletname ile satış işleminin yapıldığını, ödenen bedelin resmi satış senedine yazıldığını ve davacının bedelin ödenmesini takiben satış işlemine imza attığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davalılardan ..."in tapuda malik olmadığı anlaşıldığından hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine, vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak davacıya ait miras payının davalılara temlikini sağladığı gerekçesi ile diğer davalılar bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının ve tarafların dava dışı anneleri ...’in ... 2.Noterliğinin 16.12.1977 tarih ve 35282 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile dava dışı Av....’yi, murisleri ...’den intikal edecek taşınmazlardaki hisselerini satmak hususunda vekil tayin ettikleri, çekişme konusu (öncesinde) 2553 parsel sayılı taşınmazın ½ payı mirasbırakan ... adına kayıtlı iken 19.12.1977 tarihli işlem ile önce mirasçıları olan davanın tarafları ve dava dışı ...adına intikal ettiği, daha sonra davacı ve dava dışı ...adına intikal eden payların aynı resmi senet ile bahsi geçen vekaletname kullanılmak sureti ile davalılara satıldığı, daha sonra ifraz işlemi ile sayfası kapatılan 2553 parsel sayılı taşınmazın 21062 parsel olduğu, söz konusu taşınmaz üzerinde yer alan 1 ve 5 nolu bağımsız bölümlerin davalı ..., 2 ve 4 nolu bağımsız bölümlerin davalı ..., 3 nolu bağımsız bölümün ise dava dışı ... isimli şahıs adına kayıtlı hale geldiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Ayrıca, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile TMK"nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir.
    Somut olayda, tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve yukarıda belirtilen ilkeler göz önüne alındığında, dava konusu taşınmazdaki payının vekalet görevinin kötüye kullanılması yolu ile ve kötüniyetli olarak dava dışı vekil tarafından davalılara temlik edildiği hususunun davacı tarafından usulüne uygun olarak kanıtlanamadığı açıktır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davalılar ... ve ... vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekili için 2.037.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi