Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/6776
Karar No: 2014/10756
Karar Tarihi: 13.05.2014

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/6776 Esas 2014/10756 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2014/6776 E.  ,  2014/10756 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Kdz. Ereğli 1. İş Mahkemesi
    Tarihi :24.01.2014
    No :2012/671-2014/18

    Davacı Kurum, iş kazası sonucu ölen sigortalı işçinin hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan ödemelerin 506 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca tazminine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Anayasa Mahkemesi iptal kararı resen dikkate alınarak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum avukatı ile davalı işveren şirket avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Davanın kabulüne dair önceki hüküm her iki tarafın temyizi üzerine Dairemizin 02.05.2012 gün 2011/2805 esas 2012/7699 karar sayılı ilâmıyla; “...Dava, iş kazasından doğan rücu tazminatı istemine ilişkin olup, 506 Sayılı Kanunun 26/1.inci maddesindeki “....sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere...” bölümünün, Anayasa Mahkemesince 23.11.2006 tarih ve 2003/10 Esas 2006/106 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olması karşısında, Kurumun bu maddeden doğan rücu hakkının, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayandığının kabul edilmesi ve bu kabul çerçevesinde, Kurumun rücu alacağının, ilk peşin değerin kusura tekabül eden miktarıyla sınırlı bulunmasına, öte yandan, kesinleşen önceki rücu davalarında hükmolunan miktarın mahsubu yapılırken, sigortalıya bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin esas alınması gerektiğine; şayet ilk peşin sermaye değerli gelirle birlikte artışlara da hükmedilmişse, artışların hükmolunacak rücu tazminatından mahsup edilmesine olanak bulunmamasına, bu çevrede meseleye fiili ödemeler açısından bakıldığında ise fiili ödemenin mevcudiyeti halinde, kurumun talep edebileceği miktarın hesabının da aynı şekilde gerçekleştirilmesi gerekmekte olup; şayet ilk peşin sermaye değerli gelirin kusur karşılığı, fiili ödeme miktarından düşük ise o takdirde ilk peşin sermaye değerine itibar edilmesi; aksine fiili ödeme miktarı ilk peşin değerden düşük ise o takdirde de fiili ödeme miktarının esas alınması gerektiğine göre, mahkemece, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının derdest davalara uygulanması gerektiği gerekçe gösterilerek yargılama yapılıp, hüküm tesis edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Davanın yasal dayanağını teşkil eden 506 sayılı Yasanın 26. maddesi hükmü gereğince davalı işverenin rücu alacağından sorumluluğu ancak maddede öngörülen yasal koşulların gerçekleşmesi halinde mümkündür. Somut olayda, zararlandırıcı sigorta olayının, sigortalının, vinç operatörü C.. E.. ile birlikte alçı deposunda bulunan 1359 kilogramlık küp şeklindeki alçıları tır dorsesine vinç yardımıyla yüklerken üzerinde oturduğu vinç aparatına bağlı kancadan birinin dorse üzerindeki çuvallara takılması ve bulunduğu aparatın savrulması üzerine dengesini yitirip 3-3,5 metreden zemine düşüp vefat etmesi biçiminde gerçekleştiği, hükme dayanak kılınan kusur raporunda davalı işverene %70, sigortalıya %30 oranında kusur izafe edildiği, müfettiş raporunda ise, işveren şirkete %70, dava dışı vinç operatörü Celal"e %20, sigortalıya %10 kusur verildiği anlaşılmaktadır. Diğer yandan, Karadeniz Ereğli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/181 Esasında şirket yetkilisi Kaan Karakaş ile depo sorumlusu T..B.. aleyhine kamu davası açıldığı, ancak, dosyanın akıbetinin araştırılmadığı görülmektedir.
    Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi hükmüne göre; hukuk hâkimi kusur olup olmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair hükümleri ile bağlı olmadığı gibi kusurun takdiri ve zararının miktarını tayin hususunda da ceza mahkemesi kararı ile bağlı değildir. Ancak, kesinleşen ceza mahkemesi ilamında saptanmış olan maddi olguların hukuk hakimini de bağlayacağı tartışmasızdır. Yukarıda adı geçen dava dışı K.. K.. ve T.. B.."nin ceza mahkemesince kusurlu bulunup mahkum olması ve hükmün kesinleşmesi halinde adı geçenlerin kusursuzluğundan söz edilemeyeceği gibi münasip oranda bir miktar kusurlu sayılmasında da zorunluluk bulunmaktadır. Hükme dayanak kılınan kusur raporu bu nedenle yetersiz olup ayrıca iş müfettişi raporu ile de çelişmektedir.
    Mahkemece, ceza davasının sonucu beklenip ilgili dosyanın kesinleşmesi halinde işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişi heyetinden ceza davasında kesinleşen maddi olgular da değerlendirilerek tarafların kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınıp, çelişkiler de giderilmek suretiyle sonucuna göre hüküm kurulması gerekir. Kabule göre de, gerek gerekçede gerekse hüküm fıkrasında ilk peşin değerli gelirin %70 kusur karşılığı yerine artışları da içeren gelirin %70 kusur karşılığı esas alınarak istek gibi gelir ve masraf tutarına hükmedilmesi, diğer yandan cenaze giderinin %5,95 istem karşılığı yerine talep aşılarak %70 kusur kaşılığına hükmedilmesi isabetsiz bulunmuştur...” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Bozma sonrası yürütülen yargılama sürecinde; ceza dosyası celbedilmiş, şirket yetkilisi Kaan ile depo sorumlusu Tayfun’un mahkumiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar her ikisi yönünden de kesinleşmiştir. Mahkemece alınan ve hükme dayanak kılınan 27.02.2013 tarihli kusur raporunda işveren şirkete %65, depo sorumlusu Tayfun’a %5, vinç operatörü Celal’e %5, ölen sigortalıya ise %25 oranında kusur izafe edilmiş, şirket yetkilisi ve cezada mahkum edilen Kaan Karakaş yönünden ise oransal olarak bir kusur değerlendirmesi yapılmamıştır. Bozmaya uyulduğuna göre, bozma gerekçelerine uygun olarak yargılama yapma ve hüküm verme zorunluluğu doğar. Mahkemece, ceza mahkemesince kusurlu bulunup mahkum olan K..K..’ın bir miktar kusurlu sayılmasında zorunluluk bulunduğu hususu gözetilmeksizin düzenlenen 27.02.2013 tarihli yetersiz kusur raporunun hükme dayanak kılınıp yazılı biçimde karar tesis edilmesi yerinde görülmemiştir. Mahkemece, işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişi heyetinden ceza davasında kesinleşen maddi olgular da değerlendirilerek K.. K.. da dahil edilmek suretiyle tarafların kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınıp, çelişkiler de giderilmek suretiyle sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.
    O halde; davacı Kurum avukatı ile davalı işveren şirket avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalıya iadesine, 13.05.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi