Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/9661
Karar No: 2020/1867
Karar Tarihi: 16.06.2020

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/9661 Esas 2020/1867 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi         2017/9661 E.  ,  2020/1867 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Kadastro sırasında Duruköy köyü, 120 ada 1 parsel sayılı 2771 hektar 784,18 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden orman niteliğiyle davalı Hazine adına tespit edilerek, 25.08.2007’de tapuya kaydedilmiştir.
    Davacı, zilyetliğinde bulunan taşınmazının orman parseli içerisinde bırakıldığını belirterek, tapunun iptaliyle adına tescilini istemiştir.
    Mahkemece; davanın kabulüne ve ekli krokide (B) harfi ile gösterilen kısmın 120 ada 1 sayılı parselden ayrılarak İbrahim Kara (müşterek miras bırakanları) mirasçıları payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 30/12/2010 gün ve 2010/14624 - 17149 E.K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ""Mahkemece; bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen kısmın kültür arazisi olduğu ve davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, incelenen dosya kapsamına, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporuna göre mahkemenin değerlendirmesi yerinde değildir. 10.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kanunun 4/3. maddesi; "çalışma alanında orman bulunması ve 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosuna başlanılmamış olması halinde, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti kadastro ekibi tarafından yapılır ve bu durum ekip tarafından iki ay önce Orman Genel Müdürlüğüne bildirilir. Buna karşılık iki ay içinde kadastro komisyonlarınca orman sınırlarının belirlenmemesi halinde, kadastro çalışma alanı sınırları kadastro ekiplerince belirlenir ve çalışmalar bu kanun hükümlerine göre yürütülür.
    Kadastro ekiplerince bu şekilde tespit ve ilân edilen yerlerde orman kadastro işlemleri de ikmal edilmiş sayılır. Orman kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyulur." şeklinde iken, 22.02.2005 tarihli ve 5304 sayılı Kanunla sözü edilen üçüncü fıkra değiştirilmiş ve aynı maddeye 4, 5 ve 6. fıkralar eklenmiştir. Bu değişiklikte üçüncü fıkra "Çalışma alanında orman bulunması ve 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosuna başlanılmamış olması halinde, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tesbiti kadastro ekibi tarafından yapılır. Ancak; bu çalışmalarda kadastro ekibine ... taşra teşkilatınca görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi veya ziraat mühendisinin bildirimden
    itibaren 7 gün içinde iştirak ettirilmesi zorunludur. Bu çalışmalara muhtar ve bilirkişilerin katılmaması halinde çalışmalar re’sen devam ettirilir." şeklini almış, eklenen beşinci fıkra ise "Çalışma alanındaki ormanların bu ekipçe sınırlandırılma ve tesbitleri yapılarak otuz günlük kısmi ilâna alınır. Bu alanlarda orman kadastrosu yapılmış sayılır" şeklindedir. Yine 27.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5831 sayılı Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile 6831 sayılı Orman Kanununun 7. maddesinin birinci fıkrasının sonuna; "Ancak, henüz orman kadastrosuna başlanılmamış yerlerde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre belirlenen orman sınırı, orman kadastro komisyonlarınca belirlenen orman sınırı niteliğini kazanır" cümlesi eklenmek suretiyle 6831 sayılı Kanun hükümleri 3402 sayılı Kanuna hükümleri ile uyumlu hale getirilmiştir. Yukarıda belirtilen yasaların getirdiği bu yeni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca orman kadastro çalışmalarının yapıldığı, kadastro ekiplerince dava konusu taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği ve kamu malı niteliğini kazandığı, 3402 sayılı Kanunun 16/D maddesi hükmünde "Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tâbi olduğunun" belirtildiği, bu nedenle ormanlar hakkında Özel Kanun olan 6831 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği ve 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde de orman kadastrosunun kesinleşmesinden sonra tapulu taşınmazlarda tapu sahiplerinin 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açabilecekleri hükmünün bulunduğu, bu ilkelerin HGK"nın 08.06.2005 gün 2005/20-327-377 sayılı ve 28.06.2006 gün 2006/20-467-494 sayılı kararlarında da aynen benimsendiği anlaşılmakla, davacının zilyetliğe dayanarak açtığı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle (B) ile gösterilen bölümün kabulüne karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır."" gereğine değinilmiştir. Davacı vekilince karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine Dairece 23.05.2011 gün 2011/6021 - 6123 sayılı karar ile davacı tarafın karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 03/04/2014 gün 2013/2894 - 2014/4008 E.K. sayılı kararı ile hüküm ikinci kez bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında; ""Her ne kadar; mahkemece, Dairenin bozma kararına uyularak karar verilmiş ve bunun sonucunda, bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukukî esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelmiş ve bunun sonucunda taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durum, başka bir değişle Dairenin bozma kararı uyarınca taraflar lehine veya aleyhine olarak usuli kazanılmış hak meydana gelmiş ise de mahkemenin, bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması, yine uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilmesi halleri, usûlî kazanılmış hakkın istisnaları olup, oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (Hukuk Genel Kurulunun 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E. - 2004/19 K.). Bu istisnaların bulunması halinde Daire bozma ilâmına uyulmuş olması nedeniyle tarafların lehine ve aleyhine oluşan usûlî kazanılmış hak hukukça değer taşımaz. Somut olayda, mahkeme kararından sonra, ancak, kesinleşmesinden önce Anayasa Mahkemesi tarafından 22.05.2013 tarih ve 2012/108 E. - 2013/64 K. sayılı ilâm ile 31.08.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 05.11.2003 tarihli ve 4999 sayılı Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6. maddesiyle değiştirilen 11. maddesinin birinci fıkrasının “Bu müddet içinde itiraz olmaz ise komisyon kararları kesinleşir. Bu süre hak düşürücü süredir.” biçimindeki üçüncü ve dördüncü cümlelerinin Anayasa’nın 13, 35 ve 36. maddelerine aykırı görülerek iptallerine karar verilmiştir. Karar, 12.07.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmış, yayımdan itibaren 6 ay sonra yürürlüğe gireceği düzenlenmiş olup, 13.01.2014 günü itibariyle yürürlüğe girmiştir. Getirilen bu yeni düzenlemeye göre, tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıllık süre içerisinde tapuya dayalı olsun veya olmasın kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak
    dava açılabilecektir. Eldeki dava, 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4. maddesi uyarınca yapılan kadastro sonucu orman olarak tescil edilen taşınmaza karşı on yıllık süre içerisinde açılmış olup, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde 6527 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin usûlî kazanılmış hakkın istisnalarından olup derdest davalarda da uygulanması gerektiğinden, orman kadastrosuna itiraz davalarının 10 yıl içinde zilyetliğe dayalı olarak açılabileceği nazara alınarak tapu kaydı koşulu aranmaksızın işin esasının incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi"" gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 03/04/2014 gün 2013/2894 - 2014/4008 E.K. sayılı bozma ilamına uyularak (B) harfi ile gösterilen kısmın 120 ada 1 sayılı parselden ayrılarak İbrahim Kara (müşterek miras bırakanları) mirasçıları payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
    Hükmüne uyulan Dairemizin 2015/10101 E. - 2016/11811 K. sayılı kararı ile özetle; "Paftadaki durumuna göre dört tarafı orman parseli ile çevrili taşınmazlar 6831 sayılı Kanunun 17. maddesi gereğince orman içi açıklık olup, orman içi açıklıklar zilyetlikle kazanılamaz. Çekişmeli taşınmazın tüm yönlerden 120 ada 1 sayılı orman parseli ile çevrili olup, bu konumu ile 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde açıklanan orman içi açıklık niteliğinde olduğu, gerek 26.05.1958 tarihli Orman Tahdit ve Tescil Talimatnamesinde gerekse 25.06.1970 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 31.05.1970 gün ve 531 sıra nolu Orman Tahdit ve Tescil Yönetmeliğinin 33/3. ve 19.08.1974 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 25.07.1974 tarihli Orman Kadastro Yönetmeliğinin 40/A ve 30.05.1984 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 30/1. ve 02.09.1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/1 ve 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26/a maddesinde "...6831 sayılı Kanunun 17. maddesinde yer alan orman içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaççık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıkların orman olarak sınırlandırılacağı" öngörülmüştür.
    6831 sayılı Kanunun 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.
    6831 sayılı Kanun, madde: 17/1-2
    Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.
    Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (17/06/2004 gün ve 5192 sayılı Kanun ile değişik hali).
    Kanun metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır.
    Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE OLURSA OLSUN ORMAN İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR]. Bu tür yerlerin 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılması gerekir.
    Kanun koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar, özel mülke dönüşüp tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [YHGK’nın 10.12.1997 gün ve 1997/20 - 830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20 - 808/1039, 08.02.1999 gün ve 1999/7-22-43, 13.10.1999 gün ve 1999/8-689 - 822, 03.04.2002 gün ve 2002/8 - 230 - 261 ve 22.10.2003 gün 2003/20 - 665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyetlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
    Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
    Ayrıca; orman içi açıklık ve boşluklar ile orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar, yasa gereği orman sayıldığı için, 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesinin (a) ve (j) bentleri gereğince Devlet Ormanı olarak sınırlandırılması öngörülmüştür. Bu tür yerler zilyetlik yolu ile kazanılamaz ve özel mülk olarak tescil edilemez.
    Mahkemece değinilen yönler gözetilerek davacı ..."nın davasının reddi gerekirken, dava konusu taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır." denilmiştir.
    Mahkemece; bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi hükümlerine göre yapılmıştır.
    Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davacı ..."ya yükletilmesine 16/06/2020 gününde oy birliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi