Esas No: 2008/255
Karar No: 2009/180
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2008/255 Esas 2009/180 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2008/255 E., 2009/180 K.
"İçtihat Metni"
Davalılardan İlyasbey Vergi Dairesi tarafından, vergi alacağından dolayı diğer davalılardan F Profil Otomotiv Yan Ürünleri San. Ve Tic. A.Ş."ne ait fabrikadaki makina, teçhizat gibi bir kısım menkul mallara haciz konulmuş, 6183 sayılı Kanun uyarınca malların satışı için iki kez ihaleye çıkılmış; alıcı çıkmadığından, 14.9.2004 tarihinde pazarlık yolu ile diğer davalı İFP Endüstriyel Profil Üretim San. Ve Tic. Ltd. Şirketine satılmıştır.
Davacılar vekili, Kurum borçlusu ( davalı) F Profil Ot. Yan Ür. San. Tic. A.Ş. ile ihale alacaklısı (diğer davalı) İFP End. Ür. San. Tic. Ltd. Şti"nin adreslerinin aynı, ortaklarının kardeş olduklarını, Davalı kurum(Alacaklı) tarafından pazarlık yoluyla satılan makinelerin, bu fabrika binasında bulunan mütemmim cüz ve teferruatlar olduğunu; Gebze 1. İcra Müdürlüğünün 2001/1231-1271 sıra sayılı ve 2003/317 ve yine Gebze 2. İcra Müdürlüğünün 2001/2472 E. sayılı dosyaları ile kıdem ve ihbar tazminatından kaynaklanan işçi alacaklarından dolayı 29.03.2002 tarih ve 1573-1604 sıralı yevmiye numaraları ile aynı taşınmazın tapu kaydı üzerinde hacizlerinin mevcut olduğunu; taşınmazın tapu kaydı üzerinde Gebze 1.Asliye Hukuk Mah.2000/638 E sayılı kararı ile konulan tedbir kararının bulunduğunu, tedbir kararı bulunan gayrımenkulün içindeki mütemmim cüz ve teferruatların satışa konu olduğunu; taşınmaz üzerinde Ziraat Bankası Sirkeci Şubesi lehine ipotek tesis edildiği gibi ayrıca ipotek akit tablosunda tüm makine ve ekipmanların teferruat listesine kaydedilmiş olduğunu; her ne kadar Ziraat Bankası Sirkeci Şube Müdürünün usulsüz işlemi ile bu ipotek fekkedilmişse de Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava neticesinde Gebze 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/638 E-2002/176 K sayılı kararı ile yolsuz ipoteğin terkini ve banka lehine ipotek tesisine karar verildiğini, bu kararın Yargıtay 11.HD 2003/13291 E 2004/269 K sayılı kararı ile tasdik edilerek kesinleştiğini; Gebze 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/454 E sayılı dosyası ile taraflarınca borçlu F Profil Ot. Yan. Ür. San. A.Ş. aleyhine itirazın kaldırılması ve iflas talebiyle 08.07.2004 tarihinde dava açılmış olduğunu, dava dilekçesinin borçluya 30.08.2004 tarihinde tebliğ edildikten sonra 14.09.2004 tarihinde borçlunun mallarının satıldığını; Türk Medeni Kanununun, bir şeye ilişkin yapılacak tasarrufların onun mütemmim cüz ve teferruatına da sari olacağı hükmünü kabul ettiğini; makinelerin fabrika binasından ayrı olarak haczi mümkün olmadığı gibi satışının da hukuken mümkün bulunmadığını; icra hukukunda teferruatın asıl şeyin akıbetine tabi bulunduğunu, teferruat ilişkisinin şartları gerçekleştikten sonra takip talebinde ve haciz tutanağında açıkça belirtilmiş olmasa da teferruatın asıl şey ile birlikte haczedilmiş olacağını; alacaklı kurum tarafından yapılan bu ihalenin tüm kanun ve hukuk kuralları ihlal ve ihmal edilerek yapıldığını, ayrıca ihaleye fesat karıştırıldığını; 14.09.2004 tarihinde pazarlık yoluyla yapılan satış işlemi ile öncesinde yapılan üç ihalenin de hukuka aykırı olduğunu; Maliye Bakanlığının 322 sayılı Tahsilat Genelgesi gereği, icra memurunun teferruat sayılan malların haczine tevessül edilirken bu malların hukuki durumlarının da araştırılması gerektiğini, bu bağlamda tapudan durumun sorulması gerekeceğini, böylece gerek ipotek ve teferruat kayıtları ve gerekse hacizlerin görüneceğini ve ona göre işlem yapılmasının mümkün olacağını, ancak bu işlemlerin hiçbirinin yapılmadığını; tapu kayıtları incelendiği zaman görüleceği üzere tapu kaydında mevcut hacizlerin müvekkillerine ait işçi alacakları olduğunu; davalı alacaklı kurum tarafından, tapu kayıtlarına göre alacaklı olan müvekkillere herhangi bir tebligat, ihale ilanı vs. hiçbir yasal şartlar yerine getirilmeksizin ihaleye çıkarıldığını; ilk ihalenin 16.02.2004 tarihinde yapıldığını ancak alıcı çıkmadığından ihalenin 02.03.2004 tarihli ikinci satış gününe ertelendiğini, fakat 02.03.2004 tarihinde ikinci ihalenin yapıldığına dair herhangi bir tutanağın mevcut olmadığını, dolayısıyla 6183 sayılı yasanın 87.maddesi gereğince ikinci ihaleye çıkarılmadan pazarlık usulü ile mahcuz malların satılmış olmasının kanuna aykırı olduğunu; diğer taraftan ihale tarihleri 16.02.2004 -02.03.2004 olan malların 14.09.2004 tarihinde pazarlık usulü ile satılmış olmasının da kanuna açıkça aykırı olduğunu, çünkü 6183 sayılı yasanın 87/2 hükmünün, ihale yolu ile satılamayan malların ikinci ihale tarihinden itibaren en geç 6 ay içinde pazarlık usulü ile satılmasına imkan tanıdığını; ancak kurumun 6 aylık süreyi geçirdikten sonra 14.09.2004 tarihinde makinelerin satışını gerçekleştirdiğini ileri sürerek, 13.10.2004 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.
Ziraat Bankası A.Ş vekili tarafından verilen ve 2.2.2005 tarihinde kayda alınan dilekçe ile; satılan makinelerin bulunduğu taşınmazlarda ipoteklerinin olduğu, yapılan satışın usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek, davacı yanında davaya müdahale taleplerinin ve davanın kabulüne karar verilmesi istenilmiştir.
GEBZE İCRA HUKUK MAHKEMESİ; 10.05.2005 gün ve E:2004/546, K:2005/256 sayı ile, Davacılar vekili ile Müdahil davacı Ziraat Bankası A.Ş vekilinin dilekçeleri özetlendikten sonra; Davalılar vekillerinin vermiş oldukları yanıt dilekçelerini duruşmada tekrar ederek, menkul satışına ilişkin ihalenin feshi davasında uyuşmazlığın çözüm yerinin Adli Yargı Mahkemeleri olmayıp, vergi mahkemeleri olduğunu, öncelikle görev yönünden davanın reddi gerektiğini, diğer taraftan davanın süresinde açılmadığını ve davacılarında ihalenin feshi konusunda husumet ehliyetleri olmadığını ve diğer ihalenin feshi iddialarının da yerinde bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiş olduğu; dosyadaki tüm delil ve belgelerin değerlendirilmesi sonucunda; taşınır mal satışının 6183 sayılı yasanın 2 kısım 2. bölümde taşınmaz satışından ayrı olarak düzenlenmiş olmasına, 99 maddede gayrimenkullerle ilgili ihalede Adli Yargıda icra mahkemesi görevinin menkul ihalelerini kapsamadığı, menkul ihalelerinde görevin 2576 sayılı Yasanın 6/b maddesine göre Vergi Mahkemesine ait olduğu, dava konusu malların taşınır olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 9.2.2006 gün ve E:2005/24957, K:2006/1980 sayılı kararıyla istem reddedilerek karar onanmış, karar düzeltme istemi de aynı Dairenin, 25.9.2006 gün ve E:2006/14145, K:2006/17222 sayılı kararıyla reddedildiğinden, Mahkeme kararı kesinleşmiştir.
Bu kez, T.C Ziraat Bankası A.Ş. vekili tarafından, 21.10.2004 tarihinde; F Profil Otomotiv Yan Ürünleri San. ve Tic. A.Ş."nin bankalarının kredi borçlusu olduğunu, kullanılan kredilerin teminatı olarak borçlunun sahibi olduğu Gebze İlçesi Akse Köyü 823 ada, 9 parselde kayıtlı arsa üzerinde kurulu fabrika binası ile tüm demirbaşlar dahil olmak üzere 995 milyar liralık ipotek tesis edildiğini, bu ipotek işleminin hileli işlemler sonucu kaldırılmış olduğunun öğrenilmesi üzerine tekrar banka adına tesisi için dava açıldığını, Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.03.2002 tarih ve 2000/638 esas, 2002/176 sayılı kararla ipoteğin tekrar müvekkili banka adına tesis edildiğini, bu kararın temyiz aşamasından geçmek suretiyle kesinleştiğini öğrendiklerini, davalı vergi dairesinin sözü edilen şirketin vergi borcu nedeniyle fabrika binası ve demirbaşların üzerine haciz koyduğunu, hiçbir araştırmaya gerek duymadan usule ve hukuka aykırı olarak haciz ettiği malları satışa çıkararak pazarlık yoluyla İFP Endüstriyel Ür. San.Tic. Ltd. Şti."ne çok cüzi bir bedelle satılmış olduğunu öğrendiklerini, bu satış işleminin kanun ve genelge hükümlerine uymadığını, satıştan müvekkili bankanın haberdar edilmediğini, gayrimenkulün teferruatı olarak kayıtlı olan demirbaşların müstakilen satılamayacağını, satılan malların değerinin çok altında satıldığını, pazarlık usulüyle satışın ihale tarihinden itibaren 6 ay geçtikten sonra yapıldığını, satışın alıcı şirketin yetkili temsilcilerine yapılmadığını, zira, alıcı adına hareket eden İ. A. ve E. İ."nin satışın yapıldığı tarihte alıcı firmayı temsil yetkilerinin bulunmadığını, satıcı ve alıcı firma arasında bir ilişkinin bulunup bulunmadığının araştırılmadığını, borçlu firma ile alacaklı firma ortaklarının akraba olduklarını, satıcı firma ortağı olan M. A. ile alıcı firma ortaklarından İ. A."ın kardeş olduğunu, bu nedenle iki firmanın işbirliği içinde olduklarını, 2 trilyon lira değer biçilen makinelerin 55 milyar lira gibi düşük bedelle satılmış olmasının da bunu gösterdiğini, vergi dairesinin 25.08.1999 tarihinde ilk haczi uyguladığı halde yıllarca taşınmazın satışını istemediğini, 500 milyarı bulan vergi borçlarının tahsili için taşınmazın satılması mümkün iken bu yapılmayarak menkul malların ucuz bedelle satıldığını, pazarlık usulüyle satışın 14.09.2004 tarihinde yapılmasına karşılık satışın kesinleşmesi beklenmeksizin aynı tarihte makinelerin teslim edildiğini, vergi dairesinin bu satış dolayısıyla uğranılacak zarardan sorumlu olduğunu, Medeni Kanunun 860. maddesine göre rehnin, taşınmazı bütünleyici parçaları ve eklentileri ile birlikte yükümlü kılacağı, İcra İflas Kanununun 83/c maddesinde ise, taşınmaz rehni ipotek akit tablosunda sayılı bulunan eklenti taşınmazlardan ayrı olarak haczedilemeyeceğinin hükme bağlandığını, buna göre teferruatın taşınmazdan ayrı olarak satılamayacağı öngörüldüğünden yapılan satış işleminin iptaline karar verilmesinin gerektiği ileri sürülerek; Gebze İlyasbey Vergi Dairesi tarafından gerçekleştirilen ihalenin iptaline karar verilmesi istemiyle, idari yargı yerinde de dava açmıştır.
KOCAELİ VERGİ MAHKEMESİ; 18.02.2005 gün ve E:2004/729, K:2005/80 sayı ile, 2577 sayılı Kanunun 15.maddesinin 1/a bendinde, 14.maddenin 3/a bendine göre adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceğinin hükme bağlandığı; diğer taraftan 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun Vergi Mahkemelerinin Görevleri başlıklı 6.maddesinde; Vergi Mahkemelerinin,
a- Genel Bütçeye, İl özel idarelere, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalara,
b- (a) bendindeki konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları,
c- Diğer kanunlarla verilen işleri, çözümleyeceğinin belirtildiği; dava dosyasının incelenmesinden, davacı bankanın kredi borcu nedeniyle F Profil Otomotiv Yan ürünleri San.ve Tic.A.Ş. adına Gebze İlçesi Akse Köyü 823 ada 9 parselde kayıtlı arsa üzerinde kurulu fabrika binası ile fabrikada bulunan tüm demirbaşların üzerine ipotek tesis edildiği halde, davalı idarece ipotekli bulunan menkul malların haczedildiği, haciz sonucunda Pazarlık usulüyle satıldığı, davacı tarafından bu satış işleminin iptali amacıyla Mahkemeleri nezdinde dava açıldığının anlaşıldığı; yukarıya alınan Yasa hükmüne göre, vergi mahkemelerinin maddede ismi geçen idarelere ait vergi, resim, harç ile benzeri mali yükümler ve 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklara baktıkları; buna göre, davacının vergi borçlusu, davalının ise ismi geçen idareler oldukları; vergi borcu dolayısıyla, sahibi olduğu menkul ve gayrimenkullerin 6183 sayılı Kanuna göre satılması durumunda vergi borçlusu tarafından bu işlemlerin Kanuna aykırılığı nedeniyle vergi mahkemesinde dava açılabildiği; olayda, davacı banka üçüncü kişi durumunda olup, vergi borcu ile ilişkisinin bulunmadığı; dava dilekçesinde ileri sürülen nedenlerle haczin ve satış işleminin yasalara aykırı olması sebebiyle iptali isteminin, vergi mahkemesince değil, genel yetkili adli mahkemelerince incelenip karar verilmesinin gerektiği; bu açıklamalara göre, uyuşmazlığın görüm ve çözümünün Adli Yargı"ya ait bulunduğu gerekçesiyle; davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15/1 -a maddesi uyarınca görev yönünden reddine, karar vermiş; bu kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay 9. Dairesinin 14.11.2006 gün ve E:2005/1637, K:2006/4362 sayılı kararıyla istem reddedilerek karar onanmış, karar düzeltme istemi de aynı Dairenin, 6.2..2008 gün ve E:2007/3157, K:2008/615 sayılı kararıyla reddedildiğinden, Mahkeme kararı kesinleşmiştir.
Adli yargı dosyası Ziraat Bankası A.Ş. vekilinin talebi doğrultusunda; İdari Yargı Dava dosyası ise Başkanlık yazısı üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün, Ahmet AKYALÇIN"ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Turan KARAKAYA, Nüket YOKLAMACIOĞLU, Serdar AKSOY ve Coşkun GÜNGÖR"ün katılımlarıyla yapılan 06.07.2009 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli yargıda dava devam ederken, Ziraat Bankası A.Ş vekilince 2.2.2005 tarihinde kayda alınan dilekçe ile; satılan makinelerin bulunduğu taşınmazlarda ipoteklerinin olduğu, yapılan satışın usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek, davacı yanında davaya müdahale taleplerinin ve davanın kabulüne karar verilmesinin istenildiği; istemin Gebze İcra Hukuk Mahkemesi"nin 10.05.2005 günlü ve 4.no.lu oturumunda görüşülerek, "Ziraat Bankası vekili tarafından mahkemeye sunulan müdahil dilekçesi ilgili olmaları bakımından kabul edilerek müdahilliğine, Ziraat Bankası harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına…
…" karar verildiği; Mahkemece verilen görevsizlik kararının, Davacılar vekilinden ayrı olarak Ziraat Bankası vekilince de temyiz edildiği, karar düzeltme isteminde ise yalnızca Müdahil/Davacı Ziraat Bankasının bulunduğu; bu şekilde, Ziraat Bankası A.Ş."nin davada, 2247 sayılı Yasa"nın14. maddesinde öngörülen biçimde taraf olduğu ve sonuçta T.C Ziraat Bankası A.Ş. ile İlyasbey Vergi Dairesi Müdürlüğü arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece, idari yargı dosyasının Başkanlık yazısı üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK"in, 2247 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerektiği yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU"nun davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, vergi borçlusuna ait menkul malların Vergi Dairesince haczedilerek pazarlık usulüyle yapılan satış işleminin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun"un, amme alacağının cebren tahsiline ilişkin ikinci kısım, ikinci bölüm altında "menkul malların haczi ve satışı", üçüncü bölüm altında ise "gayrımenkul malların haczi ve satışı" hakkında düzenlemelere yer verilmiş olup; üçüncü bölümün sonunda yer alan 99. maddede, ihalenin feshinin gayrımenkulün bulunduğu yerin icra tetkik merciinden şikayet yoluyla istenebileceğine ve ihalenin feshi hakkında başkaca mahkemeye veya idari yargı merciilerine müracaat olunamayacağına işaret edilmek suretiyle, görevli yargı yeri açıkça belli edilmiş olmasına karşılık, menkul mallar hakkındaki ikinci bölümde göreve ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır.
Kamu alacağının tahsili için idarece kamu gücüne dayalı, re"sen ve tek yanlı olarak tesis edilen 6183 sayılı Yasa uygulamalarının, idari işlem niteliğini taşıdığında ve Yasa"da başka bir yargı merciinin görevlendirilmediği hallerde, kural olarak, yargısal denetiminin idari yargı yerince yapılacağında kuşkuya yer bulunmamaktadır.
Olayda, vergi borçlusuna ait menkul malların Vergi Dairesince haczedilerek pazarlık usulü yoluyla satılması üzerine; davacı tarafından, borçlu şirketin sahibi olduğu fabrika binası ile tüm demirbaşları kapsayacak biçimde ipotek tesis edildiği, teferruatın taşınmazdan ayrı olarak satılamayacağı ileri sürülerek menkul mal ihalesinin iptali istemiyle dava açılmış ise de, idarece yapılan menkul mal haczi ve satışı işlemleri hakkında 6183 sayılı yasada göreve ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği ancak idarece yapılan işlem gözetildiğinde, göreve ilişkin genel kurallar uyarınca, uyuşmazlığa konu edilen davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Kocaeli Vergi Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kocaeli Vergi Mahkemesi"nin 18.02.2005 gün ve E:2004/729, K:2005/80 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 06.07.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.