Esas No: 2019/927
Karar No: 2019/6572
Karar Tarihi: 22.10.2019
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/927 Esas 2019/6572 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 06/12/2018 tarih ve 2018/227-2018/1219 sayılı kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 22/10/2019 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ..., davalılar vekilleri Av. ..., Av. ... ile temlik alan davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ...de 4306 nolu hesabının bulunduğunu, hesapta bulunan birçok hisse senedinin davalının 2 no’lu hesabına İstanbul Menkul Kıymetler Borsası kapalıyken herhangi bir talimat bulunmaksızın virman yapıldığını, bu hisse senetlerinin 06/03/2003 tarihinde müvekkilinin hesabından davalıdaki 2 nolu hesaba giden ancak Data Menkul Kıymetler müşterisine ait olduğu iddiası ile fon tarafından 2 nolu hesap sahibi Anadolubank"tan talep edilen hisse senetleri dışında kalan hisse senetleri olduğunu, müvekkilinin 4306 nolu hesabında 2 grup hisse senedi bulunduğunu, talepleri dışındaki hisse senetlerinin dava dışı Data aracı kurum müşterilerine ait olduğunu, davalı tarafından 4306 nolu hesapta bulunan müvekkiline ait hisse senetleri ve dava dışı Data Aracı Kurum müşterilerine ait tüm hisselerin davalı aracı kurumda bulunan 2 nolu hesaba müvekkilinin herhangi bir talimatı olmaksızın rıza dışı virmanlandığını, dava dışı Data aracı kurum müşterileri adına yatırımcıları koruma fonunun müvekkilinin 4036 nolu hesabında bulunup da 2 nolu hesaba giden hisse senetleri için İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2003/519 E. sayılı dosyası ile dava açtıklarını, yapılan yargılama sonucunda 2008/18 sayılı karar ile hisse senetlerinin müvekkilinin 4306 nolu hesabından diğer davalının 2 nolu hesabına virmanlanmasının usulsüz olduğu, davalıların rehin iddialarının geçersiz ve usulsüz olduğunun kararda açıklandığını, 07/03/2005 tarihinde davalı aracı kuruma ihtarname gönderilerek müvekkillerine ait hisse senetlerinin akıbeti ve müvekkillerine teslim edilmeyen bilgi, belge ve sözleşme örnekleri ile müvekkili hakkında alacak iddia edilmekte ise dava icra dosyası bilgilerinin bildirilmesinin istendiğini, ancak aracı kurumun ihtarlarına açıklayıcı herhangi bir cevaplarının olmadığını, bunun üzerine SPK"ya müracaat edildiğini, SPK"ya yapılan müracaat üzerine 4306 nolu hesaptan bazı hisse senetlerinin davalı aracı kurumda bulunan 2 nolu hesaba müvekkillerinin talimatı olmaksızın geçirildiğini öğrendiklerini, SPK"dan alınan bilgi ve belgelerden sonra 29/04/2005 tarihli ihtarname ile davalıdan yeniden hisselerin akıbeti konusunda açıklayıcı bilgi talep edildiğini ancak davalının herhangi bir cevap vermediğini, 16/03/2007 tarihinde davalıya yeniden ihtarname gönderilerek müvekkilinin hesabı ile ilgili bilgi alma haklarının devamlı olarak ihlal edildiğini, 4306 nolu hesapla ilgili hesap ekstresinin 01/03/2003 tarihinden sonra gerçekleşecek tüm hareketleri gösterir şekilde gönderilmesinin istendiğini ancak davalı aracı kurumun bu ihtarnameye de herhangi bir cevap vermediğini, müvekkili ile davalı aracı kurum arasında imzalanmış olan telefon ve faks talimatları sözleşmesinin 4. maddesinde telefon ile verilen talimatların teyidi niteliğindeki faks mesajlarına atıf yapıldığını, faks ile gönderilen talimatların daha önce telefon ile verilmiş bulunan talimatların teyidi niteliğini taşıdığını, dava konusu olayda ise ne faks ne de telefon ile virman hakkında müvekkilinin herhangi bir talimatının bulunmadığını, 08/10/1998 tarihli 23487 sayılı Resmi Gazete"de yayınlanan tebliğin 9. maddesinde de; müşterilerden gerek seans sırasında gerekse seans öncesinde telefon ve benzeri şekillerde müşteri imzası olmaksızın emir alınabileceği, bu emirlerde ispat yükümlülüğünün aracı kuruluşa ait olduğu, müşteri mutabakatını içermeyen aracı kuruluş kayıtlarının tek taraflı delil oluşturulamayacağının düzenleme konusu yapıldığını, davalı aracı kurumun hisse senetlerini davacının rızası ile virmanladığını, müşteri mutabakatı içeren şekilde ispatlaması gerektiğini, davalının müvekkilinin hesabında onun adına ve namına Takasbank"ta menkul kıymetleri saklaması gerekirken saklamadığını, vedia akdinden dolayı yükümlülüklerini ihlal ettiğini, sermaye piyasası araçları alım satımına ilişkin aracılık sözleşmesi seri V46 nolu tebliğ uyarınca sahip olduğu vekalet görevini kötüye kullandığını, müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini, müvekkilinin hisse senetlerini talimatı olmaksızın taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olarak hesabından virmanlandığını, müvekkilinin eşinin 3. kişilerden aldığı ölüm tehditleri sebebiyle zor günler geçirdiğini ve çocuklarının daha güvende olmasını sağlamak amacıyla 06/03/2003 tarihinde yurtdışına çıktığını ileri sürerek, davalıların müvekkilinin talimatı olmaksızın rızası dışında 2 nolu hesaplarına virmanladığı menkul kıymetlerin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 06/03/2003 tarihinden itibaren tüm semereleri ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla hisse senetlerinin misli ile müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslahla talebini artırmıştır.
Temlik alan ..., davacı ... ile akdetmiş olduğu temliknameyi ibraz ederek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla temlike konu Doğan Holding 100 Lot ve Koç Holding 100 Lot hisse senetlerinin 06/03/2003 tarihinden itibaren misli ve semereleri üzerindeki Anadolubank A.Ş ve ...den hukuki ve cezai dahil her türlü dava açma hakları, gayrikabili rücu olarak temlik alana geçtiğinden ... Paşalar yanında davacı sıfatıyla davaya dahil edilmesi talebinde bulunmuş, ıslahla talebini arttırmıştır.
Davalılar vekili, müvekkillerinin tüm iş ve işlemlerinin kanun dahilinde olduğunu, kanundan ve müşteri aracı kurum ilişkisinden kaynaklanan görevleri ve bilgi verme yükümlülüğünü ihlal etmediklerini, davacının mal varlığı olarak adlandırdığı hisse senetlerinin müvekkillerinden kullandırılan kredi ile alındığını, bunların bedellerinin müvekkilleri tarafından açılan kredi ile ödendiğini, davacının da müvekkillerine borçlu olduğunu bildirdiğini, bu hususu da göndermiş olduğu ihtarname ile kabul ettiğini, borçlu olduğunu bildiği halde 2003 yılından bu yana borcunu ödemediğini, davacının hak talep edebilmesi için öncelikli olarak borcunu ödemesi gerektiğini, SPK"nın seriV no 18 sayılı kredili menkul kıymet satış ve menkul kıymetlerin ödünç alma ve verme işlemleri hakkında tebliğinin 12. maddesinde tamamlama bildiriminin müşteriye yapıldığı andan itibaren öz kaynağın 2 iş gününü geçmemek üzere sözleşmede belirlenen süre içerisinde tamamlanmaması halinde aracı kuruluşun menkul kıymetleri satarak kredi hesabını kapatma yetkisine sahip olduğunun düzenleme konusu yapıldığını, aynı hak ve yetkinin taraflar arasında imzalanan alım ve satıma aracılık çerçeve sözleşmesi ve genel kredi sözleşmesi hükümlerince de mevcut olduğunu, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 10. maddesinde hisse senetlerinin her çeşit menkul kıymetler ve mal varlığı değerleri üzerinde bankanın gerek bu sözleşmeden gerek diğer sebeplerden doğmuş ve doğacak alacaklar, tanzim edilmiş veya edilmemiş risk veya alacakları için herhangi bir ihbar olmadan rehin ve hapis hakkının olduğunu, 38. maddesinde bankanın kendisine rehnedilmiş veya ileride rehnedilmiş bulunan veya üzerinde hapis hakkı kullanıldığı taşınır mal ve değerleri icraya veya resmi bir makama başvuru olmaksızın özel olarak paraya çevirmeye veya bedellerinin bu sözleşme ile müşteriye açtığı krediler dolayısıyla müşterinin borçlarına mahsup etmeye veya müşterinin bu sözleşme ile olan taahhütlerine karşılık olarak nezdinde tutmaya yetkili olduğunun düzenleme konusu yapıldığını, müvekkillerinin davacı hesabında bulunan hisse senetlerini kredi borcuna mahsuben satmasının bizzat kanun ve sözleşme hükümlerinden kaynaklanan hakkın kullanımından kaynaklandığını, SPK"nın 07/03/2003 ve 13/03/2003 tarihli kararları ile maddi vakanın ortaya çıkmasından sonra müvekkillerinden Anadolubank"ın diğer müvekkili Anadolu Yatırım nezdindeki hesaba konulan blokenin kaldırıldığını ve hesapta kalan hisse senetleri üzerindeki tasarruf yetkisinin müvekkillerinden Anadolubank"a bırakıldığını, davacıya kullandırılan kredi ile alınan ve kredinin teminatını oluşturan hisse senetlerinin satışı yapılmak üzere davacı hesabından müvekkili Anadolubank"ın diğer müvekkili Anadolu Yatırım hesabına aktarılmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığının SPK tarafından da onaylandığını, davacının 04/11/2003 tarih 18845 sayılı ihtarnamesinde de borcunu kabul ettiği ve hesabındaki hisse senetlerinin satılması ve borcuna mahsup edilmesi talimatını verdiğini, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2003/519 E. sayılı dosyasından verilen kararın bu davanın konusunu teşkil eden hisse senetleri ile ilgili olmadığını, bu hisse senetlerinin dava dışı Data menkulün müşterilerine ait olan hisse senetleri ile ilgili olduğunu, dava konusu edilen hisse senetlerinin ise müvekkillerine borçlu olan davacının teminat olarak gösterdiği ve müvekkillerinin hesabında olan hisse senetleri ile ilgili olduğunu, müvekkillerinin rehin hakkının meşru ve geçerli olduğunu, bir an için müvekkillerinin rehin hakkının mevcut olmadığı kabul edilse bile davacının müvekkillerine ait kredi borcu nedeniyle BK, MK ve SPK"nın genel hükümleri ve taraflar arasında akdedilen sözleşmeler gereğince hesabında bulunan hisse senetlerini talep etmesinin mümkün olmadığını, MK"nın 950 maddesi kapsamında müvekkillerinin bu hesap üzerinde hapis hakkının mevcut olduğunu ve ödenmeyen kredi borcu nedeniyle hesapta bulunan hisse senetlerini alıkoyma yetkisine sahip olduklarını, İstanbul 16. Noterliği"nin 04/11/2003 tarih ve 18845 yevmiye nolu ihtarnamesinin davacının eşi ve aynı zamanda yetkili vekili olan İbrahim Sezgin tarafından gönderildiğini ve ihtarname içeriğinin davacının hesabı ve hakları ile ilgili olduğunu, davacının yetkili vekili tarafından gönderilen bu ihtarname ile borcunu ve hesabındaki tüm işlemleri ikrar ve kabul ettiğini, davacı ve eşinin başkalarına ait hak ve alacaklar üzerinde hak iddia ederek büyük miktarda dolandırıcılık yaptıkları için yurt dışına kaçtıklarını ve yargılandıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalıların zamanaşımı itirazının reddine dair kararına yönelik temyiz itirazlarının yerinde olmadığına hükmedilmiş bulunduğundan, olayda uygulanması gerekli olan zamanaşımının 10 yıl olduğu, zamanaşımı itirazına yönelik temyiz itirazlarının da reddedilmiş olduğu, hükmün zamanaşımı itirazı yönünden kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından, davalıların zamanaşımı itirazlarının yeniden değerlendirilmesine yer olmadığı kanaatine varıldığı, taşınır rehininin kurulmasında aranan koşulların rehine konu olan eşyanın belirli olmasına bağlı olduğu, tarafların hangi menkul kıymet üzerinde rehin kurulduğunu bilmeleri ve bunu belirtmeleri gerektiği, kredi sözleşmesinin 51. maddesinde menkul kıymetlerin açıkça belirlenmediği, rehin senedi ve taahhütnamesinde rehine konu kıymetlerin ekte olduğunun belirtildiği ancak ekte bir listenin görülmediği, davacının 4306 nolu hesabı üzerinde tasarruf ettiğine dair birçok işlem ve virman olduğu, davacının 4306 nolu hesabı üzerinde tasarrufunu engelleyen bir blokajının bulunmadığı, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2003/519 Esas sayılı dosyasının onama ilamı da dikkate alındığında, davalı ... Bankasının davaya konu menkul kıymetler üzerinde hukuken geçerli bir rehin hakkının oluşmadığı, davalı aracı kurumun 4306 nolu davacı hesabında bulunan hisse senetlerini davalı bankanın 2 nolu hesabına davacının rızası olmaksızın virmanlamasının lexcommisoria yasağının ihlalini oluşturduğu, davalı bankanın dava konusu senetlere davacının rızası dışında zilyet olduğu, bu nedenle TMK"nun 950/1 maddesi uyarınca hapis hakkı savunmasının da yerinde olmadığı, Belgin Paşalar ile dava dışı Hasan Tali"ye ait olan hesapların aslında tek bir hesap olarak işlemlere konu edildiği, hisse senetlerinin borsaya kote edilmesi sebebiyle değerleri ve semerelerinin sürekli değiştiği, 4306 nolu hesaptan 2 nolu hesaba virman tarihi 06/03/2003 olduğu, dava tarihi olan 04/03/2008 tarihinde dava konusu hisse senetlerini semereleri ile birlikte portföy tutarının 21.270.332,75 TL olduğu, davacıların hisse senetlerini semereleri ile birlikte iadesi hakkına sahip oldukları, davalı bankanın davaya konu menkul kıymetler üzerinde hukuken geçerli bir rehin hakkının bulunmadığı, HMK"nun 125/2 maddesinde dava açıldıktan sonra davacının dava konusunu bir başkasına temlik etmesi durumunda, devralmış olan kişinin görülmekte olan davada davacının yerine geçeceği ve davanın kaldığı yerden devam edeceğinin düzenlendiği, bu düzenlemeye göre temlik alanın temlik aldığı tarihten önce davada yapılan işlemlerin tekrarlanmasını isteyemeyeceği, temlik alanın temlik aldığı kısım yönünden davada davacı yerine geçip dava kaldığı yerden devam edeceğinden birlikte yürütülen kısımlar yönünden her bir davacının ıslah hakkını ayrı ayrı kullanabileceği, birinde kullanılan ıslah imkanının diğerinde kullanılmış sayılmayacağı, Temlik alan ...’in 06/03/2013 tarihli dilekçesi ile temlik aldığı Doğan Holding"in 100 LOT, Koç Holding"in 100 LOT"luk kısımları da dahil olmak üzere Doğan Holding için davasını 120.000 LOT, Koç Holding için 50.000 LOT hisse senedine çıkartarak bu hisse senetlerinin 06/03/2003 tarihinden itibaren misli ve semereleri üzerindeki tüm hakları ile birlikte temlik sözleşmesine dayanarak kendisine aynen iadesine karar verilmesini talep ettiği, ıslah harcını da yatırdığı, davacı ... Paşalar da ..."e temlik etmiş olduğu, 120.000 LOT Doğan Holding, 50.000 LOT Koç Holding"e ait hisseleri ayrı tutarak bakiye kalan hisselere yönelik davasını 04/04/2014 tarihinde ıslah ettiği ve ıslah harcını da yatırdığından, buu durumda davacı ve temlik alan ıslah haklarını ayrı ayrı kullandıklarından aynı davada birden fazla ıslah yapılmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, AKBNK 8.291,00, ALARK 160,00, DOHOL 2.126.166,00, DYHOL 126,00, AEFES 2.413,00, EREGL 401,00, GARAN 48.166,00, ISCTR 3.841,00, KCHOL 143.544,00, KRDMD 23.711,00, PETKM 455,00, PTOFS 2.000,00, SAHOL 135.294,00, ŞİŞE 33.797,00, TCELL 4.756,00, MIGRS 7,00 YKBNK 73.492,00 LOT hisse senetlerinin 06/03/2003 tarihinden itibaren semereleri ile beraber davacı ... Paşalar"a davalılar tarafından aynen iadesine, 120.000,00 DOHOL, 50.000,00 KCHOL LOT hisse senetlerinin 06/03/2003 tarihinden itibaren semereleri ile birlikte temlik alan davacı ..."e davalılar tarafından aynen iadesine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
1- Davacı tarafça, davalı ...Ş. nezdindeki hesabında bulunan hisse senetlerinin talimatı olmaksızın diğer davalı bankanın, davalı ...Ş."deki hesabına hukuka aykırı olarak virman yapılması nedeniyle hisse senetlerinin semeresiyle iadesi istemine ilişkin olarak açılan işbu davada, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kabulüne, davacı ve temlik alana ait dava konusu hisse senetlerinin 06.03.2003 tarihinden itibaren semereleri ile birlikte davalılardan aynen iadesine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK"nın 294/3 madde ve fıkrasında "Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.", aynı Yasa"nın 297/2 madde ve fıkrasında ise “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmü düzenlenmiştir.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK 382 ve devamı maddelerinde gerekse de yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi, dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Öte yandan, İİK"nın 24/son maddesinde de ""Hükmolunan taşınırın değeri, borsa veya ticaret odalarından, olmıyan yerlerde icra memuru tarafından seçilecek bilirkişiden sorulup alınacak cevaba göre tayin edilir."" hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde ise, mahkemece ""hisse senetlerinin 06.03.2003 tarihinden itibaren semereleri ile birlikte aynen iadesine"" ifadelerine yer verilerek hüküm tesisi cihetine gidilmiş ise de, dava konusu hisse senetlerinin semerelerinden muradın ne olduğu, hangi senedin ne miktar sermayesi olduğu, kaç lota tekabül edeceği belirlenmediğinden İİK"nın 24/son maddesinin uygulanma imkanı olmayıp hükmün infaza elverişliliği de bulunmamaktadır. Ayrıca, her dava açıldığı tarihteki duruma göre değerlendirilmesi gerektiğinden dava tarihinden sonraki dönemleri de kapsayacak, infaza elverişli olmayan ve infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 22/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.