Abaküs Yazılım
8. Daire
Esas No: 2017/6650
Karar No: 2021/4396
Karar Tarihi: 07.10.2021

Danıştay 8. Daire 2017/6650 Esas 2021/4396 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/6650
Karar No : 2021/4396

DAVACI : ...
(Kendi adına asaleten, oğlu ...'e velayeten)

DAVALI : … Bakanlığı

VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU :
Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile ... Vakfı arasında imzalanan 24/07/2017 günlü "Çeşitli Eğitim, Seminer ve Sosyal Etkinlikler Düzenlenmesine Dair İş Birliği Protokolü" 'nün iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Dava konusu Protokol’le, ... Vakfı’na Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı resmi ve özel bütün eğitim ve ortaöğretim okulları/ kurumları, ortaokullar ve imam hatip ortaokulları öğrencilerine seminer, söyleşi, konferans, kulüp çalışmaları, sosyal, sanatsal, kültürel, sportif, bilimsel, teknolojik etkinlikler, proje çalışmaları, yarışmalar ile çeşitli kurslar düzenleme imkanı verildiği, böylelikle siyasi iktidara yakın ve dini ağırlıklı ... Vakfı’nın, Milli Eğitim sistemimizin içine sokulmasının sakıncalı olduğu; anılan Protokol ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın görev ve yetkilerinin ... Vakfı’na devredilmesi sonucunun ortaya çıktığı, Protokol’ün, eğitim öğretimde amaçlanan temel ilke ve değerleri belirleyen Anayasa’nın başlangıç bölümüne, "Cumhuriyetin nitelikleri" başlıklı 2. maddesine; "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10. maddesine; "Din ve vicdan hürriyeti" başlıklı 24. maddesine ve "Eğitim ve Öğretim hakkı ve ödevi" başlıklı 42. maddesine; 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun "Genel amaçlar" başlıklı 2. maddesine, "Genellik ve eşitlik" başlıklı 4. maddesine, "Fırsat ve imkan eşitliği" başlıklı 8. maddesi ile "Laiklik" başlıklı 12. maddesine aykırı olduğu; Protokol ile ... Vakfı’na verilen görev ve yetki kapsamında kendi müfredatlarını oluşturmalarına da imkan verildiği; Protokol’de il/ilçe milli eğitim müdürlüklerine ve okullara, ... Vakfı tarafından hazırlanan tanıtım, afiş, broşür, pankart vs. gibi materyallerin dağıtılması, ilanı ve duyurulması, mekanların hazırlanması, yapılacak faaliyetlerle ilgili Vakıf ile ortaklaşa belirlenen kulüplerin kurulmasına imkan tanınması, etkinliklere katılı sağlanması, görev alacakların birlikte tespiti ve yürütülmesi, protokol kapsamında seminer, söyleşi, konferans düzenlenmesi konularında koordineli çalışılması, e- yaygın sistemindeki öğretim programlarının kullandırılması vb. görevler verildiği, bu etkinliklerde kullanılacak kitap, ders notu, materyallerin ... Vakfı tarafından hazırlanacağı, bu haliyle; düzenlemelerin amacından sapmaya ve kötüye kullanılmaya açık olduğu; Protokol’ün “Dayanak” başlıklı 3. maddesinde belirtilen yazılı mevzuatın “Değerler Eğitimi, Sosyal ve Kültürel Faaliyetler Yapılamasına Dair İş Birliği Protokolü’ne dayanak teşkil etmediği ve izin vermediği, Protokol ile denetim imkanının zayıflatılarak kontrol imkanının azaltıldığı ve öğrencilerin propagandaya açık hale getirildiği; anılan Protokol’de yer alan faaliyet alanlarının sınırlarının belirsiz olduğu; Protokol’ün yapılmasında kamu yararının bulunmadığı; Anayasa’nın ilgili hükmü gereği, ulusu çağdaş uygarlık seviyesine ulaştıracak teknik, ekonomik, kültürel ve sosyal gelişme alanlarında iyi bireyler yetiştirilmesi ve bunun için ülke çapında önlemler alınmasının Devletin devredemeyeceği görevleri arasında olduğu; Protokol’ün, bir kamu hizmeti olan eğitim öğretim hizmetinin, devletin hizmet alanı içerisinde ancak genel idare esaslarına göre memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesine ilişkin Anayasal hükümlere ve Türk Milli Eğitim sisteminin temel ilke ve esaslarına aykırı olduğu iddia edilmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI :
Usul yönünden davacının dava açmada hukuki yararının bulunmadığı; esas yönünden davaya konu protokolün eğitimin devamlılık ve istikrar içinde yenileşmesi, gelişmesi ve yayılmasına imkan sağlayacak uygulama çeşitliliğine yönelik olduğu, hizmet gereklerine aykırılık taşımadığı,1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda Türk Milli Eğitim Sisteminin genel ve özel amaçları ile temel ilkelerinin belirlenerek genel yapısı bu amaç ve ilkeler çerçevesinde oluşturulduğu, anılan Kanun’da yer alan; “milli, manevi, ahlaki, insani, kültürel değerlerin” öğrencilere benimsetilmesi amacına dayandığı; Milli Eğitim Bakanlığı Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği’nin 1. maddesinde Yönetmeliğin amacının; her tür ve seviyedeki resmi ve özel örgün ve hayat boyu öğrenme kurumlarında, öğretim programlarının yanında öğrenci ve kursiyerlerde özgüven ve sorumluluk duygusunun geliştirilmesi, yeni ilgi alanlarının oluşturulması, milli, manevi, ahlaki, insani ve kültürel değerler kazandırmaya yönelik bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif alanlarda öğrenci kulübü ve toplum hizmeti kapsamındaki sosyal etkinlikler ile kamu kurum ve kuruluşları, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından eğitim kurumunda yapılacak sosyal etkinliklerin usul ve esaslarının düzenlenmesine dair işbirliği protokolü olduğu belirtildiği; Protokol’ün amacı ve kapsamı dikkate alındığında üst norm hükümlerine aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın ''Genel ilkeler'' başlığını taşıyan 128. maddesinde; Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği, memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği kurala bağlanmıştır.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun ''Genel amaçlar'' başlığını taşıyan 2. maddesinde, Türk Milli Eğitiminin genel amacının, Türk Milletinin bütün fertlerini, Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek olduğu; ''Özel amaçlar'' başlığını taşıyan 3. maddesinde, Türk eğitim ve öğretim sisteminin, bu genel amaçları gerçekleştirecek şekilde düzenleneceği ve çeşitli derece ve türdeki eğitim kurumlarının özel amaçlarının, genel amaçlara ve temel ilkelere uygun olarak tespit edileceği; ''Örgün ve yaygın eğitim'' başlığını taşıyan 18. maddesinde, Türk Milli Eğitim Sistemi'nin, örgün eğitim ve yaygın eğitim olmak üzere, iki anabölümden kurulduğu, örgün eğitimin, okul öncesi eğitimi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarını kapsadığı, yaygın eğitimin, örgün eğitim yanında veya dışında düzenlenen eğitim faaliyetlerinin tümünü kapsadığı; ''Koordinasyon'' başlığını taşıyan 42. maddesinde, genel, mesleki ve teknik yaygın eğitim alanında görev alan resmi, özel ve gönüllü kuruluşların çalışmaları arasındaki koordinasyonun Milli Eğitim Bakanlığı'nca sağlanacağı, genel yaygın eğitim programlarının düzenleniş şeklinin yönetmelikle tespit edileceği, mesleki ve teknik yaygın eğitim faaliyetlerini yürüten Bakanlıklar ile özerk eğitim kurumları ve resmi ve özel işletmeler arasında Milli Eğitim Bakanlığınca sağlanacak koordinasyon ve işbirliğinin esaslarının kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.
Bir kamu hizmeti olan eğitim öğretim hizmetinin yürütülmesinden, gözetim ve denetiminden, eğitim ve öğretim programlarının hazırlanması, uygulanması ve güncellenmesinden asıl olarak Milli Eğitim Bakanlığı sorumludur. Belirli bir program çerçevesinde, örgün eğitim kapsamında bilimsel, sosyal ve kültürel etkinliklerin, idarenin hizmet alanında yine idare tarafından yürütülmesi, Anayasa ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun gereğidir. Diğer bir anlatımla; Milli Eğitim Bakanlığının örgün eğitimdeki öğrencilerin eğitim ve öğretimine yönelik politikaları belirleyerek, gereği gibi uygulaması kanuni idare ilkesinin sonucudur.
Anayasamız ve kanunlarımız gereği, ulusumuzu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştıracak teknik, ekonomik, kültürel ve sosyal gelişme alanlarında iyi bireyler yetiştirilmesi ve bunun için ülke çapında etkin önlemler alınması Devletin devredemeyeceği görevleri arasındadır. Bununla birlikte; 1739 sayılı Kanun ve 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca örgün eğitimdeki öğrencilerin eğitim ve öğretimine yönelik politikalar belirlemek ve uygulamak noktasında asıl yetkili ve görevli olan Milli Eğitim Bakanlığı'nın, eğitim öğretim sürecine diğer kurum, kuruluş ve bireylerin katılımını sağlaması mümkündür.
Protokol çerçevesinde; tarafların yükümlülükleri bir bütün olarak incelendiğinde, idarenin yükümlülüğünün daha çok Vakfın faaliyetlerine imkan tanınması, taşra teşkilatı ile gerekli olan koordinasyonun sağlanması ve katılımın sağlanmasına yönelik olduğu, Vakfın ise faaliyet ve etkinliklerin yürütülmesinden sorumlu olduğu görülmüştür.
Bu bağlamda; davaya konu protokolle; Devletin asli görevleri arasında olan eğitim öğretim hizmetinin; yaygın ve örgün bütün eğitim kurumlarında, bizzat vakıf yetkilileri eliyle yürütülmesinin, eğitim ve öğretim sürecine diğer kurum, kuruluş ve bireylerin katılımını aşar nitelikte olduğu, dava konusu Protokol'ün, bir kamu hizmeti olan eğitim öğretim hizmetinin, Devletin hizmet alanı içerisinde ancak memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceğini kurala bağlayan Anayasanın amir hükmüne aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …

DÜŞÜNCESİ : Dava; Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile ... Vakfı arasında imzalanan 24.07.2017 günlü "Çeşitli Eğitim, Seminer ve Sosyal Etkinlikler Düzenlenmesine Dair İş Birliği Protokolü" 'nün iptali istemiyle açılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu; "Eğitim ve öğretim hakkı ve ödevi" başlığını taşıyan 42. maddesinde; öğrenim hakkının kapsamının kanunla tespit edileceği ve düzenleneceği; eğitim ve öğretimin, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılacağı; bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerlerinin açılamayacağı; ilköğretimin kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunlu olduğu ve Devlet okullarında parasız olduğu; özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esasların, Devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenleneceği, eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetlerin yürütüleceği, ''Genel ilkeler'' başlığını taşıyan 128. maddesinde; Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği, memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği kurala bağlanmıştır.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun ''Genel amaçlar'' başlığını taşıyan 2. maddesinde, Türk Milli Eğitiminin genel amacının, Türk Milletinin bütün fertlerini, Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek olduğu; ''Özel amaçlar'' başlığını taşıyan 3. maddesinde, Türk eğitim ve öğretim sisteminin, bu genel amaçları gerçekleştirecek şekilde düzenleneceği ve çeşitli derece ve türdeki eğitim kurumlarının özel amaçlarının, genel amaçlara ve temel ilkelere uygun olarak tespit edileceği; ''Genellik ve eşitlik'' başlığını taşıyan 4. maddesinde, eğitim kurumlarının dil, ırk, cinsiyet, engellilik ve din ayırımı gözetilmeksizin herkese açık olduğu, eğitimde hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı; ''Her yerde eğitim'' başlığını taşıyan 17. maddesinde, resmi, özel ve gönüllü her kuruluşun eğitimle ilgili faaliyetlerinin, Milli Eğitim amaçlarına uygunluğu bakımından Milli Eğitim Bakanlığının denetimine tabi olduğu; ''Örgün ve yaygın eğitim'' başlığını taşıyan 18. maddesinde, Türk Milli Eğitim Sistemi'nin, örgün eğitim ve yaygın eğitim olmak üzere, iki anabölümden kurulduğu, örgün eğitimin, okul öncesi eğitimi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarını kapsadığı, yaygın eğitimin, örgün eğitim yanında veya dışında düzenlenen eğitim faaliyetlerinin tümünü kapsadığı; ''Koordinasyon'' başlığını taşıyan 42. maddesinde, genel, mesleki ve teknik yaygın eğitim alanında görev alan resmi, özel ve gönüllü kuruluşların çalışmaları arasındaki koordinasyonun Milli Eğitim Bakanlığı'nca sağlanacağı, genel yaygın eğitim programlarının düzenleniş şeklinin yönetmelikle tespit edileceği, mesleki ve teknik yaygın eğitim faaliyetlerini yürüten Bakanlıklar ile özerk eğitim kurumları ve resmi ve özel işletmeler arasında Milli Eğitim Bakanlığınca sağlanacak koordinasyon ve işbirliğinin esaslarının kanunla düzenleneceği; ''Görev'' başlığını taşıyan 53. maddesinde, Milli Eğitim Bakanlığının, kendisine bağlı eğitim kurumlarının eğitim araç ve gereçlerini, gelişen eğitim teknolojisine ve program ve metotlara uygun olarak sağlamak, geliştirmek, yenileştirmek, standartlaştırmak, kullanılma süresini ve telif haklarını ve ders kitabı fiyatlarını tespit etmek, paralı veya parasız olarak ilgililerin yararlanmasına sunmakla görevli olduğu; ''Yürütme, gözetim ve denetim'' başlığını taşıyan 56. maddesinde, eğitim ve öğretim hizmetinin, bu kanun hükümlerine göre Devlet adına yürütülmesinden, gözetim ve denetiminden Milli Eğitim Bakanlığı sorumlu olduğu kuralları yer almıştır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 2. maddesinde; okul öncesi, ilk ve orta öğretim çağındaki öğrencileri bedenî, zihnî, ahlakî, manevî, sosyal ve kültürel nitelikler yönünden geliştiren ve insan haklarına dayalı toplum yapısının ve küresel düzeyde rekabet gücüne sahip ekonomik sistemin gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatarak geleceğe hazırlayan eğitim ve öğretim programlarını tasarlamak, uygulamak, güncellemek; öğretmen ve öğrencilerin eğitim ve öğretim hizmetlerini bu çerçevede yürütmek ve denetlemek, eğitim ve öğretimin her kademesi için ulusal politika ve stratejileri belirlemek, uygulamak, uygulanmasını izlemek ve denetlemek, ortaya çıkan yeni hizmet modellerine göre güncelleyerek geliştirmek; eğitim sistemini yeniliklere açık, dinamik, ekonomik ve toplumsal gelişimin gerekleriyle uyumlu biçimde güncel teknik ve modeller ışığında tasarlamak ve geliştirmek, eğitime erişimi kolaylaştıran, her vatandaşın eğitim fırsat ve imkânlarından eşit derecede yararlanabilmesini teminat altına alan politika ve stratejiler geliştirmek, uygulamak, uygulanmasını izlemek ve koordine etmek Milli Eğitim Bakanlığı'nın görevleri arasında sayılmış; ''Ortak Görevler'' başlığını taşıyan 27. maddesinde, Milli Eğitim Bakanlığı'nın hizmet birimleri olan Genel Müdürlüklerin, sorumluluk alanlarıyla ilgili konularda, eğitim ve öğretim sürecine diğer kurum, kuruluş ve bireylerin katılımını sağlama görevinin bulunduğu kurallarına yer verilmiştir.
Yukarıda alıntısı yapılan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; ülkemizde milli eğitimin bir bütün olarak, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nda belirtilen amaçlar doğrultusunda salt akademik anlamda eğitim verilmesini aşan bir biçimde kişinin, birey olarak gelişimini de dikkate alan ve bu anlamda kişiye temel bilgi, beceri, davranış ve alışkanlık kazandırmayı da amaç edinen bir yapıya haiz olduğu açıktır.
Bu bakımdan; bir kamu hizmeti olan eğitim öğretim hizmetinin yürütülmesinden, gözetim ve denetiminden, eğitim ve öğretim programlarının hazırlanması, uygulanması ve güncellenmesinden asıl olarak Milli Eğitim Bakanlığı sorumludur. Belirli bir program çerçevesinde, örgün ve yaygın eğitim kapsamında bilimsel, sosyal ve kültürel etkinliklerin, idarenin hizmet alanında yine idare tarafından yürütülmesi, Anayasa ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun gereğidir.
Bu çerçevede, davaya konu "Çeşitli Eğitim, Seminer ve Sosyal Etkinlikler Düzenlenmesine Dair İş Birliği Protokolü" 'nün, bir kamu hizmeti olan eğitim öğretim hizmetinin, Devletin hizmet alanı içerisinde ancak genel idare esaslarına göre memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesine ilişkin Anayasanın amir hükmüne ve Türk Milli Eğitiminin temel ilke ve kurallarına aykırı olduğu, dayanak hukuksal düzenlemelerin amaç ve kapsamını aştığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle dava konusu Protokolün iptali gerektiği düşünülmektedir .

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ SÜREÇ :
Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile ... Vakfı arasında imzalanan 24/07/2017 günlü "Çeşitli Eğitim, Seminer ve Sosyal Etkinlikler Düzenlenmesine Dair İş Birliği Protokolü" imzalanmıştır.
Protokol'ün 1. maddesine göre Protokol'ün amacı; Milli Eğitim Bakanlığı ile ... Vakfı iş birliğinde yaygın eğitim kurumlarındaki kursiyer ve eğiticiler ile örgün eğitimdeki öğrenci ve öğretmenlere yönelik sosyal, sanatsal, kültürel, sportif, bilimsel teknolojik etkinlikler ile ilgili seminerler düzenlemek, proje çalışmaları yarışmaları ile mesleki ve teknik kurslar düzenlemektir.
Protokol'ün ''Kapsam'' başlığını taşıyan 2. maddesinde, bu Protokol'ün, Milli Eğitim Bakanlığı ile ... Vakfı iş birliğinde yaygın eğitim kurumlarındaki kursiyer ve eğiticiler ile örgün eğitimdeki öğrenci ve öğretmenlere yönelik sosyal, sanatsal, kültürel, sportif, bilimsel teknolojik etkinlikler ile ilgili seminerler düzenlemek, proje çalışmaları yarışmaları ile mesleki ve teknik kurslar düzenlemeye yönelik esas ve usulleri kapsadığı belirtilmiştir.
Davacı tarafından, anılan Protokol'ün iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde iptal davaları, idarî işlemler hakkında menfaatleri ihlâl edilenler tarafından, tam yargı davaları da idarî eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmış; 14. maddesinin 3/c bendinde, dava dilekçelerinin, diğer ilk inceleme konuları yanında ehliyet yönünden de inceleneceği belirtilmiş; aynı Kanunun 15. maddesinin 1/b bendinde ise, davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığında davanın reddine karar verileceği kurala bağlanmıştır.
İdari Yargılama Usulü Kanunu'un 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde sözü edilen "ehliyet" kavramının, iptal davası açılabilmesinin idari yargılama usulü bakımından özel bir koşulu olan subjektif ehliyeti ve genel dava açma ehliyetini, diğer bir anlatımla fiil ehliyeti ya da objektif ehliyeti de kapsadığında duraksama bulunmamaktadır.
Subjektif ehliyet, yani menfaat koşulu, 2577 sayılı Kanundan kaynaklanmakta olup, idari yargılama usulüne özgüdür ve davacının meşru, şahsi ve güncel bir menfaatinin ihlal edilmesi anlamına gelmektedir.
Objektif ehliyet ise; taraf ehliyeti ve dava ehliyeti olmak üzere iki unsurdan meydana gelmektedir. Taraf ehliyeti, bir davada davacı veya davalı olabilmeyi; dava ehliyeti ise, bir davayı davacı veya davalı sıfatıyla bizzat ya da vekil aracılığıyla açabilme, takip edebilme ve davayla ilgili usul işlemlerini yapabilmeyi ifade etmektedir. Bu bakımdan, medeni hukuktaki hak ehliyetinin medeni usul hukukundaki karşılığı taraf ehliyeti iken, medeni hakları kullanma ehliyetinin medeni usul hukukundaki karşılığı dava ehliyetidir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında; dava tarihi itibariyle davacının, ilkokul öğrencisi velisi olduğu görüldüğünden, davalı idarenin ehliyet yönünden usuli itirazı yerinde görülmeyerek davacının ehliyetli olduğuna karar verilmiştir.

ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun "Türk Milli Eğitiminin Amaçları" başlıklı Birinci Bölümünün "I-Genel Amaçlar" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, Türk Milli Eğitiminin genel amacının, "...Türk Milletinin bütün fertlerini, Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasa'da ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek..." olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun'un 18. maddesiyle, Türk milli eğitim sistemi, örgün eğitim ve yaygın eğitim olmak üzere, iki ana bölüme ayrılmıştır. Buna göre örgün eğitim, okul öncesi eğitimi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarını; yaygın eğitim ise örgün eğitim yanında veya dışında düzenlenen eğitim faaliyetlerinin tümünü kapsamakta olup; ''Koordinasyon'' başlığını taşıyan 42. maddesinde, genel, mesleki ve teknik yaygın eğitim alanında görev alan resmi, özel ve gönüllü kuruluşların çalışmaları arasındaki koordinasyonun Milli Eğitim Bakanlığı'nca sağlanacağı, genel yaygın eğitim programlarının düzenleniş şeklinin yönetmelikle tespit edileceği, mesleki ve teknik yaygın eğitim faaliyetlerini yürüten Bakanlıklar ile özerk eğitim kurumları ve resmi ve özel işletmeler arasında Milli Eğitim Bakanlığınca sağlanacak koordinasyon ve işbirliğinin esaslarının kanunla düzenleneceği; ''Görev'' başlığını taşıyan 53. maddesinde, Milli Eğitim Bakanlığının, kendisine bağlı eğitim kurumlarının eğitim araç ve gereçlerini, gelişen eğitim teknolojisine ve program ve metotlara uygun olarak sağlamak, geliştirmek, yenileştirmek, standartlaştırmak, kullanılma süresini ve telif haklarını ve ders kitabı fiyatlarını tespit etmek, paralı veya parasız olarak ilgililerin yararlanmasına sunmakla görevli olduğu; "Yürütme, gözetim ve denetim" başlıklı 56. maddesinde, eğitim ve öğretim hizmetinin, bu Kanun hükümlerine göre Devlet adına yürütülmesinden, gözetim ve denetiminden Milli Eğitim Bakanlığı'nın sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Dava konusu Protokol'ün imzalandığı tarih itibarıyla 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin yürürlükte olan haliyle 27. maddesinde, Milli Eğitim Bakanlığının hizmet birimleri olan Genel Müdürlüklerin, sorumluluk alanlarıyla ilgili konularda, eğitim ve öğretim sürecine diğer kurum, kuruluş ve bireylerin katılımını sağlama görevi bulunmaktadır.
09/07/2018 tarih ve 30473 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 703 sayılı Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 22/(g) maddesi ile, 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 24 ila 30. maddeleri yürürlükten kaldırılmış; 10/07/2018 tarih ve 30474 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin "Ortak görevler" başlıklı 326. maddesinin 1. fıkrasında, "Bakanlık birimleri, sorumluluk alanlarıyla ilgili konularda aşağıdaki görevleri de yerine getirirler: Eğitim ve öğretim sürecine diğer kurum, kuruluş ve bireylerin katılımını sağlamak," hükmü ile 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 27. maddesindeki irade devam ettirilmiştir.
08/06/2017 tarih ve 30090 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği'nin "Amaç" başlıklı 1. maddesinde; "Bu Yönetmeliğin amacı; her tür ve seviyedeki resmi ve özel örgün ve hayat boyu öğrenme kurumlarında; öğretim programlarının yanında öğrenci ve kursiyerlerde özgüven ve sorumluluk duygusu geliştirmeye, yeni ilgi alanları oluşturmaya, milli, manevi, ahlaki, insani ve kültürel değerleri kazandırmaya yönelik bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif alanlarda öğrenci kulübü ve toplum hizmeti kapsamındaki sosyal etkinlikler ile kamu kurum ve kuruluşları, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından eğitim kurumlarında yapılacak sosyal etkinliklerin usul ve esaslarını düzenlemektir."; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde; " Bu Yönetmelik; her tür ve seviyedeki resmi ve özel örgün ve hayat boyu öğrenme kurumlarında; öğretim programlarının yanında bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal, sportif alanlarda öğrenci kulübü ve toplum hizmeti kapsamındaki sosyal etkinlikler ile kamu kurum ve kuruluşları, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından eğitim kurumlarında yapılacak sosyal etkinliklere ait usul ve esasları kapsar." hükümleri yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinin 4. fıkrasında, "Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez." kuralı ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 2. fıkrasında, "İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler." kuralı yer almıştır.
İdari işlemler üzerindeki yargısal denetim, bu işlemlerin hukuka uygunluğunun saptanmasıyla sınırlıdır. İdarenin takdir yetkisinin denetimine yargı organları yönünden getirilen ve idari işlemlerin yalnızca hukuka uygunluk açısından denetlenebilecekleri biçiminde ifade edilen kural aynı zamanda idarenin takdir yetkisinin kullanılmasında uyması gereken sınırları da koymuş olmaktadır. Başka bir anlatımla, idarelerin belirli bir kamu hizmetinin etkili ve verimli bir biçimde yürütülmesi, kamu yararının daha somut bir biçimde ortaya konulması için birden çok seçenekten birisini tercihte takdir yetkisiyle donatıldıkları durumda idari yargı organlarının bu yetkisini hukuka uygun olarak kullandığının saptanması koşuluyla idareyi bu seçeneklerden birisini tercihe zorlayacak ya da belli bir yönde işlem veya eylem tesisine zorunlu kılacak biçimde yargı kararı vermeleri Anayasa ve Kanun'un yukarıda belirtilen ilkeleriyle bağdaştırılamaz.
Öğretide türevsel bir yetki olarak kabul edilen idarelerin düzenleme yetkisinin, yasalarla getirilen hükümleri aşacak bir şekilde kullanılamayacağı İdare Hukukunun en temel ilkelerindendir. Ayrıca, mevzuat belirleme tekniği açısından da, idarenin Kanunla kendisine verilmiş olan görevleri idari metinlerle düzenlerken, bu görevlerin gerektirdiği hususlarda, takdir yetkisine sahip olduğu, ancak bu takdir yetkisinin kamu yararı ve düzenine uygun olarak kullanılması gerektiği tartışmasızdır.
Kamu yararı kavramı, tüm devlet organlarının işlem ve eylemlerinin genel nitelikteki amacını ve aynı zamanda nedenini oluşturmakta, çeşitli hak ve özgürlükler açısından bir sınırlama nedeni niteliği de taşımakta olup bu kavram genel bir ifadeyle bireysel, özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yararı ifade etmektedir.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nda, Türk Milletinin bütün fertlerini, Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasa'da ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek, Türk Milli Eğitiminin genel amacı olarak düzenlenmiş, her türlü eğitim ve öğretim faaliyetinin söz konusu amaç ve ilkeler çerçevesinde yapılması ve öğrencilere benimsetilmesi hususunda Milli Eğitim Bakanlığına görev verilmiştir.
Ancak, bu amaç ve ilkelerin öğrencilere kazandırılması sırasında kullanılacak eğitim ve öğretim yöntemleri ve araçları yönünden anılan Kanun'da bir belirleme yapılmamış olup, eğitim ve öğretim programlarını tasarlamak, uygulamak, güncellemek, öğretmen ve öğrencilerin eğitim ve öğretim hizmetlerini yürütmek ve denetlemek, eğitim sistemini yeniliklere açık, dinamik, ekonomik ve toplumsal gelişimin gerekleriyle uyumlu biçimde güncel teknik ve modeller ışığında tasarlamak ve geliştirmek görev ve yetkisi bulunan davalı idareye takdir yetkisi tanınmıştır.
Nitekim; İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 04/02/2021 tarih ve E:2018/3535, K:2021/194 sayılı kararında; Türk Milli Eğitiminin amaç ve ilkelerinin öğrencilere kazandırılması sırasında kullanılacak eğitim ve öğretim yöntemlerini ve materyallerini belirleme hususunda Milli Eğitim Bakanlığı'nın takdir yetkisine sahip olduğu belirtilmiştir.
Türk Milli Eğitim mevzuatının bir bütün olarak incelenmesi neticesinde, Milli Eğitim Bakanlığı'nın denetim ve gözetimi altında olmak kaydıyla, her tür ve seviyedeki resmi ve özel örgün ve hayat boyu öğrenme kurumlarında; öğretim programlarının yanında öğrenci ve kursiyerlerde özgüven ve sorumluluk duygusu geliştirmeye, yeni ilgi alanları oluşturmaya, milli, manevi, ahlaki, insani ve kültürel değerleri kazandırmaya yönelik bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif alanlardaki sosyal etkinliklerin, kamu kurum ve kuruluşları, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından yapılmasına imkan sağlayan işbirliği protokollerinin imzalanması hususunda yetkili olduğu görülmektedir.

Dolayısıyla, davalı idarenin tanzim salahiyetini haiz olduğu dava konusu işbirliği protokolünün hukuka uygunluk denetiminin, idarenin sahip olduğu takdir hakkının hukuka uygun kullanılıp kullanmadığının incelenmesi suretiyle yapılması gerekmekte olup; bu bağlamda, dava konusu Protokol'de taraflara yüklenen görev ve sorumluluklar ile Protokolün amaç ve kapsamı dikkate alındığında; Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile ... Vakfı arasında imzalanan 24/07/2017 günlü "Çeşitli Eğitim, Seminer ve Sosyal Etkinlikler Düzenlenmesine Dair İş Birliği Protokolü'nün 1739 Milli Eğitim Temel Kanunu'nda düzenlenen Türk Milli Eğitim Sisteminin genel ve özel amaçlarına aykırılık teşkil etmediği kanaatine ulaşılmıştır.
Nitekim; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 04/02/2021 tarih ve YD İtiraz No: 2020/551 sayılı kararı da bu yöndedir.
Bu itibarla; yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca davalı idareye tanınan takdir yetkisi çerçevesinde protokol imzalanmasında ve protokol hükümlerinde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davanın REDDİNE oyçokluğu ile,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde taraflara iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere,
07/10/2021 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY:
(X) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu; "Eğitim ve öğretim hakkı ve ödevi" başlığını taşıyan 42. maddesinde; öğrenim hakkının kapsamının kanunla tespit edileceği ve düzenleneceği; eğitim ve öğretimin, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılacağı; bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerlerinin açılamayacağı; ilköğretimin kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunlu olduğu ve Devlet okullarında parasız olduğu; özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esasların, Devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenleneceği, eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetlerin yürütüleceği, ''Genel ilkeler'' başlığını taşıyan 128. maddesinde; Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği, memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği kurala bağlanmıştır.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun ''Genel amaçlar'' başlığını taşıyan 2. maddesinde, Türk Milli Eğitiminin genel amacının, Türk Milletinin bütün fertlerini, Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek olduğu; ''Özel amaçlar'' başlığını taşıyan 3. maddesinde, Türk eğitim ve öğretim sisteminin, bu genel amaçları gerçekleştirecek şekilde düzenleneceği ve çeşitli derece ve türdeki eğitim kurumlarının özel amaçlarının, genel amaçlara ve temel ilkelere uygun olarak tespit edileceği; ''Genellik ve eşitlik'' başlığını taşıyan 4. maddesinde, eğitim kurumlarının dil, ırk, cinsiyet, engellilik ve din ayırımı gözetilmeksizin herkese açık olduğu, eğitimde hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı; ''Her yerde eğitim'' başlığını taşıyan 17. maddesinde, resmi, özel ve gönüllü her kuruluşun eğitimle ilgili faaliyetlerinin, Milli Eğitim amaçlarına uygunluğu bakımından Milli Eğitim Bakanlığının denetimine tabi olduğu; ''Örgün ve yaygın eğitim'' başlığını taşıyan 18. maddesinde, Türk Milli Eğitim Sistemi'nin, örgün eğitim ve yaygın eğitim olmak üzere, iki anabölümden kurulduğu, örgün eğitimin, okul öncesi eğitimi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarını kapsadığı, yaygın eğitimin, örgün eğitim yanında veya dışında düzenlenen eğitim faaliyetlerinin tümünü kapsadığı; ''Koordinasyon'' başlığını taşıyan 42. maddesinde, genel, mesleki ve teknik yaygın eğitim alanında görev alan resmi, özel ve gönüllü kuruluşların çalışmaları arasındaki koordinasyonun Milli Eğitim Bakanlığı'nca sağlanacağı, genel yaygın eğitim programlarının düzenleniş şeklinin yönetmelikle tespit edileceği, mesleki ve teknik yaygın eğitim faaliyetlerini yürüten Bakanlıklar ile özerk eğitim kurumları ve resmi ve özel işletmeler arasında Milli Eğitim Bakanlığınca sağlanacak koordinasyon ve işbirliğinin esaslarının kanunla düzenleneceği; ''Görev'' başlığını taşıyan 53. maddesinde, Milli Eğitim Bakanlığının, kendisine bağlı eğitim kurumlarının eğitim araç ve gereçlerini, gelişen eğitim teknolojisine ve program ve metotlara uygun olarak sağlamak, geliştirmek, yenileştirmek, standartlaştırmak, kullanılma süresini ve telif haklarını ve ders kitabı fiyatlarını tespit etmek, paralı veya parasız olarak ilgililerin yararlanmasına sunmakla görevli olduğu; ''Yürütme, gözetim ve denetim'' başlığını taşıyan 56. maddesinde, eğitim ve öğretim hizmetinin, bu kanun hükümlerine göre Devlet adına yürütülmesinden, gözetim ve denetiminden Milli Eğitim Bakanlığı sorumlu olduğu kuralları yer almıştır.
652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 2. maddesinde; okul öncesi, ilk ve orta öğretim çağındaki öğrencileri bedenî, zihnî, ahlakî, manevî, sosyal ve kültürel nitelikler yönünden geliştiren ve insan haklarına dayalı toplum yapısının ve küresel düzeyde rekabet gücüne sahip ekonomik sistemin gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatarak geleceğe hazırlayan eğitim ve öğretim programlarını tasarlamak, uygulamak, güncellemek; öğretmen ve öğrencilerin eğitim ve öğretim hizmetlerini bu çerçevede yürütmek ve denetlemek, eğitim ve öğretimin her kademesi için ulusal politika ve stratejileri belirlemek, uygulamak, uygulanmasını izlemek ve denetlemek, ortaya çıkan yeni hizmet modellerine göre güncelleyerek geliştirmek; eğitim sistemini yeniliklere açık, dinamik, ekonomik ve toplumsal gelişimin gerekleriyle uyumlu biçimde güncel teknik ve modeller ışığında tasarlamak ve geliştirmek, eğitime erişimi kolaylaştıran, her vatandaşın eğitim fırsat ve imkânlarından eşit derecede yararlanabilmesini teminat altına alan politika ve stratejiler geliştirmek, uygulamak, uygulanmasını izlemek ve koordine etmek Milli Eğitim Bakanlığı'nın görevleri arasında sayılmış; ''Ortak Görevler'' başlığını taşıyan 27. maddesinde, Milli Eğitim Bakanlığı'nın hizmet birimleri olan Genel Müdürlüklerin, sorumluluk alanlarıyla ilgili konularda, eğitim ve öğretim sürecine diğer kurum, kuruluş ve bireylerin katılımını sağlama görevinin bulunduğu kurallarına yer verilmiştir.
Öğretide türevsel bir yetki olarak kabul edilen idarelerin kanun hükümlerini uygulama ve bu kapsamda idari düzenleme yapma yetkisinin, kanunlarla getirilen hükümleri aşacak, bu kuralları değiştirecek şekilde kullanılamayacağı İdare Hukukunun en temel prensiplerindendir. Bu husus hukuk devleti ilkesinin görünümlerinden olan kanuna saygılı idare (kanuni idare) olgusunun gerçekleşmesinin de bir gereğidir.
Yukarıda alıntısı yapılan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; ülkemizde milli eğitimin bir bütün olarak, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nda belirtilen amaçlar doğrultusunda salt akademik anlamda eğitim verilmesini aşan bir biçimde kişinin, birey olarak gelişimini de dikkate alan ve bu anlamda kişiye temel bilgi, beceri, davranış ve alışkanlık kazandırmayı da amaç edinen bir yapıya haiz olduğu açıktır.
Bu bakımdan; bir kamu hizmeti olan eğitim öğretim hizmetinin yürütülmesinden, gözetim ve denetiminden, eğitim ve öğretim programlarının hazırlanması, uygulanması ve güncellenmesinden asıl olarak Milli Eğitim Bakanlığı sorumludur. Belirli bir program çerçevesinde, örgün eğitim kapsamında bilimsel, sosyal ve kültürel etkinliklerin, idarenin hizmet alanında yine idare tarafından yürütülmesi, Anayasa ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun gereğidir. Diğer bir anlatımla; Milli Eğitim Bakanlığının örgün eğitimdeki öğrencilerin eğitim ve öğretimine yönelik politikaları belirleyerek, gereği gibi uygulaması kanuni idare ilkesinin sonucudur.
Davaya konu "Çeşitli Eğitim, Seminer ve Sosyal Etkinlikler Düzenlenmesine Dair İş Birliği Protokolü'' gerek metninden gerekse davalı idarenin savunmasından anlaşıldığı üzere özetle; yaygın eğitim kurumlarındaki kursiyer ve eğiticiler ile örgün eğitimdeki öğrenci ve öğretmenlere yönelik sosyal, sanatsal, kültürel, sportif, teknolojik etkinlikler ile ilgili seminerler, proje çalışmaları, yarışmalar ile mesleki ve teknik kursların düzenlenmesini içeren bir protokoldür. Bu protokolün, hangi Kanun veya Yönetmelikleri dayanak aldığı çerçeve olarak ortaya konulmuş olup, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu, 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu, 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Milli Eğitim Bakanlığı Yaygın Eğitim Kurumları Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı Okulöncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği ve Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar ile ... Vakfı Senedi'ne dayanılarak hazırlandığı belirtilmiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, 1739 sayılı Kanunda belirtilen amaçlar doğrultusunda salt akademik anlamda eğitim verilmesini aşan bir biçimde kişinin birey olarak gelişiminin sağlanmasına yönelik eğitim öğretim hizmetinin yürütülmesine ilişkin yetkinin, hukuk devleti ilkesi uyarınca anayasaya, üst hukuk normlarına uygun olarak kullanılması gerekmektedir.
Anayasamız ve kanunlarımız gereği, ulusumuzu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştıracak teknik, ekonomik, kültürel ve sosyal gelişme alanlarında iyi bireyler yetiştirilmesi ve bunun için ülke çapında etkin önlemler alınması Devletin devredemeyeceği görevleri arasındadır. Bununla birlikte; 1739 sayılı Kanun ve 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca örgün eğitimdeki öğrencilerin eğitim ve öğretimine yönelik politikalar belirlemek ve uygulamak noktasında asıl yetkili ve görevli olan Milli Eğitim Bakanlığı'nın, eğitim öğretim sürecine diğer kurum, kuruluş ve bireylerin katılımını sağlaması mümkündür. Davaya konu protokolde ise muğlak ve sınırları belirsiz bir ifade tarzı ile örgün eğitim kapsamındaki bilimsel, sosyal, kültürel, sportif, teknolojik pek çok etkinliğin, ... Vakfı yetkilileri eliyle yürütülmesi öngörülmüştür.
Protokol çerçevesinde; Milli Eğitim Bakanlığı, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin, Halk Eğitim Merkezlerinin ve ... Vakfı'nın yükümlülükleri bir bütün olarak incelendiğinde, idarenin yükümlülüğünün daha çok Vakfın faaliyetlerine imkan tanınması, taşra teşkilatı ile gerekli olan koordinasyonun sağlanması ve katılımın sağlanmasına yönelik olduğu, Vakfın ise faaliyet ve etkinliklerin yürütülmesinden sorumlu olduğu görülmüştür.
Bu bağlamda; davaya konu protokol ile örgün eğitim kapsamındaki bilimsel, sosyal, kültürel, sportif, teknolojik gelişimi desteklemeye yönelik eğitim, seminer, proje, gezi, kitap okuma, yarışma, kamp, yaz okulu ve benzeri etkinliklerin, Devletin faaliyet alanı içerisinde, bizzat vakıf yetkilileri eliyle yürütülmesi, eğitim ve öğretim sürecine diğer kurum, kuruluş ve bireylerin katılımını aşar niteliktedir. Bu durum, bir kamu hizmeti olan eğitim öğretim hizmetinin, Devletin hizmet alanı içerisinde ancak memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceğini kurala bağlayan Anayasanın amir hükmüne aykırılık teşkil edecektir.
Bu nedenle, protokol hükümlerinin örgün eğitim bağlamında dayanak hukuksal düzenlemelerin amaç ve kapsamını aştığı, eğitim öğretim hizmetinin yürütülmesine ilişkin yetkinin üst hukuk normlarına uygun olarak kullanılmadığı görülmüştür.
Bu itibarla; örgün ve yaygın eğitimdeki öğrencilere yönelik bilimsel, sosyal ve kültürel etkinliklerin, Devletin hizmet alanı içerisinde, davaya konu protokolde belirtildiği şekilde, doğrudan diğer kurum, kuruluş ve bireyler tarafından yürütülebileceğinin kabul edilmesinin, eğitim kurumlarını, kanuni idare ilkesine ve genel idare esaslarına aykırı olarak diğer kurum, kuruluş ve bireylerin faaliyet alanına dönüştüreceği görüşüyle; davaya konu Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile ... Vakfı arasında imzalanan 24/07/2017 günlü "Çeşitli Eğitim, Seminer ve Sosyal Etkinlikler Düzenlenmesine Dair İş Birliği Protokolü" 'nün iptal edilmesi gerektiği oyuyla aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.


Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi