Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4174
Karar No: 2021/2216
Karar Tarihi: 21.10.2021

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4174 Esas 2021/2216 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/4174 E.  ,  2021/2216 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Asıl ve birleştirilen 2011/330 Esas sayılı davada davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.08.2010 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal; davalı tarafından savunma yoluyla temliken tescil; birleştirilen 2013/160 Esas sayılı davada 04.11.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yol olarak terkin talebi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; asıl davada yeniden karar verilmesine yer olmadığına; birleştirilen 2011/330 Esas sayılı davanın konusuz kalması nedeniyle reddine ve birleştirilen 2013/160 Esas sayılı davanın esastan reddine dair verilen 27.02.2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    _KARAR_

    Asıl ve birleştirilen 2011/330 Esas sayılı davada davacı vekili, müvekkilinin 364 parsel sayılı taşınmazın kayden maliki olduğunu, komşu taşınmaz maliki olan davalının, müvekkiline ait taşınmazın yaklaşık 1000 m2’lik kısmına narenciye ağacı dikmek suretiyle tecavüz ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesini ve ağaçların kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkilinin taşınmazını köy senedi ile aldığını, zilyetliğini tapuya tescilinden önce teslim almış olup o tarihten beri kullandığını, sınırlarda bir değişiklik olmadığını belirterek davanın reddini savunmuş; müdahale edilen bir yer bulunması halinde ise bu yerin, bedeli karşılığında müvekkili adına temliken tescilini talep etmiştir.
    Birleştirilen 2013/160 Esas sayılı davada da, davacının taşınmazı üzerinde bilirkişi raporuna ekli krokide (D) harfiyle gösterilen kısmın kadim yol olduğunu ileri sürerek, bu kısma ilişkin tapu kaydının iptali ile yol olarak terkini isteminde bulunmuştur.
    Mahkemece, 16.12.2013 tarihli bilirkişi raporu ve ekli krokide 364 parsel sayılı taşınmazda (B) harfi ile gösterilen kısma davalı tarafından yapılan müdahalenin önlenmesine ve ağaçların kal"ine; davalının aynı yere ilişkin temliken tescil talebinin reddine; (A), (C) ve (D) ile gösterilen alanlara ilişkin elatmanın önlenmesi talebinin reddine ve birleştirilen dosyada, 364 parsel sayılı taşınmazda (D) harfi ile gösterilen kısmın yol olarak tapudan terkinine karar verilmiş; taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 21.12.2015 tarihli ve 2014/12808 E. 2015/14836 K. sayılı ilamıyla hüküm onanmıştır.
    Onama kararına karşı, taraf vekillerince karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 12.10.2016 tarihli ve 2016/6446 Esas, 9348 Karar sayılı ilamıyla özetle;
    “Davacı-davalı ..."in maliki olduğu 364 parsel sayılı taşınmaz ve davalı-davacı ..."un paydaşı olduğu 361 parsel sayılı taşınmazın ilk tesis kadastrosunun 1953 yılında yapıldığı, kadastro paftasına tersimatlarının 07.06.1953 yılında yapılarak kesinleştiği, 364 parselin mahkeme kararı ile 01.10.1985 tarihinde tapuya tescil edildiği ve satın alma nedeniyle 11.11.1988 tarihinde davacı-davalı ... adına kayıtlandığı, kadastro paftasında yolun işaretli olmadığı, bilirkişi tarafından krokide (A), (B), (C), (D) olarak gösterilen dava konusu yerlerin davacı ..."in maliki olduğu 364 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı anlaşıldığından;
    1-Asıl ve birleştirilen davada; krokide (B) harfiyle gösterilen alana ilişkin müdahalenin men’i ve ağaçların kal"i talebinin kabulü ile aynı alana yönelik davalı ..."un temliken tescil talebinin reddine ve (A) harfiyle gösterilen alana davalının müdahalesinin usulünce ispat edilememesi nedeniyle bu kısma ilişkin talebin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından, taraflar vekillerinin bu kısımlara ilişkin karar düzeltme taleplerinin reddine;
    2-Mahkemece, krokide (C) harfiyle gösterilen su kanalına ilişkin talebin reddine karar verilmiş ise de, hükme esas alınan krokide görüldüğü üzere sulama kanalının, 364 No’lu parselde (B) harfiyle gösterilen ve davalı ..."un narenciye bahçesi olarak kullandığı yerde son bulmakta olup komşu taşınmazlarda devam etmediği, taşınmazın bu kısmının sulanması amacıyla kullanıldığı anlaşıldığından, sulama kanalının davalı ..."un tasarrufunda olduğunun ve su kanalına ilişkin talebin kabulünün gerektiği;
    3-Birleştirilen davada davacı ...’un, 221 sayılı Yasa uyarınca 364 parsel sayılı taşınmazda (D) ile gösterilen yolun davacı tapusundan terkinini istediği, ayrıca yolun kadim yol olduğunu iddia ettiği; ancak 221 sayılı Kanunun, Milli Birlik Komitesi zamanında çıkarılan genel bir kamulaştırma kanunu olup 09.10.1956 tarihinden önce meydana gelen kamulaştırmasız elkoymalarda uygulama yeri bulduğu, eldeki davada ise 221 sayılı Kanunun uygulama yeri bulunmadığı,
    Davacının kadim yol iddiasına dayalı davası yönünden, bir yerin yol olduğunun kabul edilebilmesi için ya tahsis kararının olması ya da o taşınmazın kadimden beri yol olarak kullanılması gerektiği; kadim yol iddiasında ise taşınmazın, öncesi bilinmeyen bir zamandan beri yol olarak kullanıldığının ispatlanması gerektiği,
    Somut olayda, mahallinde yapılan keşifte bilirkişi tarafından 364 parsel içerisinde zeminde bir yol belirlendiği, mahalli bilirkişi ve tanıkların ise güzergahı değişen bu yolun tarla sahiplerince kullanıldığını bildirdiği; ancak yolun devamının bulunup bulunmadığının, komşu parsellerden ne suretle geçtiğinin, kadimden beri yol olarak kullanılıp kullanılmadığının yeterince araştırılmadığı; taşınmaz malikinin bir kısım yerin yol olarak kullanılmasına uzun süre ses çıkarmamasının bu taşınmazın kadimden beri yol olduğu anlamına gelmeyeceği;
    Bu durumda mahkemece; öncelikle kadim yol olduğu iddia edilen 364 parsel sayılı taşınmaza ait ilk tesisten itibaren tüm tapu kayıtları ile taşınmazın 01.10.1985 tarihinde tapuya tescilinin dayanağı mahkeme kararı ve dava dosyası, hava fotoğrafları, en eski memleket haritası getirtilerek uzman bilirkişiler eşliğinde mahallinde yeniden uygulamalı keşif yapılması; tanıkların da keşif yerinde dinlemek suretiyle kadimlik iddiası hakkında tam bir kanaat edindikten sonra kadim yol ise tapudan yol olarak terkinine; aksi halde davalının müdahalesinin tespiti halinde bu kısım için de men talebinin kabulüne karar verilmesi” gereğine değinilerek karar düzeltme istemlerinin kabulü ile onama kararının kaldırılmasına ve hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; asıl ve birleştirilen 2011/330 Esas sayılı davada, davacının 16.12.2013 tarihli fen bilirkişisi raporuna ekli krokide (A) ve (B) harfleriyle gösterilen alanlara yönelik el atmanın önlenmesi ve kal talebi ile davalı ..."un (B) harfiyle gösterilen alana ilişkin temliken tescil talebi hakkında mahkemece verilen 18.02.2014 tarihli kararın safahatten geçerek kesinleşmiş olduğu gerekçesiyle bu talepler yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına; davacı ..."in krokide (C) harfi ile gösterilen alana yönelik el atmanın önlenmesi talebinin konusuz kalması nedeniyle reddine; birleştirilen 2013/106 Esas sayılı davanın ise esastan reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
    Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
    Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece, bu husus göz önünde bulundurulmaksızın, elatmanın önlenmesi, kal ve temliken tescil talepleri yönünden önceki kararın kesinleşmiş olduğundan söz edilerek "bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.

    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.10.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi