Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/4663
Karar No: 2019/1041
Karar Tarihi: 18.02.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/4663 Esas 2019/1041 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Tapu iptali ve tescil davası sonucunda, davalıların maliki oldukları 6 parsel sayılı taşınmazdaki payların vekalet görevinin kötüye kullanılması sonucu ve rızaları dışında diğer davalılara satış suretiyle temlik edildiği, bu satışlardan kendilerine bir bedel ödenmediği iddiasıyla davacılar tarafından tapu kaydının iptali ile kendi adlarına tescili istendiği görülmüştür. Asli müdahale isteminde bulunan kişi, taşınmazın kendisine ait olduğu gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacıların vekil tayin ettikleri davalıların söz konusu taşınmaza ait paylarının temlik edildiği iddialarının ispat edilemediği, diğer davalıların ise husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, asli müdahale isteminde bulunan kişinin asli müdahale talebinin kabul edilerek delillerin toplanarak karar verilmesi gerektiği, yanılgılı değerlendirme ile karar verildiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Kanun maddeleri:
- 6100 sayılı HMK’nın 65. maddesi: Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına kar
1. Hukuk Dairesi         2016/4663 E.  ,  2019/1041 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın ve asli müdahale talebinin reddine ilişkin olarak verilen karar asli müdahale isteminde bulunan ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacılar, vekil tayin ettikleri akrabaları olan davalı ... tarafından maliki oldukları 6 parsel sayılı taşınmazdaki paylarının bilgileri ve rızaları dışında, vekilin eşi olan diğer davalı ...’e satış suretiyle temlik edildiğini, ...’in de temlik aldığı paylardan 5309/6034 payını, kardeşi olan diğer davalı ...’e devrettiğini, bu satışlardan kendilerine bir bedel ödenmediğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, devirlerde davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile 1/2’şer pay oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalılar, davacılar ile kardeş çocukları olduklarını, dava konusu taşınmazın kök mirasbırakanları...’e ait iken, ...’un ölümü ile mirasçılarına intikal ettiğini, işlemlerin kolay yürümesi için, mirasçıların taşınmazı davacıların mirasbırakanı ..."ya devrettiklerini, ...’un ölümü ile davacılara intikal ettiğini, aslında taşınmazın... mirasçılarına ait olduğunu, vekalet ile yapılan işlemlerin mirasçılar arasındaki paylaşıma yönelik olduğunu, dava dışı mirasçıların yapılan işlemlerden haberdar olduklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Asli müdahale isteminde bulunan ..., dava konusu taşınmazın kendisine ait olmasına rağmen kadastro tespiti sırasında tarafların kök mirasbırakanı... adına tescil edildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, davalılar ... ve ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle, davalı ... yönünden iddianın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 6 parsel sayılı taşınmazın 07.02.1991 tarihli tesis kadastrosu ile tarafların kök mirasbırakanı... adına kayıtlı iken 02.03.2010 tarihinde ... Gösteriş’e satış, onun tarafından da aynı tarihte davacıların mirasbırakanı ... ’e satış suretiyle temlik edildiği, ... ’in ölümü üzerine taşınmazın ½ ‘şer pay ile davacılar adına intikal ettiği, bu payların 10.04.2012 tarihinde vekil ... tarafından davalı ...’e satış suretiyle temlik edildiği, ... tarafından 5309/6434 payın 27.02.2013 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle temlik edildiği, aynı gün davalı ... üzerinde kalan 1125/6434 payın da davacılardan ...’e satış suretiyle temlik edildiği, ... tarafından 21.02.2015 tarihli dilekçe ile dava konusu taşınmazın kendisine ait olduğu iddiasıyla asli müdahale isteminde bulunulduğu, mahkemece 19.03.2015 tarihli celsede asli müdahale isteminin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK’nın 65. maddesinde "(1) Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir. (2) Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır" düzenlenmesine yer verilmiştir.
    Somut olayda, ... harçlandırdığı ve davanın taraflarını davalı olarak gösterdiği dilekçesi ile usulüne uygun asli müdahale talebinde bulunarak dava konusu taşınmaz üzerinde hak iddia etmiş, mahkemece bu iddia ile ilgili bir gerekçe gösterilmeden müdahale istemi reddedilmiş, hükmün gerekçesinde iddia ile ilgili 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği belirtilerek istemin reddedildiği açıklanmıştır.
    Hâl böyle olunca, ...’in asli müdahale talebinin kabul edilerek taraf sıfatı verildikten sonra ve talepleri doğrultusunda delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
    Asli müdahale isteminde bulanan ...’in yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi