
Esas No: 2021/1618
Karar No: 2021/12418
Karar Tarihi: 18.10.2021
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/1618 Esas 2021/12418 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davanın konusu, sigortalının iş kazası sonucu vefat etmesi nedeniyle intikal eden peşin sermaye değerli gelirin rücu yoluyla tahsili istemidir. İlk derece mahkemesi, davanın kabulüne karar vererek davalıdan peşin sermaye değerli gelirin alacakları ile faiziyle birlikte tahsiline hükmetmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi, davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin süre yönünden reddine, davacı kurum vekilinin istinaf istemlerinin esastan reddine karar vermiştir. Temyiz incelemesi sonucunda ise mahkeme kararı eksik inceleme ve araştırma sonucu verilmiş olduğundan bozulmuştur.
Kanunlar: 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 4857 Sayılı İş Kanunu ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü.
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
No : 2019/1425-2020/1359
İlk Derece Mahkemesi : ... 3. İş Mahkemesi
No : 2016/118-2019/128
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı Kurum ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 11 . Hukuk Dairesince “Davalı vekili tarafından verilen istinaf başvuru dilekçesinin 6100 Sayılı Yasanın 352/1.c maddesi uyarınca süre yönünden reddine, Davacı Kurum vekilinin istinaf istemlerinin 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine” karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı Kurum vekili dava dilekçesinde; Kurum sigortalısı ..."ın, 08.01.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat etmesi nedeniyle hak sahiplerine ödenen peşin sermaye değerli gelir sonucu Kurumun uğradığı toplam zarar miktarı olan 56.398,38 TL"den fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak 11.279,38 TL"sinin gelir bağlama kararının onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı Kurum vekili tarafından sunulan 05/04/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, Kurum zararına ilişkin alacaklarını, %75 kusur karşılığı olarak toplam 42.299,00 TL olarak ıslah ettikleri bildirilmiştir.
II-CEVAP
Davalı Şirket vekili cevap dilekçesinde ve duruşmadaki beyanlarında özetle; Müvekkili şirketin üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirtidiğini belirterek iş kazasının meydana gelmesinde müvekkili şirkete suç atfedilemeyeceğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın kabulü ile; 42.299 TL"lik ilk peşin sermaye değerli gelir alacağının, gelir onay tarihi olan 18/06/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verildi.
B-BAM KARARI
Davalı vekili tarafından verilen istinaf başvuru dilekçesinin 6100 Sayılı Yasanın 352/1.c maddesi uyarınca süre yönünden REDDİNE, Davacı Kurum vekilinin istinaf istemlerinin 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekilince; İlk Derece Mahkemesinin yapmış olduğu tebligatların usule aykırı olduğu, şirketi hak kaybına uğrattığı, müvekkil şirketin ... 25. Noterliğinin 17.05.2017 tarihli azilnamesi ile tebliğ yapılan vekili azlettiği, yargılamaya konu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığı, davanın esasına girilmeden reddedilmesi gerektiği,davalı şirketin kusurunun bulunmadığı, sigortalı olarak çalışan Hüseyin Ercan’ın işe girerken çalışabileceğine dair sağlık raporunun dosyada mevcut olduğu, yapılan taşıma işi ile ölüm vakıası arasında illiyet bağı olmadığı, müteveffanın kalp krizi geçirdiği tarihte taşıdığı 25 kg luk ağırlığın ağır ve tehlikeli işler kapsamında olmadığı,Ayrıca davalı şirketin ... Anadolu 10. Sulh Hukuk Ceza Hakimliğinin 17.11.2015 tarih 2015/2903 Esas D.İş sayılı kararı ile müvekkil şirketin yönetiminin kayyımlara devredildiği, sonrasında ise 677 sayılı KHK İLE 22.11.2016 Tarihinde TMSF’YE devredildiği belirtilerek, kararın bozulması talep edilmiştir.
IV-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava konusu, 08.01.2007 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine ödenen ilk peşin sermaye değerli gelirin rücuan tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir.
506 sayılı Kanun"un 26. maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile davalının Kurumun rücu alacağından sorumluğu ancak kusurunun varlığı halinde mümkündür.
Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasa"nın 26., 4857 sayılı Yasa"nın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd. maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasa"nın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenlepr, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
İnceleme konusu davada; davalı şirkette kargo dağıtım elemanı olarak çalışmakta olan sigortalı, 08.01.2007 günü, koli dağıtım işini yaptığı esnada kalp krizi geçirerek vefat etmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 03.02.2017 ve 17.01.2018 tarihli bilirkişi heyeti kusur raporlarında, aynı kusur oran ve aidiyeti belirlenmek suretiyle, davalı İşverenin %75, kazalı sigortalının %25 oranında kusurlu olduğu saptanmıştır. Kusur raporu hazırlayan bilirkişi heyetlerinde adli tıp uzmanının yer aldığı görülmekle, kardiyolog hekimin yer almadığı anlaşılmaktadır. Olayın kalp krizi sonucu meydana geldiği belirgin olmakla, yapılan işin ağır ve tehlikeli işlerden olup olmadığı, kalp krizi şeklinde gerçekleşen iş kazasının meydana gelmesinde, bahse konu olay ile işverenlik eylemi arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı varsa gerekçeleri ortaya konulacak şekilde, iş yeri koşullarının, işverence alınan önlemlerin ayrıntılı olarak irdelendiği, çalışma koşullarının bünyesel nedenlerden dolayı kalp krizine etkisi olup olmadığı hususlarında, içerisinde kardiyolog bilirkişinin de bulunduğu konusunda uzman bilirkişi heyetinden yeniden kusur raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, isabetsiz bulunmuştur.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen karar usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 18/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.